Türk Tabipleri Birliği (TTB), 30 Ocak 2025 günlü Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin kimi hükümlerinin iptali için dava açtı.
Dava dilekçesinde yürürlükten kaldırılan Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin istisnaları düzenleyen hükümlerinin esas kural haline getirildiği, Sağlık Bakanlığı’nın “planlama” adı altında hekimlerin çalışma haklarını kısıtlarken özel hastanelerin uyması gereken kuralların yürürlüklerini öteleyerek yarattığı plansız sağlık hizmeti sunumunun halkın sağlığına ve hekimlerin haklarına zarar verdiği ifade edildi.
Yönetmelikte “kadro” tanımı yapılmaması fakat “kadro dışı geçici çalışma” olanağı sağlanmasının düzenleyici işlemin iç çelişkisi olduğu belirtilen dilekçede; Sağlık Bakanlığı bünyesindeki Kapasite Değerlendirme Komisyonu’nda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Türkiye Sağlık Kurumları Meclisi’nden iki temsilci bulunmasına karşın, hekimlerin meslek örgütü olan TTB’nin temsil edilmemesinin hukuka aykırılığına dikkat çekilerek planlamaya ilişkin hükmün iptali istendi.
Dilekçede sağlık insan gücünün dengeli dağılımından hareketle bir planlama yaparak ve bu planlamaya göre kadro vererek gerçek ihtiyaca uygun ve daha çok kadro vermek yerine, verilmiş kadro sayılarını aşar hekim istihdamına olanak tanıyacak şekilde “kadro dışı geçici çalışma” izinleri verilmesinin her halükarda planlamayı ortadan kaldıracağı da ifade edildi ve “kadro dışı geçici çalışma” hükümlerinin iptali talep edildi.
Vakıf üniversiteleri ile işbirliği yapan özel hastaneler lehine, dayanak 2547 sayılı kanunun ilgili hükmüne aykırı bir biçimde imtiyaz yaratıldığı ve hekimlerin çalışma haklarına zarar vereceği ifade edilen dilekçede, “çalışma belgesi düzenlenmeksizin” nöbet tutulmasına ilişkin hükmün de düzenleyici işleme bağlı olarak kayıtdışılığa yol açacağı, bu nedenle de iptal edilmesi gerektiği dile getirildi.
Yurtdışında belirli süre çalışan hekimler yönünden gerekçesi açıklanmaksızın yaratılan imtiyazın Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olduğu vurgulanan dilekçede, konsültan olarak davet edilecek hekimler için “özel hastanede kadrolu çalışma şartı” getirilmesinin ise konsültan olma gerekleri ve hasta yararıyla ilgisiz olması nedeniyle iptali istendi.
Dilekçede, Tıpta Uzmanlık Kurulu ve yargı kararlarına karşın, yan dal uzmanlığı bulunan hekimlerin ancak “Bakanlıkça planlama amacıyla oluşturulan komisyonlardan uygun görüş alınarak” ana dalda çalışma izni verileceğine ilişkin hükmün de hekimlerin uzmanlıklarının verdiği yetkiyi kullanmalarının yasal dayanağı olmaksızın kısıtlanması nedeniyle iptali gerektirdiği belirtildi.
Muayenehanesi olan hekimlerin özel sağlık kuruluşlarında hastalarını tedavi etmelerine ilişkin kuralları yürürlükten kaldıran yönetmeliğe atıf yapılan dilekçede, yargı kararıyla iptal edilmesine karşın aynı içerikle düzenleme yapılmasının “yargı kararlarının bağlayıcılığı” ilkesini ihlal ettiği hatırlatılarak iptal talep edildi.
Dilekçede, hastaların bilgilerinin Muayene Bilgi Yönetim Sistemi üzerinden toplanmasında ısrar eden hükümlerin de kişisel sağlık verilerinin sahibi hastalar, hastaların mahremiyetini korumakla yükümlü olanların ise hekimler olması nedeniyle iptali istendi.
Son olarak tıbbi endikasyon denetiminin Sağlık Bakanlığı eliyle belirlenmesi olanağı olmadığına ve bunun tıbben de olanaklı olmadığına dikkat çekilen dilekçede, bu denetimin bizzat hasta dosyası üzerinden yapılmasına izin veren yetkinin yasal dayanağı bulunmadığı kaydedildi ve ilgili hükmün iptali gerektirdiği belirtildi.
TTB Hukuk Bürosu’nun yenilenen Özel Hastaneler Yönetmeliği hakkındaki ön değerlendirmesi için tıklayın.