Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr. Raşit Tükel ’in Konuşması

Dr. Raşit Tükel / Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı

Suriye’de 2011 yılından bu yana yaşanan savaş, milyonlarca insanın yurtlarını terkettiği bir göç dalgasına neden oldu. Yaşamları bozulan, sevdiklerini, en değerli varlıklarını geride bırakarak düştükleri yollarda çeşitli acılar yaşayan, zorluklarla karşı karşıya kalan Suriyeliler, temel bir insan hakkını kullanarak ülkemize geldiler. Savaştan kaçan bu insanların ülkemize kabul edilmeleri yeterli değil elbet; temel gereksinimleri olan güvenlik, beslenme, barınma, sağlık, korunma, eğitim ve çalışma  olanaklarının sağlanması gerekiyor. Bir yandan işsizlik ve emek sömürüsü ile boğuşup çok zor koşullarda yaşam mücadelesi veren Suriyeli göçmenler, diğer yandan ciddi sağlık sorunlarıyla baş etmeye çalışıyorlar. Bu nedenle de bu insanların temel düzeydeki gereksinimlerinin karşılanmasının yanı sıra, sağlık hizmetlerine erişimleri özel bir önem taşıyor.

Suriyelilerin Hukuki Statüsü ve Sağlık Hakkı

Ekim 2011’de İçişleri Bakanlığı’nın aldığı karar ile Suriyeli göçmenlere “geçici koruma statüsü” verilmiştir. Geçici koruma statüsü Suriyelilere acil ihtiyaçlara erişimi içerecek imkânlar tanımaktadır. Türkiye, mültecilerin hukuki durumlarını düzenlemek üzere Birleşmiş Milletler tarafından 1951 tarihinde Cenevre'de imzaya açılan ve 1954 yılında yürürlüğe giren “Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme”yi coğrafi çekinceler ile kabul etmiş olduğundan, sadece Avrupa ülkelerinden gelen göçmenler mülteci statüsüne alınmaktadır.

Suriyeli göçmenler Avrupa dışından geldikleri için “geçici koruma” başlığı altında “sığınmacı” konumunda olabiliyorlar. Sığınmacı konumu da, mültecilerin sahip olacakları doğal hakları içermiyor. Bu konumda olanlar, 28 Nisan 2011 tarihinden itibaren, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 91. Maddesinden dayanağını alan 22 Ekim 2014 tarihli, 29153 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Geçici Koruma Yönetmeliği” kapsamında “geçici koruma” altına alındılar. Yönetmeliğe göre ilgili bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları tarafından “Geçici Korunanlara Sağlanacak Hizmetler”, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığının (AFAD)  koordinasyonunda yürütülmektedir.

Geçici korunanlara sunulacak sağlık hizmetleri, Geçici Koruma Yönetmeliği’nde belirtilen esaslara dayanılarak; AFAD tarafından yayımlanan 18 Aralık 2014 tarihli, 2014/4 sayılı “Geçici Koruma Altındaki Yabancılara İlişkin Hizmetlerin Yürütülmesi Genelgesi” ve Sağlık Bakanlığı tarafından 2875 sayı ile yayımlanan ve 4 Kasım 2015 tarihinde güncellenen “Geçici Koruma Altına Alınanlara Verilecek Sağlık Hizmetlerine Dair Esaslar Yönergesi” ile düzenlenmiştir.

Suriyeli göçmenler 2013 yılından itibaren biyometrik fotoğraf ve parmak izi alınmak suretiyle “Geçici Koruma Kimlik Belgesi” çıkartıp kayıt yaptırarak “geçici koruma altına alınan yabancılar” statüsüne alınmakta ve sağlık, eğitim, geçici barınma ve sosyal yardım gibi hizmetlerden yararlanmaktadırlar. Buna göre, kamp dışında yaşayan Suriyelilere kayıt yaptırmaları halinde sağlık ve ilaca ücretsiz erişim hakkı tanınmaktadır. Geçici koruma kimlik belgeleri olan Suriyeliler sağlık kuruluşlarına doğrudan başvurabilirlerken, bu belgesi olmayanlar ancak acil durum kapsamındaki hizmetlerden yararlanabiliyorlar. Geçici koruma kimlik belgesi olmayan hastanın başvurusu acil durum nedeniyle değilse, hasta kaydının yapılması için Göç İdaresi İl Müdürlüğüne yönlendiriliyor.

Kayıt edildikleri şehirlerde iş bulamadıkları için başka şehirlere göç etmek zorunda kalan Suriyeliler, gittikleri şehirlerde sağlık hizmetlerinden yararlanamıyorlar. Ayrıca, SGK’nin MEDULA sistemi üzerinden hizmet verilme talimatına rağmen birçok Suriyeli ilaç alamıyor. Çoğunluğu bebek ve kadın olan çok sayıda Suriyelinin Göç İdaresi tarafından sisteme kaydı yapılmadığı için ilaç alamadıkları biliniyor.

Kayıt Altına Alınan Suriyeli Sayısı

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nden 2017 Ekim ayı içinde verilen bilgilerine göre, Türkiye genelinde biyometrik kimlik verilerek kayıt altına alınan Suriyeli sayısı 3 milyon 208 bin 131’dir.

Kayıt altındaki Suriyelilerin yaşadığı kentlerin başında 511 bin 308 kişi ile İstanbul geliyor. Birinci sıradaki İstanbul'u 445 bin 584 Suriyeli ile Şanlıurfa izliyor. Hatay'da 416 bin 598, Gaziantep'te 341 bin 649, Mersin'de 166 bin 332, Adana'da 165 bin 28, Kilis'te 128 bin 306, Bursa'da 123 bin 376, İzmir'de 117 bin 434, Kahramanmaraş'ta da 95 bin 431 Suriyeli yaşıyor.

Sağlık Hizmetlerinin Finansmanı

15 Ekim 2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere; ayaktan tedavilerde gerekli olan ilaç, tıbbi malzeme ve tıbbi ürünler SUT geri ödeme kuralları çerçevesinde AFAD tarafından karşılanmaya başlanmıştır. Karşılanabilen tedavi hizmetlerinin bedellerinin ödenmesi işlemleri AFAD ile Sağlık Bakanlığı arasında imzalanan “Götürü bedeli üzerinden sağlık hizmeti alım protokolü’’ hükümleri doğrultusunda gerçekleşmektedir. Götürü bedeli ödemeleri Sağlık Bakanlığı merkez döner sermaye saymanlık hesabına yatırılmaktadır.

Geçici korunanlar, acil durumlar dışında, sevk olmaksızın üniversite hastaneleri ve özel hastanelerden ücretsiz yararlanamıyorlar. Üniversite hastanelerine veya özel sağlık kurumlarına sevk edilen hastaların tetkik ve tedavi giderleri ise, götürü bedeli protokolü kapsamında sevk yapan sağlık tesisince bu kuruluşlara ödeniyor.

Kamplarda Yaşam ve Sağlık Sorunları

29 Nisan 2011 tarihinde, 300-400 kadar Suriye yurttaşının Hatay ili Yayladağı ilçesindeki Cilvegözü Sınır Kapısı’na doğru hareketlenmesiyle Suriye’den Türkiye’ye yönelik ilk toplu göç başlamış oldu. İlk çadır kent alanı olarak da Yayladağı belirlendi.

AFAD’ın 2 Ekim Ocak 2017 tarihinde bildirdiğine göre, 10 ilde kurulan 21 geçici barınma merkezinde yaşayan Suriyeli göçmen sayısı 228 bin 785’tir. Bu kamplar, Adana, Adıyaman, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Mardin, Osmaniye ve Şanlıurfa’dadır (AFAD 2017). Bu kamplarda 161 hekim, 214 hekim dışı sağlık çalışanı görev yapmaktadır.

Geçici barınma merkezlerinde Suriyelilerin barınma, gıda, sağlık gibi temel ihtiyaçları karşılanmaya çalışılırken çeşitli sağlık sorunları ile karşılaşılmaktadır. AFAD (2014) raporuna göre, en sık olarak ishal (%23), cilt sorunları (%23), yüksek ateş (%18), baş ağrısı (%16) ve öksürük (%13) nedeniyle başvuruların olduğu görülmüştür. Yine bu raporlara göre, ilaç kullanması gerekenlerin %31’i ilaca erişmekte güçlük yaşamakta; kadınların %55’i, erkeklerin %50’si psikolojik desteğe ihtiyaç duymaktadır (AFAD 2014). AFAD kamplarında yaşayan Suriyelilerin %28’si içme suyuna zor ulaştığını söylerken, kullanma suyu, sabun, temizlik malzemesi, çocuk bezi ve kadınlara yönelik malzemelere erişimde zorluk yaşayan Suriyeli oranı %18-21 arasındadır (AFAD 2014).

Uzun süre geçici barınma koşullarında yaşamanın, psikososyal sorunların yanı sıra bulaşıcı hastalık risklerini de getirdiği, birçok kampta özellikle kalabalık yaşamla ilişkili enfeksiyonların yaygın olduğu bildirilmektedir.

Kamp Dışında Sağlık Hizmetleri

Ülkemizdeki Suriyelilerin %7’si kamplarda yaşamaktadır. Büyük çoğunluk ise Türkiye’nin birçok iline dağılmış, zor koşullar altında yaşam mücadelesi vermektedir. Ülkemizdeki Suriyeliler büyük bir oranda kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engellilerden oluşmaktadır. Savaştan kaçarak ülkemize gelen bu insanlar önemli boyutlarda sağlık sorunlarıyla karşı karşıyadır.

Birinci basamak koruyucu, tanı ve tedavi edici sağlık hizmetleri; geçici barınma merkezlerinde toplum sağlığı merkezlerince (TSM), geçici barınma merkezleri dışında ise TSM’ye bağlı olarak açılan göçmen sağlığı merkezleri, aile sağlığı merkezleri ve gönüllü sağlık kuruluşları tarafından verilmektedir.

Göçmen sağlığı merkezleri, 2014 yılının son aylarında, geçici koruma altına alınan Suriyelilerin yoğun olarak yaşadıkları illerde açılmaya başlanmıştır. AFAD genelgesine göre, sunulan sağlık hizmetleri; ayaktan tanı ve tedavi hizmetleri, bağışıklama hizmetleri, bulaşıcı hastalık ve salgın ile mücadele hizmetleri, tüberkülozla mücadele hizmetleri, çevre sağlığı hizmetleri, kadın ve üreme sağlığı hizmetleri, çocuk ve ergen sağlığı hizmetlerini içermektedir.

Birinci basamak sağlık hizmet sunumunda yaşanan sorunların belli başlıları şunlardır (Demir ve ark. 2016):

- Suriyelilerin yoğun bulunduğu illerdeki göçmen sağlığı merkezlerinde başta çevirmen ve psikolog olmak üzere personel ve ekipman eksikliği bildirilmektedir.

- Yaşanan dil sorunları veya kültürel farklılıklar sağlık hizmeti verilmesinin önünde engel oluşturabilmektedir.

- Kamu sağlık hizmetleri Suriyelilerin çatışma ve savaş nedeniyle yaşadıkları travmatik deneyimlerine yönelik tanı, tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerini içermemektedir.

- Temel sağlık hizmeti kapsamında bağışıklama, gebe-lohusa, bebek- çocuk izlemleri, bebek ve anne beslenmesi, üreme sağlığı, doğum öncesi-sonrası bakım, cinsel yolla bulaşan hastalıklara yönelik hizmetler ve sağlık eğitimleri yeterince sunulamamaktadır.

- Geçici barınma merkezleri dışında yaşayan Suriyeliler, sık sık yer değiştirmekte; bu durum sağlık hizmetlerinin sunumunda güçlüklere yol açmakta, koruyucu sağlık hizmetlerinde aksamalara neden olmaktadır.

İkinci ve üçüncü basamak sağlık hizmet sunumunda ise şu sorunlar öne çıkmaktadır (Demir ve ark. 2016):

- Sınır illerindeki devlet hastanelerinde kapasite sorunu yaşanmaktadır.

- Kamp dışında yaşayan ve çeşitli nedenlerle kayıt yaptırmayanlar, acil ve bulaşıcı hastalıklar dışında, sağlık hizmetlerine ve ilaçlara ücretsiz erişememektedirler.

- Bakanlığın belirlediği hizmetler dışında kalan sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için, Suriyelilerin cepten ödeme yapması gerekmektedir.

- Tanı ve tedavi sürecinde dil bilmemeye bağlı iletişim eksikliği hasta mahremiyetinin ihlaline ve sağlık hakkının kaybına, çalışanlarla hastalar arasında olumsuzluklara yol açmaktadır.

- Kronik hastalıkları olan ve sürekli ilaç kullanan hastaların kontrol ve izlemlerinin yapılamadığı, ilaca erişimde sorunlar yaşandığı bildirilmektedir.

Sınır illerindeki Sağlık Bakanlığı hastanelerinde Suriyelilere verilen hizmetin toplam sağlık hizmetinin %30 ile %40’ı arasında olduğu bildirilmektedir. Bu hastanelerde sadece Türkiye’deki Suriyelilerin değil, Suriye’de yaşayan ve çatışmalar sebebiyle yaralanan kişilerin de tedavi edildiği biliniyor.

Suriyelilere sağlık hizmeti sunumunda yaşanan zorluklar, toplum sağlığını da olumsuz etkilemektedir. Ülkemizde uzun süredir görülmeyen çocuk felci, şark çıbanı, ender olarak görülen kızamık gibi hastalıklar sınır illerinde görülür hale gelmiştir.

Yabancı Sağlık Meslek Mensuplarının Çalışmalarıyla İlgili Düzenlemeler

“Yabancı Sağlık Meslek Mensuplarının Türkiye’de Özel Sağlık Kuruluşlarında Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik”te Suriye uyruklu hekimler dahil sağlık meslek mensuplarına bir takım koşullardan muaf olarak yalnızca AFAD tarafından kurulan barınma merkezlerinde meslek icrasına izin veriliyordu. Özel sağlık kuruluşlarında çalışmak isteyen Suriye uyruklu kişilerin diğer yabancı sağlık meslek mensupları ile aynı koşulları taşıması şart koşuluyordu.

Sağlık Bakanlığı 16 Haziran 2016 tarihinde “Yabancı Sağlık Meslek Mensuplarının Türkiye’de Özel Sağlık Kuruluşlarında Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik”te değişiklik yapmıştır. Değişiklikle yabancı sağlık meslek mensuplarından geçici korunan statüsünde olan Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşı, vatansız ve mültecilerin; a) diploma ve/veya uzmanlık belgelerinin denkliği onaylanmış ve Bakanlıkça tescilleri yapılmış bulunmak, b) mesleğini icra etmesine kanunen engel hali bulunmamak şartlarından muaf olarak Türkiye’de çalışabilecekleri düzenlenmişti.  Ayrıca, yabancı sağlık personelinin yalnızca özel sağlık kuruluşlarında çalışabileceğine ilişkin sınırlamayı da örtülü olarak ortadan kaldıran düzenlemelere yer verilmişti.

Danıştay 15. Dairesi, Türk Tabipleri Birliği’nin açtığı davada, Sağlık Bakanlığının Yabancı Sağlık Meslek Mensuplarının Türkiye’de Özel Sağlık Kuruluşlarında Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelikte yaptığı değişikliğin yürütmesinin durdurulmasına karar verdi. Kararın gerekçesinde; yabancı sağlık meslek mensuplarının Türkiye’de yalnızca özel sağlık kuruluşlarında çalışmasına ilişkin mevcut koşulu örtülü olarak kaldıran ve mesleki yeterliliği güvence altına almak için Yasa ile  getirilen şartların Yönetmelikle kaldırılmasının hukuka aykırı olduğu belirtildi.

Sonsöz

Suriyeli göçmenler emek sömürüsüyle karşı karşıyalar; temel hak mahrumiyetine uğruyor, nefret söylemine ve ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Suriyelilere sağlık hizmeti sunumunda yetersizlikler ve güçlükler yaşanıyor. Bunların nedenlerinden birinin dil sorunu ve kültür farkı nedeniyle hastalarla yaşanan iletişim zorlukları olduğunu görüyoruz. Kamp dışında yaşayan ve çeşitli nedenlerle kayıt yaptırmayanların acil hizmetler dışında sağlık hizmeti alamaması, kronik hastalığı olanların kontrol ve izlemlerindeki aksamalar, ilaca erişimle ilgili güçlükler, bu alanda dikkate alınması gereken sorunlar. Sağlık hizmetlerinin nitelikli, eşit ve ücretsiz olarak sunulmasını savunan bir meslek örgütünün mensupları olarak, Suriyeli göçmenlerin onurlu, sağlıklı ve iyi bir yaşam sürdürebilmeleri için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. 

Kaynaklar

AFAD. Suriye'den Türkiye’ye Nüfus Hareketleri: Kardeş Topraklarında Misafirlik. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Ankara, 2014.

AFAD. Geçici Barınma Merkezleri raporu, 2 Ekim 2017.

Demir E, Ergin I, Kurt AÖ, Etiler N. Sığınmacıların/geçici koruma altına alınanların sağlık hizmetlerinden yararlanmasında mevcut durum ve yaşanan sorunlar, engeller. Savaş, Göç ve Sağlık. Türk Tabipleri Birliği Yayınları, Şubat 2016, Ankara, s. 83-94.