KHK ve 15 Aralık 2011 Eylemi
1623/2011
24.11.2011
TABİP ODASI BAŞKANLIĞI’NA,
Sağlıkta Dönüşüm Programının dokuzuncu yılı içerisindeyiz. Artık dönüşümle ilgili düzenlemeler TBMM’de görüşülmeden kanunlaştırılmaktadır. Bunun birden fazla gerekçesi olabilir. İlki programın toplum tarafından benimsenmesi ve desteklenmesi gerekçesiyle “hükümet bildiğini yapmaktadır”! İkincisi; değişik gerekçelerle “zamana karşı bir yarış” söz konusudur; kaybedecek birkaç ay bile yoktur, ya da “birileri” derhal yapılması için zorlamaktadır. Üçüncüsü; çoğunluğa sahip olmaları nedeniyle yasaları meclisten geçirmek mümkün olmakla birlikte, artık gelinen noktada sağlık çalışanlarının muhalefeti yükselmektedir ve halkın da memnuniyetsizliğini artıracak uygulamalar -programın gerçek hedefleri nedeniyle- ortaya çıkmakta/çıkacak ve bu da adeta bir “büyü” taşıyan halkın sağlık hizmetlerinden memnuniyetini sorgulanır kılacaktır. Kuşkusuz gerekçeler artırılabilir, ama hangisi kabul edilirse edilsin Türkiye sağlık alanının tamamını ilgilendiren bu kapsamdaki bir düzenlemenin KHK ile meclisten kaçırılarak yürürlüğe konulmasının anti-demokratikliğini gizleyemez. TTB düzenlemenin içeriğine olan itirazıyla eş düzeyde bu keyfiyete de itiraz etmektedir.
Çıkartılan KHK’nin ana fikri TTB Yasasının birinci maddesinde bulunup yürürlükten kaldırılan şu cümlede özetlenmiştir. “Hekimlik kamu ve kişi yararına uygulanıp geliştirilmeyecektir”!
KHK’nin 2 Kasım 2011 gece yarısı çıkışı ve 3 Kasım’da kamuoyunun haberdar oluşu üzerine Merkez Konseyi 4 ve 5 Kasım tarihlerinde toplanmış ve 12 Kasım 2011 tarihinde Türkiye (Büyük) Hekim Meclisi’ni toplamıştır. Bunu izleyen dönemde 19 Kasım tarihinde Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Kongresinin bir oturumu Türkiye (Büyük) Sağlıkçılar Meclisi olarak toplanmış ve eş zamanlı olarak bütün sağlık örgütlerinin çağrılı olduğu toplantılar yapılarak bir program çıkartılmıştır.
Programın iki ana vurgusu vardır:
1. Yürütülecek mücadele hedefte ortaklaştığımız bütün sağlıkçılara, bu sağlıkçıların örgütlerine açıktır ve 5 Kasım’dan bu yana da ilgili herkese doğrudan yapılmıştır.
2. Süreç hedeflerimize ulaşmak için gerektiğinde süresiz greve gitme kararlılığı ve hazırlığıyla yürütülecektir.
Programın tek bir başlık altında toplanan talepleri vardır. KHK’nın çekilerek kamu-özel bütün sağlık çalışanları için iş güvencesi, gelir güvencesi, sağlıklı ortamlarda ve şiddete uğramadan çalışma ile mesleğimizi bağımsızca (performans, ciro baskısı, SUT vb.) yapabilme koşullarının sağlanması. Kuşkusuz bu talepler hastalarımızın, daha ötesi bütün Türkiye’de yaşayanların eşit, erişilebilir, nitelikli sağlık hizmeti taleplerinin bir parçasıdır.
Programın ilk aşamasında 15 Aralık 2011 tarihine kadar sürdürülecek etkinlikler yer almaktadır. Programımızın ilk aşaması “demokrasi dersi: demokrasi olmadan sağlık olmaz”dır. Bilindiği gibi Türkiye gündeminde öne çıkan konulardan biri Anayasa tartışmaları olup TBMM Başkanı düzeyinde bütün toplumun katılımı istenmekte, beklenmektedir. Beklentinin dile getirildiği ortamda biz hekimler, sağlık çalışanları ve onların örgütleri olarak geçtik anayasa tartışmalarına katılma ve fikirlerimizi söyleme, etkide bulunmayı; sağlık alanındaki düzenlemeler hakkında görüşlerimiz sorulmamakta, daha ötesi seçilmiş vekiller bile tartışamamaktadır. Bizi doğrudan ilgilendiren yasaların görüşülemediği bir meclis kim için ve ne amaçla Anayasa yapacaktır? O nedenle ilk görevimiz Anayasa tartışmalarının yürütülmesindeki katılım beklentisinin içtenliğini görünür kılmak ve katılım mekanizmalarını oluşturmak üzere Sağlıkçılar Meclisi’nin Kürsüsünü kurmak olacaktır. Biliyoruz ki demokrasinin, katılımın, özellikle de çalışanların katılımının olmadığı yerde sağlık olmaz.
O nedenle 15 Aralık 2011 Perşembe günü tüm Türkiye’de “Sağlıkçılar Meclise” etkinliği düzenlenecek, illerde, yerel meclislerce karar verilen yerlerde kürsüler kurulacaktır. %10 barajının olmadığı ve her sağlıkçının katılabileceği (kuşkusuz TBMM Başkanı, TBMM’deki milletvekilleri de dahil) bu kürsü Türkiye’ye bir katkı olacak ve Anayasa tartışmaları sürecinin içtenliğinin de bir göstergesi olacaktır.
Ø İşte biz hekimler, bütün sağlıkçılarla birlikte her yere kurduğumuz kürsülerle bu KHK’yi tartışıp katkımızı sunacağız ve kararlarımızı bir kez daha en katılımlı şekilde alacağız. Bu amaçla illerde hekim meclisleri, bütün sağlık örgütlerinin çağrısıyla sağlıkçı meclisleri kurulmalıdır. Bu meclisler hiçbir formel tartışmaya daraltılmaksızın ana hedefimiz ve dönemsel hedeflerimiz doğrultusunda önüne “iş” tanımlamalı ve çalışmaları başlatmalıdır.
Ø Bu kapsamda öncelikle meslektaşlarımıza ve sağlıkçılara yönelik bilgilendirme faaliyeti yürütülmelidir. Bu amaçla “KHK’yı okuyoruz, acaba ne anlıyoruz?” başlığı altında KHK okuma toplantıları düzenlenmeli, 1 Aralık tarihini takiben TTB’den basılı olarak gönderilecek materyaller iletilmelidir.
Ø İldeki bütün siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, dernek, sendika vb. gezilerek/toplantıya davet edilerek görüşlerimiz açıklanmalı, sağlık hakkına sahip çıkma anlamında mutlaka aktif katkıları talep edilmelidir. 15 Aralık 2011 günü “Sağlıkçılar Meclise” etkinliği nedeniyle aciller dışında sağlık hizmeti sunulamayacağı paylaşılmalı, demokrasi olmadan sağlık olmaz, katılım olmadan anayasa hiç olmaz, bu iş bu kafayla hiç olmaz” düşüncemiz aktarılmalıdır.
Ø Benzer anlayışla yerel TV, köşe yazarları, basına yönelik çalışmalar da sürdürülmelidir.
TTB Merkez Konseyi önümüzdeki günlerde diğer sağlık örgütleriyle birlikte benzer çalışmaları merkezi düzeyde TBMM’deki parti başkanlarından başlayarak yürütecek olup sizlerle gelişmeleri paylaşacaktır. 10 Aralık 2011 tarihinde yapacağımız 61. Olağanüstü Büyük Kongre çalışmalarımızı gözden geçirmek ve önümüzdeki süreci planlamak için önemli bir fırsat olacaktır.
Mücadelemiz haklı taleplerimiz karşılanana dek sürecektir.
Saygılarımızla,
Prof. Dr. Feride Aksu Tanık
TTB Merkez Konseyi
Genel Sekreteri