Türkiye, Avrupa’da hem genel olarak hem de ağır içicilik açısından en az alkol tüketen ülkedir. Buna rağmen Türkiye’de son yıllarda neredeyse salgın halinde metil alkol zehirlenmeleri yaşanmaktadır. En son örnek 9 Ekim 2020 tarihinden bu yana metil alkol zehirlenmesi nedeniyle 10 ilde (Aydın, İstanbul, İzmir, Kırıkkale, Kırklareli, Mersin, Muğla, Tekirdağ, Trabzon, Zonguldak) ölenlerin sayısının 63'e çıkması ve 50’ye yakın kişinin tedavisine hastanelerde devam etmesi olmuştur. Metil alkol zehirlenmesinden hayatını kaybeden yurttaşlarımızın  yakınlarına baş sağlığı; hastalara geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

Metil alkol (metanol) odun talaşının damıtılmasıyla elde edilir. Sanayide ve denizcilikte çözücü, boya inceltici, teksir makine sıvısı, antifriz, cam temizleyici gibi maddelerin yapımında kullanılır. Kesinlikle içecek amaçlı tüketilmemesi gereken bir alkol türünün ülkede salgın düzeyinde tüketilmesi önemli bir halk sağlığı sorunudur. Dünyanın pek çok ülkesinde metil alkol zehirlenmeleri yaşanmasına rağmen Türkiye’de özellikle son yıllarda bu durum bir salgın haline gelmiştir. Yasaklar, yüksek vergi artışları ve engellemeler merdiven altı üretimi tetiklemekte, metil alkol zehirlenmeleri kaçınılmaz olmaktadır. Metil alkol zehirlenmeleri de tüm halk sağlığı sorunları gibi sosyal, siyasal, eğitsel ve ekonomik nedenleri doğru bir şekilde ele alındığında çözülür.

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre Avrupa’da alkollü içkinin en pahalı olduğu ülkeler sıralamasında Türkiye 3’üncüdür. Alkollü içecekler üzerinde uygulanan çok yüksek vergi artışları ve etil alkol satışlarındaki yasaklar kişilerin alkol tüketimini istenen düzeyde azaltmamaktadır. Alkol tüketenler evde üretime ve alkol servisi olan işletmeler de kaçak kaynaklara yönelebilmektedir. 2019 yılı Sayıştay Raporu’na göre 6 yıl içinde etil alkol kullanımı yüzde 448 artmıştır. 1 Ekim'de Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmelikle internetten evsel kullanım amaçlı etil alkolün satışının da yasaklanmasıyla son kayıplardan da anlaşılacağı üzere daha kolay bulunan ve zehirli olan metil alkole yönelim artmıştır. 9 Ekim 2020 tarihinden bu yana gerçekleşen metil alkol zehirlenmelerini bu boyutuyla irdelemek gereklidir.

Yapılan araştırmalar işsizlik, işte yaşanan sorunlar ve geçim güçlükleriyle erkeklerde alkol tüketimi arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve pandemi ile birleşince derinleşen sosyo-ekonomik sorunlar nedeniyle başta erkekler olmak üzere bazı kesimler için alkol tüketiminde bir artış öngörebiliriz, Ölen 63 yurttaşımızın cinsiyetlerine baktığımızda ölen erkeklerin sayısının toplam ölüm sayısına oranının %95'ten fazla olduğunu görmekteyiz. COVID-19 salgını gibi krizler, döneminde ve sonrasında genellikle işsizlik artışına ve nüfusun daha büyük kesimleri için gelir azalmasına yol açar; bunun yanı sıra sosyal izolasyon ve geleceğe ilişkin belirsizliğin etkileşiminin tetiklediği psikolojik sıkıntılardaki artış alkol tüketimini ve buna bağlı olarak alkol tüketiminin zararları ve alkol bağımlılığını artırabilir. Alkol kullanımındaki herhangi bir artış, yalnızca alkol  ile ilişkili olağan hastalık yükünü artırmakla kalmaz;  alkol kullanımının ve özellikle ağır içiciliğin, doğuştan gelen ve edinilmiş bağışıklık sistemini zayıflatabileceği düşünüldüğünde; alkol kullanımı COVID-19 yükünü de artıracaktır.

Alkolün kötüye kullanımıyla mücadelede Sağlık Bakanlığı'nın önemli sorumlulukları bulunmaktadır. Türkiye’de alkol tüketimiyle ilgili yaygınlık, kullanım özellikleri ve sosyoekonomik risk etmenleri bilimsel yöntemlerle ortaya çıkarıldıktan sonra gerekli önlemler alınmalıdır. Çalışmalara göre, altta yatan sosyoekonomik nedenlere müdahale edilmedikçe alkol kötüye kullanımının önüne geçilmesi sağlanamayacaktır. Nitekim Kuzey Amerika'da alkole atfedilebilir ölüm oranlarındaki artışların neredeyse tamamının alt sosyo-ekonomik gruplara ait olduğu saptanmıştır.

Dünya Sağlık Örgütü, alkolle ilgili yasakların planlanırken ülkelerde kaçak alkol üretim ve satış olanaklarının iyi değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekmektedir. Yasaklar, yüksek vergi artışları ve engellemeler diğer risk etmenleri göz önünde bulundurularak alınmadığında merdiven altı üretimi tetiklemekte, bununla birlikte metil alkol zehirlenmeleri kaçınılmaz olmaktadır.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ve Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu olarak alkol tüketimi ve COVİD-19’un birlikte yıkıcı bir fırtınaya dönüşmemesi için;

1-İktidara, ekonomik anlamda eşitsizliği perçinleyen yüksek dolaylı vergi artışları ile alkolün de fiyatını artırarak alkol tüketim probleminin çözülemeyeceğini, gerçek çözümün altta yatan sosyoekonomik nedenlerin belirlenmesi ve bu belirlenen sorunların çözümü ile mümkün olacağını;

2-Sağlık Bakanlığı’nın alkole bağlı zararı önlemeye ve azaltmaya yönelik kamu politikaları ve müdahalelerini halk sağlığı çıkarlarına göre belirlemesi, yönlendirmesi ve mevcut en iyi kanıtlara dayandırması; uygulayacağı politikaların tüm vatandaşları eşit olarak etkilemesi; ekonomik, sosyokültürel farklılıklar ve davranış eğilimlerini göz önünde bulundurması; ayrıca önleme ve tedavi stratejilerinin, müdahalelerin planlanmasında diğer ilgili bakanlıklara rehberlik etmesi gerektiğini;

3- COVİD-19 salgını ile karakterize tarihsel bir dönemde, doktorların ve sağlık çalışanlarının vatandaşları alkol tüketmemeye motive etmesi, bu sağlanamıyorsa düşük riskli tüketime motive etmesi gerektiğini;

4- Halkımızın alkolün kötüye kullanımından uzak durması, yasa dışı ve sağlıksız çözümlere yönelmemesi gerektiğini belirtiyoruz.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu