Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) de aralarında olduğu emek-meslek ve çevre örgütleri, Hatay’da yerleşim alanlarının, hastanelerin, ibadet yerlerinin, zeytinlik bölgelerinin ve sulak alanların moloz döküm alanı olarak kullanılmaması için 19 Nisan 2023 günü Hatay 2. İdare Mahkemesi’ne dava açmıştı. Dava dilekçesinde moloz döküm işlemlerinin yarattığı sağlık sorunlarına dikkat çekilerek, bu yöndeki idari işlemlerin idare savunması alınmaksızın derhal durdurulması ve iptali talep edilmişti.
TTB Hukuk Bürosu avukatları, davanın açılmasının üzerinden 8 ay geçmesine ve dava konusunun telafisi mümkün olmayan zararlar doğurmasına karşın mahkemenin yürütmeyi durdurmaması ve süreci bilinçli olarak uzatması üzerine Hakimler ve Savcılar Kurulu’na şikayet başvurusunda bulundu.
Şikayet dilekçesinde, 28 Nisan 2023 tarihli ara karar ile idareden dava konusu işlemlere ilişkin bilgi ve belgelerin 10 gün içinde teslim edilmesinin istendiği, idarenin bu zaman zarfında yükümlülüğünü yerine getirmediği, buna karşın mahkemenin herhangi bir tekitte bulunmadığı ve yürütmenin durdurulması talebini değerlendirmediği belirtildi.
İdarenin haziran ve temmuz aylarında ancak verdiği yanıtlara karşın yürütmenin durdurulması talebinin yine değerlendirilmediğine dikkat çekilen dilekçede, yanıtlara karşı sunulan beyanlara da yer verildi. Buna göre; Devlet Su İşleri’nin (DSİ) olumsuz kurum görüşü sunduğu parsellere izin verildiği, şartlı kurum görüşü sunduğu parseller için ise şartların yerine getirilmediği, bazı parsellerin ise valilik izni olmaksızın fiili olarak kullanıldığı belirtildi. Ayrıca tümü yerleşim yerlerinin içinde olan döküm ve depolama alanlarında yeterli güvenlik önlemi olmadığı, sulama yapılmadığı, sulama aracı görülmediği, yoğun tozlanma yaşandığı, rahatsız edici görüntü ve kokular olduğu, kamyonların ise tartıya tabip tutulmadığı kaydedildi.
TTB’nin beyanları sonrası mahkemenin idareye 30 gün daha süre verip bu ara kararını 13 gün sonra tebligata çıkardığı, gelen yanıtlar sonrası yeni bilgi ve belgelerin talep edildiği bir başka ara kararın ise tam bir ay sonra tebligata çıkardığı aktarılan dilekçede “Sonuç olarak 8 aydır yürütmenin durdurulmasına ilişkin bir karar verilmesi beklenmektedir” denildi.
Şikayet dilekçesinde şu ifadelere yer verildi:
“Bilindiği üzere yürütmenin durdurulması kararı, açılan idari davada, idari işlemin hukuka uygunluk karinesini askıya alarak, uygulamasını en geç dava sonuçlanıncaya kadar erteleyen idare hukukuna özgü bir yargı kararıdır. Ve işlem ve eylemin bu kapsamda hızlıca değerlendirilmesi gerekir, çünkü zaten işlemin veya eylemin iptalinin gecikmesinde sakınca bulunması halinde yürütmenin durdurulmasına ilişkin talepte bulunulur.
Aynı durum dosyamız için de söz konusu olup hukuki bir yolun etkisizleştirildiği, hakim eliyle yürütmenin durdurulmasına ilişkin müessesenin imkanlarının ortadan kaldırıldığı ve işlevsizleştirildiği görülmektedir.”