İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 2011’de yapılan asistan hekim grevinin yıldönümü olan 5 Nisan, Asistan Hekimler Günü olarak kutlanmaya başlandı. Ne yazık ki uzmanlık eğitimi almak için çabalayan asistan hekimlerin durumu, kutlama yapmaktan çok uzak çünkü yıllardır asistan hekimler olarak aynı sorunlarla boğuşuyoruz. Büyük hayaller ile başladığımız uzmanlık eğitimi; çalışma koşulları ve maruz kalınan mobbing ile hayal kırıklığına dönüşüyor. Aralıksız 36 saate varan çalışma süreleri, nöbet ertesi izin hakkının verilmemesi, görev tanımının dışındaki angarya işlerle uğraşmak, nitelikli uzmanlık eğitimi alamamak; görevimizi yerine getirirken mobbing ve şiddete maruz kalmak defalarca dile getirdiğimiz ancak bir türlü çözülmeyen sorunlardır. Bu çözülmeyen sorunlar silsilesinde arkadaşlarımızı iş kazalarında, intiharlarda kaybediyoruz. Yan yana çalıştığımız arkadaşlarımızın birçoğunu ise istifalar, göçler ile kaybediyoruz. Son olarak bakanın sözleri ile dillendirilen Asistan Reformu da daha önce nicesine tanık olduğumuz gibi oyalama taktiğinden öteye geçmedi. Bizler 5 Nisan Asistan Hekimler Günü’nde beş acil talebimizi yineliyoruz.
Nitelikli Uzmanlık Eğitimi, Eğitimi Önceleyen Çalışma Düzeni İstiyoruz
Sağlıkta Dönüşüm Programı sonrası amacı yalnızca kışkırtılan sağlık talebine cevap vermek olan üniversite ve eğitim araştırma hastaneleri birer eğitim kurumu olmaktan çıkarıldı. Performans sistemi ve kışkırtılmış sağlık talebi nedeniyle asistan hekimler sağlık hizmeti için bir işgücü yığını olarak görülmekte, asistan hekimlerin eğitimi geri plana atılmaktadır. Son olarak bizzat Cumhurbaşkanı tarafından asistan hekimlere bakış açısı söze dökülmüş, tıpta uzmanlık öğrencisi kontenjanlarının kontrolsüz artırılması ile amacın nitelikli uzman yetiştirmek olmadığı ortaya konulmuştur. Mevcut durumda dahi polikliniklerde eğitici yönlendirmesi ve denetimi olmadan hasta muayenesi yapılmakta, birçok yerde eğitim saatleri yapılamamaktadır. Tıpta uzmanlık eğitiminin, nitelikli uzman yetiştirmenin önemini bir kere daha hatırlatarak, sorunun sağlığa bakışta ve üçüncü basamağa yüklenen misyonda olduğunu bir kere daha vurgulamak isteriz.
Ücret Kesintisi Olmaksızın Nöbet Ertesi İzin Hakkının Ön Koşulsuz Tanımlanmasını İstiyoruz
Tıpta Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği “Uzmanlık öğrencileri üç günde birden daha sık olmayacak şekilde nöbet tutmalıdır” demesine rağmen pek çok klinikte nöbet sayısı ayda 14-15’i buluyor. Günlük sekiz saatlik mesainin ardından 16 saat nöbet tuttuktan sonra ertesi gün çalışmaya, dolayısıyla 36 saat süreyle aralıksız çalışmaya zorlanıyoruz. Mevzuatta “Gece nöbeti tutanlara ertesi günü görev verilmez” ifadesi yer almasına rağmen hizmet aksamaması için hekimlere mesaiye devam ettirme yetkisi başhekimlere verilmiştir. Asistan hekimlerin çoğunun aylık nöbet süresi 130 saati aşmasına rağmen mevzuata uygun olarak sadece 130 saatlik nöbet ücretini alabilmektedir. Nöbet sonrası izin kullanabilenlere ise nöbet ücreti ödenmemektedir. “Nöbet ücreti” ile “nöbet ertesi izin” taleplerinin de karşıt talepler olarak düzenlendiği mevcut sistemde hekimin ya dinlenme hakkından ya da emeğinin maddi karşılığından vazgeçmesi istenmektedir. Mevcut temel ücretin azlığı sebebiyle çoğu asistan arkadaşımız nöbet ücretinin kesilmesini istemediği için nöbet ertesi izin talebinden vazgeçmektedir. Bu talebi dile getiren arkadaşlarımız ise gerek daha deneyimli meslektaşları, eğiticileri gerekse hastane yöneticileri tarafından engellenmektedir. Yasal nöbet sürelerine uyulmalıdır. Asistan hekimler nöbet ertesinde hastane yöneticilerinin insafına bırakılmadan izinli sayılmalıdır. Asistan Doktor Rümeysa Şen’i nöbet çıkışı trafik kazasında kaybetmemizin üzerinden beş ay geçti. Bu beş ayda hala nöbet ertesi izin kullanabilmemiz için hâlâ bir düzenleme yapılmadı.
İnsanca Yaşayabileceğimiz Temel Ücret İstiyoruz
İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz ortamında ucuz iş gücü gözüyle bakılan asistan hekimler olarak artık biz geçinemiyoruz. Büyük müjde ile duyurulan %30’luk memur zammı birbiri ardına gelen fiyat artışları ile daha ilk aydan eridi, enflasyonun altında ezilmemize neden oldu.
Asistan hekimler gelen maaş zammıyla bile yoksulluk sınırının altında gelir elde ediyor. Eğitim hayatımızda yaşadığımız güçlüklerin yanına bir de geçim sıkıntısı eklendi. Aynı işi yaptığımız yabancı uyruklu asistan hekim arkadaşlarımız açlık sınırının ve asgari ücretin de altında ücretlerle ay sonunu getirmeye çalışıyor. Maaşları yetersiz olan biz asistan hekimler geçinebilmek için nöbet ücretlerine mahkûm bırakılıyoruz. Eğitim için ayda 10 nöbet tutmamız istenen bizlere, nöbet ücreti ödemeye gelindiğinde sadece 130 saatin yani yaklaşık yedi nöbetin ücreti ödeniyor. Üç nöbetin karşılığını almadan çalışmamız isteniyor. Uzayan mesai saatleri mesleğin doğası denilerek, emek karşılıksız çalışmamız dayatılıyor. Emeğimizin karşılığı olmayan bu ücretlerin ödemesi de birçok hastanede belirsiz tarihlerde yapılıyor. Hayatını borçlanma ile devam ettiren asistan hekimler için bu belirsizlik ayrı bir stres faktörü olarak karşımıza çıkıyor. Ne zaman ve ne kadar ödeneceği belirsiz bu ödeme şekli yerine yaşanabilir ücreti, tek ödeme şeklinde istiyoruz.
Sağlıkta Şiddetin Olmadığı, Güvenli Çalışma Alanları İstiyoruz!
Geleceğe umutla bakmamızı engelleyen, artık hayatımızın olağan bir halini alan sağlıkta şiddetten en çok etkilenenler asistan hekimlerdir. Biz polikliniklerde en fazla sayıda hasta muayene edenler olarak; yoğun bakımlarda, servislerde tek başına nöbet tutanlar olarak şiddete maruz kalma ihtimali en fazla olan hekim grubuyuz. Performans sisteminin getirdiği olumsuzlukları hastalarımız bizlere yansıtmaktadır. Sağlık sisteminin en önünde mücadele edenler olarak TTB’nin önerdiği “Sağlıkta Şiddet Yasası”nın acilen yasalaşmasını istiyoruz; cezalar tutuksuz yargılanma ve “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” düzenlemelerinin uygulandığı sınırların üzerine çıkarılmalıdır.
Niteliği Önceleyen Sağlık Sistemi İstiyoruz
Hekimleri de hastaları da mağdur eden, hekimlere karşı şiddet kaynağı olan, halkın sağlığını tehlikeye atan 5 dakikada muayene dayatmasından vazgeçilmesini, hasta randevularının her hastaya en az 20 dakika ayrılacak şekilde düzenlenmesini istiyoruz.
Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği, sağlığın yalnızca tedavi edici sağlık hizmetinden ibaret olmadığı, piyasacı sağlık anlayışından uzaklaşılmış bir sağlık sistemi istiyoruz. İnsana yaraşır sağlık hizmeti vermek ve nitelikli eğitimler almış uzman hekimler olarak mezun olmak istiyoruz.
Uzmanlık öğrencileri olarak yıllardan beri süregelen sorunlarımız gittikçe artıyor olabilir ancak bu bizleri umutsuzluğa sürüklemesin, mücadelemiz de gittikçe güçleniyor. Sağlıkta yaşanan sorunların daha fazla gizlenemez olduğunu “Emek Bizim Söz Bizim” eylem süreci ile ortaya koyduk. Bu süreçte mücadelenin en önünde biz genç hekimler vardık. Biliyoruz ki sorunun en fazla olduğu yerde çözüm arayışları da en fazla olur. Biz geleceğin uzmanları, akademisyenleri olarak bu topraklarda iyi hekimlik yapmak için mücadele etmeye devam ediyoruz.
TTB Asistan ve Genç Uzman Hekimler Kolu olarak tüm asistan hekimleri haklarımız için hep beraber mücadele etmeye çağırıyoruz!
Unutma, yalnız değilsin, yalnız değiliz!
Türk Tabipleri Birliği Asistan ve Genç Uzman Hekimler Kolu