Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve İstanbul Tabip Odası (İTO), yenidoğanların ölümüyle sonuçlanan skandal ile ilgili davanın beşinci duruşması öncesi, 30 Haziran 2025 günü Bakırköy Adliyesi önünde bir basın açıklaması düzenledi.

Basın açıklamasında ilk sözü alan İTO Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Osman Küçükosmanoğlu, “Yenidoğan Çetesi” olarak bilinen davanın münferit hekim hataları olmanın ötesinde “Sağlıkta Dönüşüm” adıyla uygulanan politikaların bir sonucu olduğunu söyledi. Küçükosmanoğlu, “Sağlık hizmetinin ticarileşmesine dur demeden, benzer ihmallerin önünü alamayız. Suçluların hak ettikleri cezayı alması, masumların ise aklanması en temel beklentimizdir” dedi ve sağlığın bir kamu hizmeti olması gerektiğini vurguladı. Küçükosmanoğlu, TBMM’de gerekli yasal düzenlemenin bir an önce yapılması ve TTB ile  tabip odalarının disiplin çalışmalarını yapabilir hale gelmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Ortak basın açıklamasını ise TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Pınar Saip okudu. Eşit, parasız ve nitelikli bir sağlık hizmetinin herkesin en temel hakkı olduğunun altını çizen Saip, “‘Yenidoğan Çetesi’ vakası, mevcut sistemdeki ticarileşmenin, kamusal sorumluluğu nasıl zayıflattığının çarpıcı bir örneğidir. Bugün ‘Yenidoğan Çetesi’ tartışıyorsak, yarın başka ‘çeteler’in ortaya çıkmayacağının garantisi yok; bu nedenle sağlık politikaları kökten değişmelidir” dedi.

TTB Kanunu’nun disiplin cezasını düzenleyen 39. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal etmesiyle birlikte hukuki bir boşluk doğduğunu, TTB’nin ve tabip odalarının karar alamadığını ve kamu yararını ihlal riskinin oluştuğunu belirten Saip, iptal kararının Resmî Gazete’de yayımlanmasından itibaren dokuz ay içinde bu maddenin TBMM tarafından yeniden düzenlenmesi gerektiğini hatırlattı. Saip, “TTB ve 65 tabip odasının onur kurullarının önünde, aralarında kamuoyunun yakından takip ettiği dosyaların da olduğu yüzlerce başvuru karara bağlanmayı bekliyor. Bunlar arasında bugün beşinci duruşması yapılmakta olan 'Yenidoğan Skandalı' davası da var. TBMM Sağlık Komisyonu’nda bugünlerde görüşülmekte olan torba yasaya kanun teklifimizin eklenmesini ve bir an önce yasalaşmasını talep ediyoruz” dedi.

Açıklamanın tamamı şöyle:

Yenidoğan Davası Bir An Evvel Sonuçlandırılmalı, TTB ve Tabip Odalarının Mesleki Soruşturma Yürütebilmesi İçin Kanuni Düzenleme Yapılmalıdır!

Bugün kamuoyunun yakından izlediği “Yenidoğan Skandalı” davasının beşinci duruşması görülüyor. İstanbul Tabip Odası ve Türk Tabipleri Birliği olarak bu skandal patlak verdiği ilk andan itibaren bu skandalı münferit bir olay olarak değil, sağlık sisteminin çöktüğünü gösteren bir olay olarak niteledik. Sağlıkta uygulanan piyasacı politikalar sonucu sağlık alınır satılır bir meta, hastalar müşteri, sağlık kuruluşları ticarethane durumuna getirilmiştir. Bunun doğal sonucu olarak daha yüksek kâr etme amacıyla etik ve kanun dışı işlemler daha sık görülür hale gelmiştir. Bu gibi olayların yaşanmaması için uygulanmakta olan piyasacı sağlık politikaları terk edilmeli, sağlık giderleri genel bütçeden karşılanmalı, bütçeden sağlığa ayrılan pay artırılmalıdır. Sağlık sistemi kamusal olarak herkese eşit, ücretsiz, ulaşılabilir, nitelikli hizmet sunacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Böyle bir sağlık sistemi mümkündür. Eksik olan, bu yönde müdahalede bulunacak siyasi iradedir.

Bilindiği gibi bu davada yargılanan hekimler hakkında Türk Tabipleri Birliği Disiplin Yönetmeliği çerçevesinde İstanbul Tabip Odası olarak soruşturma başlatmıştık. Ancak Anayasa Mahkemesi, Türk Tabipleri Birliği Kanunu’nun disiplin cezasını düzenleyen 39. maddesini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti ve karar 29 Nisan 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlandı. Yüksek mahkeme, iptale gerekçe olarak disiplin cezalarına ilişkin yeterli hukuki belirlilik olmadığını göstermiş, onur kurulunun disiplin cezası verirken somut olayın özellikleri, eylemin ağırlığı ve oluşan zararın büyüklüğüne göre kamu yararı ile hizmet gereklerine uygun hareket etmesini sağlayacak yeterli ve gerekli mekanizmaların bulunmadığını belirtmiştir.

Anayasa Mahkemesi, Türk Tabipleri Birliği Kanunu’nun 39. maddesinin iptal kararı nedeniyle doğabilecek hukuksal boşluğun kamu yararını ihlal edebileceğinden bahisle iptale ilişkin kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay içinde bu maddenin TBMM tarafından yeniden düzenlenmesini talep etmiştir. Kanun maddesi yeniden düzenleninceye kadar Anayasa’ya aykırılığı saptanmış olan bir kanun maddesi hükmüne dayalı bir işlemin yapılması, hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayacağı için hâlihazırda tabip odalarımızın onur kurulları ve Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu karar alamamaktadır, boşa düşmüş vaziyettedir.

Türk Tabipleri Birliği, Anayasa’nın 135. ve 6023 sayılı kanunun 1. maddesi uyarınca mesleki deontolojinin korunması amacıyla kurulmuş kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olup “halk sağlığına ve hastalara fedakârlık ve feragatle hizmeti ideal bilen meslek geleneklerini muhafaza ve geliştirmeye çalışmakla” görevli kılınmıştır. Mesleki denetimi yapma yetkisi münhasıran Türk Tabipleri Birliği ve bağlı tabip odalarına aittir. Bu kapsamda hekimler hakkındaki etik ihlal iddialarını, bağımsız şekilde yapacağı soruşturma ve kovuşturmalarla inceleyerek karara bağlamak hekim meslek kuruluşunun yetkisinde olduğu gibi, aynı zamanda başlıca yükümlülüklerindendir. Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları meslek ilke ve kurallarına aykırı hareket eden hekimleri üye olup olmadığı fark etmeksizin etik ilkeler açısından denetlemeye yetkilidir. Bu kapsamda eylemlerin ağırlığına göre hekimlere uyarı, kınama, para, geçici meslekten men cezaları verebilir. Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları olarak bu yükümlülüğümüzü layıkıyla yerine getirmeye devam edebilmek için bir an önce 6023 sayılı kanunda düzenleme yapılması zorunludur.

Bugün görülen davada sorumluluğu bulunan kişilerin adil bir yargılama sonucunda hak ettikleri cezaları almaları, suçu bulunmayan kişilerin aklanması elbette öncelikli isteğimizdir. Davada çok sayıda tutuklu sanık bulması nedeniyle davanın “Geciken adalet, adalet değildir” ilkesi gereği hızlı bir şekilde sonuçlandırılmasını arzu ediyoruz.

Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu ve 65 tabip odasının onur kurullarının önünde, aralarında kamuoyunun yakından takip ettiği dosyaların da olduğu yüzlerce başvuru karara bağlanmayı bekliyor. Bunlar arasında bugün beşinci duruşması yapılmakta olan “Yenidoğan Skandalı” davası ile ilgili dosya da bulunuyor. Bunların sonuçlandırılabilmesi için hızlıca iptal edilen maddenin yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Aksi takdirde ceza alması gerekenlerin cezasız kalması hem suça teşvik niteliği taşıyacak hem de kamuoyu vicdanını zedeleyecektir.

Türk Tabipleri Birliği tıbbi deontoloji kurallarını belirlemeye yetkili tek kurum olması nedeniyle ilgili heyetleriyle birlikte Anayasa Mahkemesi’nin kararının gerekçesine uygun bir kanun teklifi önerisi hazırladı. TBMM Sağlık Komisyonu’nda bugünlerde görüşülmekte olan torba yasaya kanun teklifimizin eklenmesini ve bir an önce yasalaşmasını talep ediyoruz.

İstanbul Tabip Odası

Türk Tabipleri Birliği