'Torba Yasa'ya karşı 3 Şubat'ta hep birlikteyiz!

disk_kesk_tmmob_ttb_torbayasa_ortakDİSK, KESK, TMMOB ve TTB, TBMM'de görüşülmeye başlayan 'Torba Yasa' içerisindeki çalışma hayatını düzenleyen ve emekçilerin hak gasplarına yol açan maddelerin çıkarılması için 31 Ocak Pazartesi günü 81 ilden Ankara'ya yürüyüş başlatacak. 3 Şubat Perşembe günü Ankara'ya ulaşacak yürüyüş kollarıyla TBMM etrafında zincir oluşturulacak.

Eylem planı, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, KESK Genel Başkanı Döndü Taka Çınar, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ve TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu'nun katılımıyla 27 Ocak 2011 tarihinde TMMOB?de düzenlenen basın toplantısıyla duyuruldu.

Örgütler adına yapılan ortak açıklamayı DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi okudu.

DİSK, KESK, TMMOB VE TTB?NİN TORBA YASA?YA İLİŞKİN 27 OCAK 2011 TARİHİNDE ANKARA?DA YAPTIKLARI ORTAK AÇIKLAMA:

Değerli dostlar,

Emeğin haklarına yönelik yeni bir saldırı dalgası ile karşı karşıyayız.

Saldırının adı Torba Yasa. İçeriği ise karışık.

Uzun zamandan bu yana üzerimizde 'İstihdam Strateji Belgesi' diye bir korkunç hayalet dolaşıyor. Adı var kendi yok. Ama kanunlara sızıyor. Torbalara giriyor. Her adımında haklarımızdan bir şey alıp götürüyor. Biz bu hayaleti tanıyoruz.

AKP hükümeti, ne zaman istihdam yaratmaktan, işsizlik ile mücadeleden bahsetse, altından sermayedarlara teşvik çıkıyor.

Ne zaman işsizlikle mücadeleden bahsetse altından yeni hak gaspları gündeme geliyor.

Ne zaman işsizlikle mücadeleden bahsetse altından, işsizler için oluşan fonun yağmalanması gündeme geliyor.

İstiyorlar ki, işsizlikle mücadele etmek için, ücretler aşağıya çekilsin, işçilerin zaten sınırlı olan iş güvenceleri ortadan kaldırılsın, sendikalar yok edilsin.

İstiyorlar ki, kıdem tazminatları gasp edilsin, İşçiler daha çok çalıştırılsın ama bunun karşılığında ödeme yapılmasın.

İstiyorlar ki, işçi çalıştırması için sermaye teşvik edilsin.

Sanki işverenler, işçiyi hayırseverlik olsun diye çalıştırıyor. Bizim buna inanmamızı istiyorlar.

Değerli dostlar, AKP hükümetinin işsizlikle mücadele etmek diye bir derdi yok. Sosyal güvenlik sistemini ayakta tutmak diye bir derdi yok.

Hükümetin amacı sermayeye yeni kâr alanları açmak, onları daha besili hale getirmektir.

Eğer işsizlikle gerçekten mücadele etmek istiyorlarsa, çalışma sürelerinin kısaltılmasını gündeme getirsinler. Dünyanın en uzun çalışma sürelerine sahip ülkelerinden biriyiz.

Buna karşın en az ücretli izin hakkı bizde. Avrupalı işçiye göre haftada ortalama 10 saat fazla çalışıyoruz.

Kısaltın çalışma sürelerini, bakın patronlar nasıl paşa paşa işçi alıyorlar görün. Ama çalışma sürelerini gündeme getiren yok. Varsa yoksa esneklik, varsa yoksa ucuz emek sömürüsü.

Değerli dostlar,
AKP hükümeti, işçilerin, emekçilerin haklarını budamanın yolunu, toplumun beklentileri ile işçi gasplarını aynı yasanın içine koyarak arıyor.

Bir yandan vergi affı, öğrenci affı, emekli maaşlarının iyileştirilmesi; diğer yanda ise daha fazla sömürü anlamına gelen esneklik, gençlere güvencesizlik, stajyer ve çırakların ücretlerinde düşüş, taşeronlaştırma, kadrolu çalışanlara sürgün Torba Yasa?nın içinde yan yana.

Buna ilave olarak patronlara vergi indirimleri, teşvikler ve destekler de yasanın içinde yer alıyor.

AKP işçi emeklisine, af bekleyen öğrenciye, vergi borçlusuna diyor ki: 'Yasa çıkarsa, emekliye zam, öğrenciye af, borçluya indirim var. Bak buna bile muhalefet ediyorlar.'

Oysa yasa hepimizin haklarına saldırıyor. Süslü maddelerin arasında ölümcül tuzaklar var.

Süt izni gibi bazı düzenlemeleri müjde olarak sunmaları yasanın özündeki saldırıyı kamufle etmeye dönüktür. Eğer gerçekten bir müjde vermek istiyorlarsa örneğin süt iznini Dünya Sağlık Örgütü?nün kabul ettiği altı aylık ücretli izin şeklinde düzenlemeliler!

Gençlerin, işçilerin, kamu emekçilerinin, işsizlerin haklarına yönelik bu saldırıyı durduramazsak, sırada Özel İstihdam Büroları, kıdem tazminatlarımızın kaldırılması, taşeronlaşmayı kolaylaştıracak uygulamalar, asgari ücreti düşürecek bölgesel asgari ücret var.

Tasarıda sözleşmeli çalışanların sendika üyeliğinden bahsedilirken toplu eylem ve greve başvurmaları yasaklanıyor! 657 sayılı yasadaki yasaklar arasında sayılan 'engelleme' ibaresi ?kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme? şeklinde değiştirilerek kamu emekçilerinin sendikal hak arama yollarına getirilen sınırlandırma genişletiliyor.

Değerli dostlar,
Kadınlarımız, gençlerimiz, çocuklarımız, daha çok sömürülmek isteniyor. Esnek çalışma biçimlerinden en çok kadınlar etkilenecek.  Ev ve bakım işlerini yapmaya zorlanan kadınlar ucuz işgücü olarak kullanılacak.

Yasa çıkarsa, deneme süresi gençler için, 2 aydan 4 aya çıkacak. Deneme süresi için hak talep edilmesi mümkün değildir.

Yasa çıkarsa, küçük sanayi sitelerini küçük omuzlarına alan 360 bin resmi çırağın, denetimsizlik nedeni ile hakları yeterince korunamayan 200 bin stajyerin ücretleri düşecek.

Onların asgari ücretleri dikkate alınarak, kayıtdışı çalıştırılan yüz binlerce genç işçinin ücretleri de bu durumdan etkilenecek. Ücretler 146TL?ye kadar düşecek.
Bu nasıl bir vicdandır dostlar?
Bu nasıl bir vicdandır?

Gençlerin işsizliğini fırsata çevirmek anlamına gelen bu uygulamaları kabul etmek mümkün mü? Bizce mümkün değildir.

Değerli dostlar,
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu?nda yapılmak istenen değişikliklerle, sözleşmeli ve ücretli çalıştırma gibi esnek ve güvencesiz istihdam tüm kamu alanında yaygınlaşacak. Kamu emekçileri de başka kurumlara 'ödünç' verilebilecek. Norm kadro fazlası kamu emekçileri 'ihtiyaç fazlası personel' olarak 4/C?ye geçirilecek. Kamu emekçisi, esnek çalışacak, geçici görevlendirmeyle yasal olarak 6 aya kadar sürgüne gönderilebilecek. Hak alma şartları zorlaşacak.

Yasa ile gönüllü stajyerlik geliyor. İşsizlikten kurtulmaya çalışan yüz binlerce genç, işyerlerinin dayatması ile ücretsiz, kayıtdışı çalışmayı kabullenecek. Stajyerlik yapılabilecek yerler için işçi sınırı 20?den, 5?e çekiliyor, böylelikle denetimin en az olduğu alanlar stajyer sömürüsüne açılacak.

Yine 16-18 yaş arasında çalışan 200 bine yakın genç için asgari ücret geçim indirimi hariç 576 TL?den 486 TL?ye düşecek.

Değerli dostlar,
Bilindiği gibi, 2008 yılında istihdam maliyetlerini düşürmek üzere, işverenlerin sosyal güvenlik prim katkıları düşürülmüştü. Bu prim hepimizin kasasından yani hazineden ödeniyor.

Her ay 9 milyon kişinin yaklaşık 50 TL?lik işveren sigorta payını devlet ödüyor. Sermayedara diyorlar ki, 'Sen zor duruma düşme, ben devlet olarak sana bu kıyağı yaparım.' Aylık 450 milyon TL kıyak yapılıyor. Buna karşın Aralık ayında işsizlik ödeneğinden 170 bin kişiye sadece 63 milyon TL ödeme yapılmış.

İşçiye, işsize gelince kaynak yok. Çünkü artık yardım da parası olana yapılıyor. Bu yetiyor mu? Hayır. Hükümet torbaya yeni teşvik