Türk Tabipleri Birliği Genel Yönetim Kurulu
351/2009
25.02.2009
21 Şubat 2009 tarihinde toplanan ve 31 tabip odasının katılımı ile gerçekleşen Türk Tabipleri Birliği Genel Yönetim Kurulu’nda (TTB GYK) Türkiye, sağlık ve hekimlik ortamı ile yürütülen çalışmaları değerlendirerek aşağıdaki açıklamayı kamuoyu ile paylaşmayı kararlaştırmıştır:
- Türkiye geçmişten bugüne iç ve dış birçok sorunun biriktiği sıkıntılı bir süreçten geçmektedir. Bu süreç kapitalizmin krizinin etkilerinin giderek daha fazla hissedilir olduğu bir zeminle birleşerek bütün toplumu içine almaktadır.
- Türkiye’nin aynı zamanda bir yerel seçim arifesinde olması sorunların farklı “yaşanmasına” neden olmaktadır.
- AKP iktidarını tecrübe etmişlikten kaynaklanan gerekçelerle bütün toplumda 29 Mart yerel seçimleri sonrasına dair endişeli, karamsar bir atmosfer vardır. “Bekletilen, geciktirilen” olumsuzlukların 29 Mart sonrası halka “şiddetle” fatura edileceği kesin gözükmektedir. Bunun en somut örnekleri ve beklentisi sağlık alanında yaşanmaktadır: sevk zincirinin seyri-ertelenmesi, on günlük süre içinde başvuru hakkının kısıtlanması uygulaması, Nisan başında ilaç zammı... ilk elde sayılabilecekler arasındadır. Ancak tüm bunların yanı sıra sağlığa ilişkin özel olarak vurgulanması gereken tehdit işsizliktir.
- Hekimler halkın sağlığının korunması, mümkünse var olan sağlıklılık halinin geliştirilmesi, bir nedenle bozulduğunda ise iyileştirilmesi ile ilgili sağlık ekibinin üyesidirler. Ancak bu görevlerini yerine getirebilmeleri gün geçtikçe daha da olanaksızlaşmaktadır. Bunun bugün ve yakın dönemdeki en önemli gerekçesi işsizliktir. Hekimlerin hiçbir güvencesi olmayan, sağlık açısından asgari yeterliliklere (yeterli gelir/iş, beslenme, barınma) sahip olmayan insanlarımıza yardımcı olabilmesi ne yazık ki çok sınırlıdır. İşsizlik Türkiye’nin süregen bir halk sağlığı sorunudur. AKP iktidarı 6 yılı aşan iktidarı boyunca çözüm adına anlamlı bir icraat yapmadığı gibi bu sorunu “beslendiği” bir alan olarak sürdürmüş, insanların hakkı olanı işsizlere “sadaka” olarak vermeyi siyasetinin ana unsuru haline getirmiştir. Toplumun bugün ve gelecek endişesine düştüğü, umutsuzluğa itildiği koşullar hekimlerin de insanların sağlığına katkı sunmak açısından çaresizlikle daha fazla yüz yüze kalacakları anlamına gelmektedir. Bugün işsiz kalan bir kişi en geç altı ay sonra primleri ödenmeyen ve sağlık güvencesinden bütünüyle yoksun bir konuma gelecektir. İşsizlik giderek artan bir tehlikedir o nedenle bu soruna dikkat çekmek önümüzde sürekli bir görevdir.
- Söz konusu tablo bir başka ölçekte hekimler için de geçerlidir. Özel sağlık sektöründe çalışan hekimler iş, kamuda çalışanlar ise gelir güvencesinin öne çıktığı sıkıntılar içerisindedirler. Hekimlik uygulaması ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun düzenlemeleri ile piyasanın ihtiyaçları arasına sıkışmış durumdadır. Özel olarak poliklinikte, acilde, sağlık ocağında yaşanan hekime yönelik şiddet, hürmetsiz idareci tutumu hekimlerin taleplerini netleştirmektedir:
İş güvencesi, can güvencesi, gelir güvencesi, mesleki bağımsızlık güvencesi ve herkese eşit-ücretsiz sağlık güvencesi.
Bu dört talebin mevcut uygulamalar ve Sağlık Bakanlığı, hükümet, Meclis gündeminde olan düzenlemeler (malpraktis, “tam gün”, kamu hastane birlikleri yasa tasarısı vd.) düşünüldüğünde daha da yakıcı hale geleceği ortadadır.
TTB-GYK topluma ve hekimlere sorumluluğu temelinde önümüzdeki günlerde aşağıdaki etkinlikleri gerçekleştirmeye karar vermiştir:
- 14 Mart Sağlık Haftası nedeniyle işsizlik ve yarattığı/yaratacağı sağlık etkileri kamuoyu nezdinde işlenerek, hükümetin ivedilikle herkesin hiçbir engel olmaksızın sağlık hizmeti alabileceğini açıklaması istenecektir: “sağlık için nüfus cüzdanı yeterlidir!”
- Bu amaçla 14 Mart 2009 Cumartesi günü tabip odalarımızın organizasyonuyla illerde “sağlık hakkı” yürüyüşleri organize edilecektir. Toplumun örgütlü-örgütsüz bütün kesimlerinin katılımına ve katkısına açık olarak düzenlenecek bu yürüyüşlerde işsizliğe de vurgu yapılarak sağlık hakkı işlenecek, hekim ve sağlıkçıların sorunlarına dikkat çekilecektir.
- Hekime yönelik şiddet çalışma ortamlarımızın temel tehdidi olmuştur. 4 Mart 2009 günü çalışma koşullarımıza, meslek risklerimize dikkat çekmek için yapılacak olan “maskeli çalışma” etkinliğinin ana teması şiddet olacaktır. 4 Mart gününe kadar herhangi bir değişiklik olmadığı takdirde Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi’nin görevden alınması talebi bu açıklamalarda vurgulanacak, Merkez Konseyi de kendi programını yürürlüğe koyacaktır.
- Yukarıda da belirtildiği gibi Türkiye’nin halk sağlığı sorunlarının en başında işsizlik ve bu insanlarımızın sağlık hizmetlerine ulaşmalarının önünde bugün ve kısa süre sonra ortaya çıkacak engeller gelmektedir. Bu yurttaşlarımız hastalandıklarında ücret ödememek için zorunlu olarak acillere başvuracaklardır. O anki durumları “acil” olmadığı için polikliniğe başvurmaları istendiğinde ise hem hekimlerle gerilim yaşayacaklar hem de hizmet alamamış olacaklardır. Bu nedenle taleplerimizin
mesleki bağımsızlık güvencesi,
herkese eşit-ücretsiz sağlık hizmeti güvencesi olduğunu vurgulamak, halkın sağlık hizmeti alma sorunlarına dikkat çekmek, kamuoyunu uyarmak için
12 Mart günü hekimler acil’lerde olacaktır.
12 Mart öncesi kamuoyuna yaygın olarak duyurulacak ve hekimlik etiği çerçevesinde yürütülecek bu etkinlikle sağlık sistemimizin, sağlık güvencesizliğinin durumuna ve acil’liğine dikkat çekilecektir.
- AKP’nin yürüttüğü sağlığı piyasalaştırma, ticarileştirme, paralı hale getirme programının alternatifi vardır. Bunun yolu Türkiye’nin zenginliklerini eşit, demokratik, adil, barış içerisinde paylaşmayı isteyen bir anlayış ve uygulama bütünlüğünden geçmektedir. 29 Mart yerel seçimlerine bu isteğin yansıması topluma umut verecektir. TTB dün olduğu gibi bugün ve yarın da topluma ve hekimlere karşı sorumluluğu çerçevesinde davranacak, herkese sağlık, güvenli gelecek talebinin ısrarlı takipçisi olmaya devam edecektir.
Saygılarımızla,
Prof.Dr.Feride Aksu Tanık
TTB Merkez Konseyi
4II.Başkanı