Türk Tabipleri Birliği (TTB), “Emek Bizim Söz Bizim, Sağlık Hepimizin” başlığıyla 29 Mayıs'ta Ankara'da düzenlenecek mitinge çağrı yapmak üzere 13 Mayıs 2022 günü TTB’de bir basın toplantısı düzenlendi.
TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları tarafından okunan açıklama sonrası Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da basın toplantısında kısa bir söz aldı. Sağlık çalışanları tükendikçe bir sağlık sisteminin var olamayacağını, TTB’nin bu nedenle aylardır alanda mücadele içinde olduğunu belirten Korur Fincancı, “Biz, sağlık hizmetini üretenler tükenirsek siz sağlığa erişemeyeceksiniz. Sağlık sisteminin tüm sorunlarına karşı ‘Sağlık hepimizin’ demek için 29 Mayıs’ta Ankara sokaklarını beyaza boyayacağız. Haklarımızı alana kadar mücadelemizi coşkuyla ve umutla sürdüreceğiz” sözleriyle toplumu ve tüm sağlık çalışanlarını 29 Mayıs Mitingi’ne bir kez daha davet etti. Sağlıkta şiddete de değinen Korur Fincancı şiddetin önlenmesine dönük düzenlemelerin etkili olacağını düşünen hekim oranının sadece %1 olduğunun altını çizdi. Korur Fincancı, iktidarın sağlık örgütleriyle hiçbir fikir alışverişinde bulunmadan, şiddetin gerçek nedenlerine odaklanmadan ve şiddet dilini terk etmeden attığı adımların gerçekçi sonuçlar üretemeyeceğini belirtti.
TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten de sağlık alanındaki tüm emek-meslek örgütlerine ve uzmanlık derneklerine 29 Mayıs Mitingi’ne katılım çağrısı yaptı.
TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları tarafından okunan açıklama metni şöyle:
Sağlıklı Bir Gelecek İçin 29 Mayıs’ta Ankara’yız
Sağlık sisteminde yaşananlar artık alarm vermekte, kriz günbegün derinleşmektedir. Hastane kapısında kuyruk dönemi bitti diyenler; üç aydan önce randevu alınamadığını ve artık kuyrukların telefon başındaki sanal kuyruklara dönüştüğünü gayet iyi bilmektedir. Muayene olacaklar, ameliyat sırası bekleyenler ya evlerinde kaderine ya da özel hastanelerin insafına mahkûm edilmektedir. Pandemi dönemi boyunca ertelenen sağlık hizmetlerinin yaratacağı tıkanıklıklar konusunda uyarılarımız görmezden gelinmiş; kanserle ilgili öngörülerimiz ne yazık ki daha çok başvuru, gecikmiş tanı ve tedaviler olarak yaşanmıştır. Sağlıkta devrim yarattık diye övünenler, aylar sonrasında anca randevu alabilen yurttaşlara ise 5 dakikada muayeneyi reva görmüştür. Koruyucu sağlık hizmetlerini yok sayan, daha çok harcama yapılması için sağlık talebini kışkırtan ve sağlığı piyasalaştıran anlayış; hastalık üreten, toplumu yok sayan sağlık politikaları ile daha çok hastalanmış toplum ve daha çok tükenmiş hekim kitlesi yaratmıştır.
Sağlıkta dönüşüm projesinin yarattığı;
- Sağlığın piyasalaştırılması,
- Yurttaşların daha çok hastalanması,
- Nitelikli sağlık hizmetine erişilememesi,
- Hekimlik mesleğinin değersizleştirilmesi,
- Emeğimizin daha fazla sömürülmesi,
- Zaten gerilemiş olan gelirlerimizin açlık sınırının da altına düşürülmesi,
- Tıp ve tıpta uzmanlık eğitiminin niteliksizleştirilerek tahrip edilmesi
gibi sonuçlar ne yazık ki bizi defalarca haklı çıkardı. Pandemiler, ekolojik yıkım, savaşlar gibi sağlığın karşısında ne var ise öngördüğümüz, karşı çıktığımız, mücadele ettiğimiz tüm olumsuzlukları toplum yaşamış ve halen yaşamaktadır.
Geçtiğimiz eylül ayında emeğimiz ve sağlıklı bir gelecek için başlattığımız “Emek Bizim Söz Bizim” eylem süreci öncesi yaptığımız anket çalışması; aylık gelirlerimiz, çalışma koşullarımız ve sağlıkta şiddet ile ilgili içinde bulunduğumuz kötü durumu açıkça ortaya koymaktaydı. Yaklaşık yedi ay sonra; 11-14 Nisan 2022’de 1674 hekimin katıldığı anket çalışmamızda ise aradan geçen sürede, verilen onca söze rağmen durumumuzda bir iyileşmenin olmadığını görmekteyiz.
2022 yılının Nisan ayında yaptığımız ankete katılan hekimlerin;
- %73’ü çalışma şartlarının yoğunluğu nedeniyle hastalarla veya işiyle yeterli ve uygun bir şekilde ilgilenemiyor.
- %46’sı aylık ücretini tamamen harcamasına rağmen yetmiyor. Emekli ve ek bir işte çalışmayanlarda ise bu oran %63.
- %85’i daha önce hasta veya yakını tarafından sözel veya fiziksel şiddete uğramış;
- Sadece %5’i çalışma ortamında sağlıkta şiddet ile alakalı kendini yeterince güvende hissediyor. TBMM’de görüşülen sağlıkta şiddet düzenlemesinin sağlıkta şiddeti yeterince azaltabileceğini düşünenlerin oranı ise %1...
- Tüm bu itibarsızlaştırmanın sonucunda; hekimlerin yalnızca dörtte biri (%26); tekrar seçme şansı olsa, hekimlik mesleğini yeniden seçeceğini belirtmektedir.
Emeğimiz, mesleğimiz ve toplumun sağlık hakkı için yaptığımız eylemlerin iktidar üzerinde oluşturduğu baskı; vaatler ve oyalamalarla geçiştirildi, halen de geçiştirilmeye çalışılıyor. Haklarımızı alabilmenin yolunun hep birlikte, yılmadan mücadele etmekten geçtiğini iyi biliyoruz, dün yaptığımız gibi bugün de mücadeleye devam ediyoruz. Yine uyarıyoruz: Mesleğimiz, sağlığımız alarm veriyor. Ama değiştirme, dönüştürme, geri alma şansımız var. Gelin birlikte dur diyelim, değiştirelim. “Emek Bizim Söz Bizim, Sağlık Hepimizin” mitinginde buluşalım. Sorunların kaynağı ortadadır ve iktidar da dahil herkesçe bilinmektedir. Sağlıklı bir gelecek için, bu topraklarda hekimlik yapabilmek için 29 Mayıs’ta Ankara’da tüm sağlık emek meslek örgütleriyle buluşuyoruz.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi