Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) çağrısıyla yüz binler, “Emek, Barış, Demokrasi, Adalet İçin Biz Kazanacağız” sloganıyla ülkenin dört bir yanında 1 Mayıs için alanlardaydı. TTB Merkez Konseyi üyeleri de farklı illerdeki 1 Mayıs mitinglerine katılım sağladı.
Mitinglerin merkezi adresi İstanbul Kadıköy Meydanı’ydı. TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Alpay Azap, II. Başkanı Dr. Pınar Saip, Genel Sekreteri Dr. Önder Okay ve Merkez Konseyi üyesi Dr. Ali Karakoç da Kadıköy Mitingi’ne katıldı. Kadıköy’deki mitingde dört örgütün ortak hazırladığı manifestonun okunmasının ardından gençliği, kadınları ve emeklileri temsilen konuşmalar da yapıldı.
Ülkenin dört bir yanındaki 1 Mayıs mitinglerinde ekonomik krize bağlı olarak yaşanan yoksulluk ile son dönemde yükselen demokrasi ve adalet mücadelesine ilişkin pankart ve dövizler ile üniversite ve lise gençliğinin yoğun ve coşkulu katılımları öne çıktı.
1 Mayıs’ta dört örgüt tarafından hazırlanan ortak manifesto şöyle:
1 Mayıs Manifestosu
Biz bu ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini üretenleriz.
Biz işçiler, kamu emekçileri, mühendisler, mimarlar, şehir plancıları, hekimler, emekliler, gençler, kadınlar…
Bugün ülkenin dört bir yanında 1 Mayıs meydanlarında buluştuk.
İl il, ilçe ilçe, mahalle mahalle, sokak sokak 1 Mayıs meydanlarına aktık.
Kendini bu ülkenin sahibi sananlara, halktan büyük bir güç olmadığını bir kez daha gösterdik.
Biz tüm renklerimiz ve farklılıklarımızla Türkiye’yiz.
Ve bugün 1 Mayıs meydanlarında başka bir yaşamın, başka bir Türkiye’nin müjdesini vermek için bir aradayız.
Bugün 1 Mayıs alanlarında bir kez daha tanık oluyoruz ki ülkemizde yepyeni bir güneş doğuyor, mutlu bir hayat filizleniyor.
1 Mayıs alanlarından bir kez daha ilan ediyoruz ki: Zorbaların değil işçilerin, emekçilerin, halkın egemen olduğu bir ülke mümkün!
Ürettiğimiz değeri adaletli bölüştüğümüz, asgari ücrete ve asgari yaşamaya mahkûm kalmadığımız bir hayat mümkün!
Demokratik haklarımızı kullanabildiğimiz; sendikalı olabildiğimiz, grevlerin yasaklanmadığı; itiraz edenin, hakkını savunanın kapısına gece yarısı kimsenin dayanmadığı bir ülke mümkün!
Çalışırken ölmediğimiz, sağlığımızı kaybetmediğimiz, tükenmediğimiz, tacize- şiddete-ayrımcılığa uğramadığımız, 8 saat insanca çalışıp, 8 saat insanca dinlenip, 8 saat insanca yaşadığımız bir hayat mümkün!
Onlarca yıl çalıştıktan sonra emekli olabildiğimiz, emeklilik hakkımızın gasp edilmediği, emekli olunca çalışmak zorunda kalmadığımız, emeklisini insanca yaşatan bir ülke mümkün!
Sokaklarda, işyerinde şiddetin, tacizin olmadığı; kadınların güvencesiz ve esnek çalışmaya mahkûm edilmediği, ayrımcılığa uğramadığı, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulandığı, 190 sayılı ILO sözleşmesinin onaylandığı bir hayat mümkün! Ülke kaynaklarının sermaye için, rantçılar için, savaş için, siyasi rakipleri tasfiye etmek için değil, bizi, 86 milyonu insanca yaşatmak için kullanıldığı bir ülke mümkün!
Kimsenin ikinci sınıf vatandaş olmadığı; dilimize, inancımıza, kimliğimize, kökenimize bakılmadan hepimizin tüm renklerimizle eşit yurttaşlar olduğumuz; özgürce siyaset yapabildiğimiz ve örgütlenebildiğimiz, bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşadığımız bir hayat mümkün!
Çocuklarımızın okula aç gitmediği; öğretmenlerin bir gecede sürgün edilmediği; diplomaların tek kişinin emriyle iptal edilmediği bir ülke mümkün!
Yıllarca çalışıp, okullar bitirip, en zor sınavları geçip “mülakat” adı verilen tek adama sadakat sınavına maruz kalmadığımız, KHK’larla bir sabah işsiz kalmadığımız; çalışma hakkımız başta olmak üzere kazanılmış haklarımızın korunduğu bir hayat mümkün!
Gazetecilerin, sendikacıların, sanatçıların, akademisyenlerin, belediye başkanlarının/eş başkanlarının, muhalif siyasetçilerin, gençlerin hapse atılmadığı, özgür bir Türkiye mümkün!
Büyük bölümü deprem bölgesindeki bir ülkede, felaketi çaresizce beklemediğimiz, rantı değil doğayı ve yaşamı korumayı hedefleyen bir ülke mümkün!
Tek bir kişinin değil, kayyumcuların değil, halkın söz ve karar sahibi olduğu bir düzen mümkün; gerçek bir demokrasi mümkün!
Bugün Türkiye’nin dört bir yanındaki yüzlerce 1 Mayıs alanından aynı anda hep beraber ilan ediyoruz:
Emeğin, demokrasinin, adaletin, barışın, eşitliğin, laikliğin, özgürlüğün ve kardeşliğin egemen olduğu bir düzeni kuracağız.
Yeter ki birlik olalım, yeter ki mücadele edelim. Yeter ki tek başına olmadığımızı bilelim, kurtuluş için hep beraber olalım.
Yeter ki hep beraber yürüyenlerin gür sesini duyuralım, birleşik mücadelenin gücünü gösterelim!
2025 yılında 1 Mayıs meydanlarında milyonlar kendisinin, çocuklarının ve ülkenin geleceği için söz veriyor:
Yarından tezi yok, bu meydandan ayrılır ayrılmaz nerede çalışıyorsak, nerede yaşıyorsak, nerede mücadele ediyorsak orada örgütleneceğiz.
Gücümüzün birliğimizden geldiğini bilecek ve örgütlü olacağız.
Örgütlenerek kazanacağız, birleşe birleşe kazanacağız, halkın birleşik mücadelesi kazanacak, mutlaka ama mutlaka BİZ KAZANACAĞIZ!
Biz kazandığımızda, demokrasi kazanacak, adalet kazanacak, barış kazanacak, kardeşlik kazanacak, emek kazanacak, bu ülke, bu halk kazanacak!
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!
YAŞASIN 1 MAYIS!
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK)
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)
Türk Tabipleri Birliği (TTB)