Eğitim Araştırma Hastanelerinde çalışan hekimlerin talepleri Sağlık Bakanlığı'na iletildi

Eğitim Araştırma Hastaneleri’nde görev yapan hekimler, sağlık alanında yıllar içerisinde yaşama geçirilen olumsuz uygulamalar nedeniyle yaşadıkları hak kayıplarının giderilmesini istiyor.

Türk Tabipleri Birliği bu kapsamda, “nöbet ertesi izin”, “araştırmaya öncelik”, “yükselmede hakkaniyet”, “daimi/geçici göreve son”, “şiddete karşı acil yasa”, “güvenli, emekliliğe yansıyacak ücret” taleplerini içeren bir imza kampanyası başlattı.

Toplanan imzalar, bugün (4 Şubat 2015) TTB ve Ankara Tabip Odası (ATO) yöneticileri tarafından Sağlık Bakanlığı'na teslim edildi. İmzaların verilmesinden önce Sağlık Bakanlığı önünde TTB ve ATO tarafından ortak basın açıklaması gerçekleştirildi. Basın açıklamasına TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Bayazıt İlhan, TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Özden Şener, TTB Merkez Konseyi üyesi Doç. Dr. Deniz Erdoğdu, ATO Başkanı Prof. Dr. Çetin Atasoy, ATO Genel Sekreteri Dr. Ebru Basa, ATO yöneticileri ve hekimler katıldı. Basın açıklamasını Doç. Dr. Deniz Erdoğdu okudu.

Açıklamada, "Eğitim Araştırma Hastaneleri birer işletme gibi çalıştırılmak yerine amacına uygun bir şekilde eğitim ve araştırma yapmalı, uzmanlık eğitimi için gereken nitelikli üçüncü basamak sağlık hizmeti sunmalıdır" denildi.  

 

03.01.2015

BASIN AÇIKLAMASI

Eğitim-Araştırma Hastanelerindeki Sorunlar Çözüm Bekliyor

Yıllar içinde hayata geçirilen olumsuz uygulamalardan dolayı Eğitim Araştırma Hastanelerinde (EAH) çalışan asistan, uzman, başasistan, doçent, profesör, eğitim görevlisi hekimler değişen ölçülerde zarar görmüştür.

EAH’ler poliklinik hizmetlerinin öncelendiği hizmet hastanelerine dönüştürülmüştür. Eğitim için ayrılan zaman azalmış, asistanların uzmanlık eğitimleri ihmal edilmiş, bilimsel araştırma ve çalışma yapmanın koşulları ortadan kalkmıştır. EAH’lerde akademik ünvanlı doktorların sayısı arttığı halde üretilen bilimsel yayınların niteliği ve sayısı aynı oranda artmamıştır.

Sağlık hizmeti sadece nicelikle, yani performans puanlarıyla, yapılan işlemlerin, bakılan hastaların sayısıyla ölçülür olmuş, nitelik göz ardı edilmiştir. Daha fazla zaman, bilgi ve deneyim gerektiren komplike hastaların tıbbi bakımları istenilen düzeyde sağlanamaz olmuştur. Günde 100 civarında hasta görmeye zorlanan hekimler bilgisayar kayıtlarını, sekreterlik işlerini yapmaktan hekimliğe neredeyse zaman bulamaz duruma gelmiştir.

Asistan hekimlerin TUS kontenjanları azaltıldığı için artan klinik ve polikliniklerdeki iş yükü ve nöbet sayıları maalesef döner sermaye ödemelerine yansımamıştır. Hastanelerin hizmet hastanesi niteliğinin giderek belirginleşmesi, eğitim niteliğinin giderek silikleşmesine yol açmıştır. Asli görev olması gereken eğitim ve araştırma, mesai dışına atılan “korsan” işler halini almıştır. Köleliği andıran bu çalışma düzeni asistan hekimleri tüketmekte, “hasta” etmektedir.

Uzmanların klinikte hasta takip etmekten, ilgi alanlarına göre kendilerini geliştirme olanakları azalmıştır. Uzmanlar, çoğunlukla uzak yerleşim yerlerinde bulunan ve donanımları eksik semt polikliniklerinde çalışmak zorunda bırakılmışlardır. Çevre ilçelere yol harcırahı bile verilmeden yapılan geçici görevlendirmeler bıkkınlık yaratmıştır. Uzmanlar çok çalışmakta, çok performans puanı üretmekte, ancak düşük uzman katsayıları yüzünden az kazanmaktadırlar.

Doçent ve profesörler eğitim görevlisi kadrosunda değillerse daha fazla nöbet ve poliklinik görevine karşın daha düşük performans katsayısına sahip olmaktadırlar. Öte yandan, eğitim görevlisi kadroları hakkaniyetle ve nesnel ölçütlere göre verilmemektedir. Bazı hekimler doçentlik sınavından hemen sonra, bazıları yıllar sonra bu kadroya atanmakta, bazıları nedense hiçbir zaman bu kadroya layık görülmemektedir.

Hekimlerin maaşları uzun eğitim süresi ve zorlu çalışma koşulları göz önüne alındığında çok düşüktür. Ücretlerin önemli bir kısmı değişken, yönetimin inisiyatifine bağlı, eğitim ve araştırma hastanesi niteliğiyle bağdaşmayan performans sistemiyle belirlenmektedir. Emekli hekimlere yoksulluk sınırının yarısı bile olmayan, açlık sınırının biraz üzerinde bir ücret reva görülmektedir.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi tasarısı TBMM’de görüşülmektedir. Bu sözüm ona kamu üniversitesi Sağlık Bakanı’nın büyük oranda belirleyeceği bir mütevelli heyet tarafından yönetilecek, doğrudan Sağlık Bakanlığı’nın denetiminde olacaktır. Kadrolar yine bilindik yöntemlerle, “adrese teslim” ilanlarla bilindik isimlere dağıtılacaktır. Özlük haklarında iyileştirme beklentisi içinde olan meslektaşların bu haklı beklentisi yine boşa çıkacaktır. Yargı kararlarına rağmen hala süren haksız ve adaletsiz kadrolaşma örnekleri böyle olacağına dair yeter kanıttır.

EAH’leri Sağlık Bakanlığı’na bağlı olacak bir üniversitenin araştırma hastanelerine dönüştürmek sorunları çözmeyecektir, meslektaşlarımızın özlük haklarını iyileştirmeyecektir.

Çözüm önerilerimiz/taleplerimiz:

1. Eğitim-Araştırma Hastaneleri birer işletme gibi çalıştırılmak yerine adı ve amacına uygun bir şekilde eğitim ve araştırma yapmalı, uzmanlık eğitimi için gereken nitelikli üçüncü basamak sağlık hizmeti sunmalıdır.

2. Sağlıkta dönüşüm programının bir bileşeni olan, tıbbi hizmetin niteliğini düşüren, çalışma barışını bozan, emekliliğe yansımayan performansa dayalı ödeme sistemi ortadan kaldırılmalıdır.

3. Eğitim hastanelerinde uzmanlık eğitimi verilen kliniklerde asistan kadroları artırılmalıdır. Asistanların çalışma koşulları düzeltilmeli, aşırı çalışma süresi ve nöbetleri azaltılmalı, mevzuatın öngördüğü nöbet izni kullanmaları sağlanmalıdır.

4.Bilimsel tıbbi uygulama, eğitim ve araştırma yapmanın yolu EAH’leri üniversiteye bağlamak değil, buralarda uzmanlık eğitimi için gerekli alt yapı ve nitelikli eğitim kadrosu oluşturmaktır.

5. Çoğunluğu 2001 ve öncesinde yapılan sınavlarda şef ve şef yardımcısı olmuş, EAH’lerde sayısız bilimsel yayın yapmış ve akademisyen yetiştirmiş, bu kadrolar iptal edildikten sonra eğitim görevlisi kadrosunda çalışmaya başlamış eğitim görevlilerinin özlük haklarına yansıyan iyileştirmeler yapılmalıdır.

6. Eğitim görevlilerinin atanmasında eğitim ve liyakata önem verilmeli, atamalar ve akademik yükseltmeler ihtiyaca göre belirlenmeli, liyakat ve hakkaniyete uyulmalıdır. Ayrıca eğitim görevlilerinin (klinik şef, şef yardımcısı, doçent, profesör, baş asistan, uzman vb.) özlük hakları üniversitede aynı işi yapan meslektaşları ile aynı düzeye getirilmeli, emekliliğe yansıyacak iyileştirmeler yapılmalıdır.

7. Yakın zamanda üniversitelerde uygulanmaya başlanan yükseköğretim tazminatı benzeri iyileştirmeler, EAH’lerde de yapılmalıdır.

8. Eğitim ve araştırma hastanesi kavramıyla hiç uyuşmayan, asistan ve uzman hekimlerin semt polikliniklerine, uzman hekimlerin ilçelere geçici görevlendirilmesi uygulamaları durdurulmalıdır.

9. Eğitim ve araştırma hastanelerindeki eğitici kadroların ve uzman hekimlerin tamamının, ayrımsız olarak başta emekliliğe yansıyan temel ücret olmak üzere özlük hakları iyileştirilmelidir. Bu amaçla TTB’nin Sağlık Bakanlığı’na verdiği yasa önerisi temel alınmalı, maaş hesaplamalarında kullanılan gösterge ve katsayılar yeniden düzenlenmelidir. Maaşların asistan ve eğitim görevlisi arasında giderek artacak şekilde 7 bin 500 ve 12 bin TL arasına çıkarılması gerekmektedir. Emekli hekimlerin maaşları ise 3 bin 650 TL’den az olmamak koşulu ile yeniden düzenlenmelidir.

Bu taleplerimizi içeren dilekçeler, Türkiye’nin dört bir yanındaki EAH’de görev yapan hekimler tarafından imzalandı. 1689 hekimin imzaladığı dilekçeleri Sağlık Bakanlığı’na teslim ediyoruz. Gereğinin bir an önce yerine getirilmesini bekliyor, konunun takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ

ANKARA TABİP ODASI YÖNETİM KURULU