Yerel seçimlere gözlemci heyet

 
altTürk Tabipleri Birliği"nin de aralarında olduğu, sendika, dernek ve vakıflar yerel seçimleri gözlemci heyetlerle izleme kararı aldı.

25.03.2009
YEREL SEÇİMLERİ GÖZLEMCİ HEYETLERLE TAKİP EDECEĞİZ

29 Mart 2009 yerel seçimlerine az bir süre kala, Türkiye’nin seçim atmosferine nasıl bir Anayasal ve yasal bir sistemle girdiğini, temel problemlerin çözümü noktasında durumun ne olduğunu, seçimlerin demokratik sürece uygun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini, yaşanan olumsuzluklar nedeni ile kaygılarımızın neler olduğunu ve bu süreçte tutumumuzu ortaya koymamız gerekmiştir.

Türkiye’nin Anayasal ve yasal sistemi demokrasinin çoğulculuk, katılımcılık ve açıklık ilkeleri ile hukukun üstünlüğüne dayanmayan bir yapıya sahiptir. Bu itibarla sistem antidemokratik, farklılıkları reddeden, tekçi ve otoriter niteliğini korumaktadır. Bu durum başlı başına seçimlerin gerçek bir demokratik ortamda gerçekleşmeyeceğini göstermektedir.

Siyasi partiler rejimindeki yasaklar, siyasi partilerin büyük çoğunluğunun hazine yardımından yararlanamaması, hükümeti oluşturan partinin her türlü kamu imkanından yararlanması siyasi partiler açısından da demokratik bir seçim kampanyası sürecinin yaşanmadığını ortaya koymaktadır.

Türkiye’nin en temel problemlerinin başında hala Kürt sorunu gelmektedir. Bu sorunun varlığını devam ettirmesi özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde ve metropollerde seçimlerin demokratik teamüllere uygun gerçekleşmeyebileceği bir zemin yaratmaktadır.

Hukukun üstünlüğü ilkesine dayanmayan bir yargı yapılanması ve bunun sonucu olarak Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Yüksek Seçim Kurulu uygulamaları, seçimlerin demokrasilerde olmasını ümit ettiğimiz gibi geçmeyebileceğini gösterir niteliktedir.

Dünya finans krizinin ekonomik krize dönüşmesi ve bu krizin ülkemizi derinden etkilemeye başlaması karşısında siyasal partilerin, emekçiden ve halktan yana çözümler sunmak yerine palyatif tedbirlerle ekonomik krizi geçiştirmeye çalışmaları yoksulluğu giderek derinleştirmekte, yolsuzlukların önünü açmaktadır. Yerel seçimler öncesi sadaka zihniyetli yardımların had safhaya varması ve değişik kesimlerin farklı rant beklentilerine sürüklenmesi seçmen iradesi üzerine adeta ipotek koymak anlamına gelmektedir.

Seçim sürecinde yaşanan antidemokratik uygulamalar ve ciddiyetle ele alınması gereken iddialar kaygılarımızın artmasına neden olmuştur. Bu kaygılarımız;

1-      Mevcut yasalara göre seçmen kütüklerinin YSK tarafından oluşturulması gerekirken, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre oluşturmasının yarattığı aşırı seçmen artışı ve diğer sakıncaların giderilmesi,

2-      298 sayılı kanunun 87. Maddesine göre seçimlerin belirlenmesiyle ilgili kurulların ilan edildiği seçim başlangıç döneminde yapılması gereken işlemlerden TC no ile ilgili kararın seçime 15 gün kala ilan edilmesi, seçmenlerin seçme hakkını tehlikeye düşürmüştür. Yasaya göre vatandaşla resmi kurum arasında sadece bir bağ kurmaya yarayan TC numarasının YSK tarafından adeta vatandaşın yerine kabul edilerek her koşulda zorunlu kılınmasının seçme hakkına yapılan açık bir müdahaleye dönüşmesi,

3-      YSK’nin seçimlerin dürüstlüğü ilkesi çerçevesinde belirlediği ilkelere rağmen kamu kurum ve kuruluşları tarafından soyla yardım adı altında seçim sonuçlarını etkilemeye dönük yardım faaliyetlerinin devam etmesi,

4-      Gerek başbakan gerekse bakanlar ve iktidar partisi milletvekillerinin seçim propagandalarında açıkça vatandaşı hükümet partisine oy vermesi için tehdit söylemlerinin devam etmesi,

5-      Tarafsız olması gereken ve YSK’nin kararlarını uygulamakla görevli vali ve kaymakamların bazılarının tarafsızlıklarını yitiren davranışlarda bulunmaları,

6-      Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde devletin tüm imkanlarını kullanan siyasi iktidardan kaynaklanabilecek ihlallerin olması ihtimali,

7-      Başbakanın belirli illeri mutlaka alacağız açıklamasından sonra bu illerin mülki amirleri ile güvenlik kuvvetlerinin tutumlarındaki değişiklikler,

8-      YSK’nin suç duyurularına rağmen yardım faaliyetlerinin devam etmesi,

9-      Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde seçim propagandaları esnasında çeşitli parti yetkilileri ile milletvekillerinin tehdit edilmesi,

10-   Medyanın seçime giren tüm partilerin seçim propagandalarına eşit biçimde yer vermemesi,

11-   Türkiye’nin dahil olduğu uluslar arası kuruluşlar nezdinde resmi seçim gözlem heyetlerinin olmaması,

Olarak belirlenmiştir.

Yukarıda sıralanan tüm bu olumsuzluklar yerel seçimlerin anti demokratik bir ortamda seçmen iradesinin özgürce tecelli etmeyebileceğini göstermektedir.

Bu nedenlerle biz aşağıda imzası bulunan örgütler, seçimlerin problemli geçebileceği il ve ilçelerde seç im gözlem heyetleri oluşturacağız. Seçim günü gözlem heyetlerimiz, yaşanan olumsuzlukları raporlaştıracak ve bu raporları kamuoyu ile paylaşacaktır.

Bu vesile ile buradan bir kez daha başta hükümet olmak üzere devletin tüm kurum ve kuruluşlarına, yerel seçimlerin demokratik ilkelere uygun bir şeklide gerçekleşmesini, tarafsızlık ilkesine sonuna kadar bağlı kalınmasını, seçmen iradesinin demokrasinin özü olduğunun unutulmamamsını bir kez daha hatırlatıyoruz.

Türkiye Barış Meclisi
İnsan Hakları Derneği
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu
Türk Tabipleri Birliği
Türkiye İnsan Hakları Vakfı
Mazlumder
Halkevleri
Alevi Bektaşi Federasyonu