19 maden işçisi... 'kaza sonucu' öldüler!

altÇalışma Bakanlığı iş sağlığı ve güvenliğini rant alanına çevirmekle ilgilensin, TTB'nin bu alanda eğitim yapmasını engellemek için ayrıntılara varana kadar 'önlem' geliştirsin ama iş yerlerindeki, madenlerdeki önlemleri es geçsin!

Çok üzgünüz! 

BASIN AÇIKLAMASI

 ÇOK ÜZGÜNÜZ...ASLINDA HER İŞ KAZASI BİR İŞ CİNAYETİDİR!!!

Çok üzgünüz. Mustafakemalpaşa’da maden ocağında meydana gelen patlama da göçük altında kalan 19 maden emekçisi, 19 insanımız yaşamını kaybetti. Geçimini bu zor koşullarda kazanmaya çalışan insanlarımızın yaşamını yitirmesi Bursa’daki tüm hekimlerde derin üzüntü oluşturmuştur. Hekimler olarak yaşamını yitirmiş insanlarımızın acısını paylaşıyor, Yakınlarına başsağlığı ve sabırlar diliyoruz.

Devlet yetkililerinin yapmış olduğu açıklamalar ise, her iş kazasından sonra duyduğumuz “kuru ve bildik açıklamaların” ötesine geçemiyor ve maalesef geçemeyecek. Sözde Ülkemizde madencilik alanında İş sağlığı ve Güvenliği ile ilgili bir dizi düzenleme var. Hatta bu başlıkta ayrı bir yönetmelik bile mevcut. Ancak Ülkenin 4 üncü sanayi deyince 2. Büyük kenti olan Bursa’da göçük altında kalan insanımızı kurtaracak ekipman yok. Böylesi olağan dışı hallerde/ krizlerde krizi yönetecek yöneticiler ve bu işleri kotaracak beceri yok.

Madenlerde göçük her zaman sürpriz bir şekilde olabilir ama grizu sürpriz değildir. Önemli olan sürekli ve düzenli olarak gaz ölçümlerinin yapılması ve metan gazının kritik seviyeye gelmeden ocağın boşaltılması gerekliliğidir. Aksi takdir de patlama gerçekleştikten sonra yangın da başlayacak ve ortamda her türlü toksik gazlar oluşacaktır. Teknik raporları ilerleyen günlerde hep beraber göreceğiz. Anlaşılan odur ki burada 'gaz kontrolleri konusunda sorun' vardır. Biliyoruz ki Madenlerimiz de İş sağlığı ve güvenliği tedbirleri yeteri kadar alınmış olsa bu acı olayı yaşamayacaktık.

Sorun iş sağlığı ve iş güvenliği yaklaşımımızda. Tüm itirazlarımıza rağmen Çalışma Bakanlığı yeni yaptığı bir düzenleme ile işyeri hekimliği ve iş güvenliği hizmetlerini piyasaya açtı. İş güvenliği ve işyeri hekimliği hizmetleri de piyasaya yeni bir pazar oldu. Çıkarılan yönetmelikler yılda yaşanan 80.000 civarı iş kazasını,1600’lere yaklaşan ölümlü iş kazasını önlemeyi hiç düşünmedi. İş kazalarına ve meslek hastalıklarına kader gözüyle bakılmaya devam edildi. Her şey piyasa için, her şey kar için düzenlendi.
 

Bu acı olayla birlikte oluşturulan işçi sağlığı iş güvenliği kültürünün ulaştığı son noktayı bir kez daha yaşadık. Ne denebilir ki artık? Kuru bir kınama hangi acıyı dindirebilir ki? Ancak kınamadan, öfkelenmeden geçmek ne mümkün? Biz hekimler daha önceki kaygılarımıza tüm uyarılarımıza rağmen çok üzgünüz. Bu yaşananlar karşısında söyleyecek sözler çok sınırlı. Oysa Memleketin her yöresinden çalışma güvenliğini tehdit eden çığlıklar yükseltiyoruz. Ancak  Çalışma Bakanlığı masa başı faaliyetine devam ediyor. Oysa bu sadece bir teknik mesele değil, bu bir yaklaşım sorunu. Kazaları ve meslek hastalıklarını engellemek için çalışan işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının taşeron firmalar aracılığıyla dışardan hizmet alınması hakim görüş oldu ve çalışma hayatının aktif engelleyicileri olabilecek bu görevler çalışma hayatının dışına itilmek istendi. İşte sonuçlarını yaşıyoruz.

Kazanın yaşandığı şirketin kayıtlarına baktığımız da düzenli bir işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının görevlendirilmediği, İlimiz de Aile Hekimliği sistemine geçilmesi ile birlikte kazanın meydana geldiği Maden şirketinde iş güvenliği/işyeri hekimliği hizmetlerinden vazgeçildiği ve iş güvenliği hizmetlerinin organize edilmediği gerçeğiyle yüzleşiyoruz.

İşçi sağlığı ve güvenliği tedbirlerini almadığınız da/ organize etmediğiniz de artık söyleyecek bir cümle kalmıyor. Artık her iş kazası bir iş cinayetidir. Çok üzgünüz.

BURSA TABİP ODASI
YÖNETİM KURULU