Türk Tabipleri Birliği (TTB), “Aile Hekimliği Pandemi Anketi Şubat 2021” sonuçlarını 26 Şubat 2021 tarihinde çevrimiçi bir basın toplantısı ile kamuoyuna duyurdu.
TTB’nin Youtube ve Periscope kanallarından canlı yayımlanan basın toplantısına TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, TTB Merkez Konseyi üyeleri Dr. Kazım Doğan Eroğulları ve Dr. Alican Bahadır ile TTB Aile Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Emrah Kırımlı, Kol Sekreteri Dr. Sibel Uyan ve kol üyesi aile hekimleri katıldı.
Toplantının açılışını yapan Dr. Sibel Uyan, TTB Aile Hekimliği Kolu olarak pandemiyle mücadele ederken birinci basamak sağlık hizmetinde karşılaştıkları gerçekleri, bilimsel verilere dayandırmak ve daha görünür kılmak amacıyla bu anket çalışmasını hazırladıklarını söyledi.
Dr. Şebnem Korur Fincancı, Sağlık Bakanlığı’nın şeffaflıktan yoksun yaklaşımı nedeniyle sahadan veri almak zorlaşmışken “Aile Hekimliği Pandemi Anketi”nin bu ihtiyacı gideren önemli bir çalışma olduğunu belirtti. Test sayılarının son bir ayda %28 oranında düştüğüne, buna karşın vaka sayısının giderek arttığına dikkat çeken Korur Fincancı, bu koşullarda bir açılma tartışmasının yürütülemeyeceğini dile getirdi.
Dr. Kazım Doğan Eroğulları, birinci yılı dolarken pandemiyle mücadelede kamu idaresinin sağlık emekçileri kadar çaba göstermediğinin altını çizdi. Eroğulları, gerek tedbirler gerek aşı programı konularında aktardıkları sorunlara, sordukları sorulara, dillendirdikleri taleplere yanıt alamadıklarını ifade etti.
“Aile Hekimliği Pandemi Anketi Şubat 2021” sonuçlarını ise Dr. Emrah Kırımlı paylaştı.
65 ilden 765 aile hekiminden alınan verilere göre;
- Aile hekimi başına düşen COVID-19 hasta sayısı ortalaması 2,93’e, izlemde olan hasta sayısı ortalaması 6,06’ya düştü. Fakat bu, sonbahardaki deneyimlerinden de hareketle tedbirlerin esnetilebileceği bir düşüş anlamına gelmemeli.
- Aile hekimlerinin %59’u vakaları ve temaslıları izlem sayısının düştüğünü söylerken, %30’u artış bildirdi.
- Ocak ayında 1/3’ten 1/1’e düşen vaka sayısı/temaslı hasta sayısı oranı 1/1 oranını sürdürdü. Bu, filyasyon çalışmalarında yaşanan sorunların sürmesi anlamına geldi.
- Aile hekimleri aşılama sırasında karşılaştıkları bazı sorunları şöyle sıraladı: Aşı tedariğinin çok plansız olması ve bazı hastaların ikinci doz aşı için gelip geri dönmek zorunda kalması, aşı randevu sisteminin çok sorunlu olması ve bazen aynı saat içinde 10 randevu dahi verilebilmesi, bazı hastaların nasıl randevu alacağını bilememesi, randevu alma odalarına da ihtiyaç duyulması, aile sağlığı merkezlerinde riskin artması, aile hekimlerinin iş yükünün artması fakat ek ödemelerini alamaması, basında yeterli açıklama ve bilgilendirme yapılmaması.
- Aralık ve ocak ayında aile sağlığı merkezlerinde COVID-19 geçiren sağlık çalışanı oranı %68 iken bu oran şubat ayında %75’e yükseldi.
- Aile hekimlerinin çoğunluğu cerrahi maske, N95/FFP maske, eldiven, siperlik ve yüzey temizleyici gibi koruyucu ekipman destekleri için “yetersiz” veya “çok yetersiz” yanıtı verdi.
- Aile hekimlerinin %91’i aşı olduğunu bildirdi. Aşı olmayanların büyük çoğunluğu da daha önce COVID-19 geçirdiğini ve antikor ürettiğini ifade etti.
- Aile hekimlerinin %80’i, nüfuslarının %60’tan fazlasının aşı olmak istediğini aktardı.
Dr. Emrah Kırımlı her üç aile hekiminden birinin bölgesinde vaka artışı varken, aşı yetersizliği yaşanıyorken ve aile sağlığı merkezlerine yeterli destek sunulmamışken tedbirleri esnetmenin kaygı verici olduğunu söyleyerek konuşmasını noktaladı.
Dr. Sibel Uyan da Aile Hekimliği Kolu’nun 23 Şubat 2021 tarihinde yaptığı toplantıdan çıkan ve Sağlık Bakanlığı’na hitaben kaleme alınan metinden aktarımlar yaptı. Aile Hekimliği Kolu’nun metni için tıklayın.
Dr. Ali İhsan Ökten yeni vaka sayısının kısa sürede %50’lik artışla 6500’ten 9500’e yükseldiğini ve test sayısının da düştüğünü vurgularken; Dr. Vedat Bulut ise anket çalışmasında emeği geçen herkese teşekkür etti.
Son sözü ise Dr. Şebnem Korur Fincancı aldı. Yerel açılma tartışılıyorken o yerellerde parti kongresi, cenaze gibi tedbirlerin göz ardı edildiği etkinliklerin yapıldığını, yine o yerellerin karar mekanizmalarında sağlık emek-meslek örgütleri temsilcilerinin yer almadığını belirten Korur Fincancı, “Özür dilemek yetmez. Özürle insan yaşamı karşılık bulmaz” diye ekledi.
Sunumun tamamı için tıklayın.
Raporun tamamı için tıklayın.