5 yıl önce, 30 Kasım 2012’de ağır, tüketen çalışma koşulları içindeyken uğradığı bir soruşturma sonrasında çalıştığı hastanede hayatına son veren sevgili meslektaşımız, Dr. Melike Erdem yapılan ortak bir törenle anıldı. 30 Kasım 2017, Perşembe günü 12.30’da İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi önünde bir araya gelen sağlık çalışanları “Dr. Melike Erdem’i Unutmayacağız, Unutturmayacağız” pankartı açarak, Dr. Melike Erdem’in hayatını kaybettiği noktaya kadar yürüdüler.
Burada ilk konuşmayı İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. İncilay Erdoğan yaptı. Dr. Erdoğan “Bundan 5 yıl önce hayatına son veren Melike Erdem bize öyle bir mesaj bıraktı ki üzerine konuşacak fazla söz kalmıyor. Yaşamına son vermekten daha güçlü bir söz olabilir mi? Sevgili Melike’nin aramızdan kopartılmasının üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen sağlık alanında yaşanan sorunlar, bizi tüketen, gün geçtikçe güvencesizliğe iten koşullarımız, şiddet bitmedi, bitmiyor maalesef. Bildiğiniz gibi geçen ay 3 meslektaşımızı daha yitirdik. Balcalı Adana’dan Dr. Ceyda Güdemek, Batman bölge hastanesinden Dr. Engin Karakuş ve Maltepe Üniversitesinde öğrenci meslektaşımız Dr. Yağmur Çavuşoğlu birer gün arayla yaşamlarına son verdiler. Burada hepsini saygıyla anıyoruz” dedi.
Dr. İncilay Erdoğan konuşmasının ardından herkesi hayatını kaybeden sağlık çalışanları anısına 1 dakikalık saygı duruşuna davet etti.
Saygı duruşu ardından konuşan TTB Merkez Konseyi Üyesi Prof. Dr. Taner Gören ise şunları söyledi: “Burada 5 yıl önce kaybettiğimiz Dr. Melike Erdem’i anmak için toplanmış bulunuyoruz. Ben bir sağlık emekçisi olarak içinde bulunduğumuz tablo hakkında konuşmak istiyorum. Sağlıkta Dönüşüm adı altında 2002’de başlatılan ve sağlık sistemini kökünden değiştiren bir program var biliyorsunuz. Bu program uygulanırken halkın memnuniyetini ölçen anketler yapıldı. %37’lerden %73’e uzanan bir memnuniyetten bahsediyor sağlık yöneticileri. Peki biz 700 bin sağlık çalışanı, acaba bizler ne durumdayız bu sağlık sistemi içinde? Verdiğimiz sağlık hizmetinden memnun muyuz? Halkımız memnunsa bizim de memnun olmamız beklenir. Ama bizim yaptığımız anketlerde hekimlerin bu sistemden memnuniyeti %5 bile değil. Diğer sağlık çalışanları açısından da benzer oranlar söz konusu. Peki bu çelişkili görüntü nereden kaynaklanıyor? Bu çelişki, sevgili Melike’nin de hayatına son vermesine yol açan vahim bir çelişki. Bu mutsuzluk tablosunu yaratan nedenlerden biri performans sistemi. Hekimlere deniliyor ki ‘ne kadar çok hasta bakarsanız, o kadar çok ödeme alacaksınız’. İkincisi kışkırtılmış sağlık talebi. Vatandaşlar 2002 yılında yılda 3 kere doktora giderken bugün bu sayı yılda 9’a çıkmış durumda. Bu yoğunluk doktorun hastaya ayırması gereken zamanı azaltıyor. Bugün doktora hastasıyla ilgilenmesi için tanınan süre 3 ila 5 dakika arasında değişiyor. 5 dakikada hekimlik yapılamaz. Bu olay hastayla hekim iletişimini bozuyor. Doktor kapısına yığılmış yüzlerce hastanın baskısı altında bunalıyor. Bir diğer konu da acillerle ilgili; ülkemizin nüfusu 80 milyon, acillere bir yılda başvuran hasta sayısı ise 110 milyon. Acillerde altyapı yetersiz, personel yetersiz ve vatandaş bu yoğunluktan mağdur olduğunda hekimleri, sağlık çalışanlarını sorumlu görüyor. Halbuki esas sebep sağlık sisteminin köküne konulan, Sağlıkta Dönüşüm denilen dinamit aslında. Bu sistem böyle devam ettiği sürece ne yazık ki üzücü olayların devam edeceği kaygısını yaşıyoruz. Bugün bu konuşmayı yaparken, TTB Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel ve TTB heyeti Sağlık Bakanı ile görüşüyor. Umarım bu konularda önemli kararlar alınır ve atılacak adımların başlangıcı olur. Sağlık sistemindeki bu kötü gidişin bir an önce durdurulması ve hem sağlık çalışanlarının hem de vatandaşların memnun olacağı bir çizgiye oturtulması gerekiyor, yoksa daha çok acılar çekmek durumunda kalabiliriz, en büyük kaygımız bu” diye konuştu.
Ardından Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası İstanbul Şubeleri adına Emine Atar söz aldı. Emine Atar “İşini iyi yapan, halkın sağlığı için mücadele eden sağlık çalışanları maalesef sağlık sisteminin yarattığı sorunların altında ezilmekteler. Gün geçtikçe artan intihar vakaları asla tesadüf değildir. Bugün burada acımızı paylaşmak için bir aradayız ama bilinsin ki öfkemiz gün geçtikçe artıyor. Sağlık sistemini iyileştirme adına hiçbir adım atılmıyor. Gencecik insanlar hayatlarına son verecek hale getiriliyor. Biz bu acı olayların yaşanmaması için atılması gereken adımların acilen atılmasını, kalıcı, yapıcı önlemlerin alınmasını istiyoruz” dedi.
Yapılan konuşmaların ardından İstanbul Tabip Odası, SES ve İstanbul EAH Çalışanları imzalı ortak basın metnini hastane temsilcimiz Dr. Aytekin Sağlam okudu. Yapılan açıklamada “Bazı olaylar vardır ki yaşandığı dönemin fotoğrafı olup hafızalara kazınır. Sevgili meslektaşımız Dr. Melike Erdem’in aramızdan ayrılışı da biz sağlık çalışanlarının, içine sıkıştırıldığımız sağlık sisteminin acı bir fotoğrafı oldu. Tüketen çalışma koşulları, baskılara, yüklenilen fiziki-ruhsal yoğunluğa son olarak Sabim 184 hattına yapılan bir şikayet eklenince Melike Erdem 5 yıl önce, 30 Kasım 2012’de gencecik yaşında hayatına son verdi, daha doğrusu hayattan kopartıldı.
Genç meslektaşımızın ölümü sağlık çalışanlarının içinde bulunduğu ağır çalışma tablosunun, yorgunluğun, tükenmişliğin, düzelmeyen yoğun ve yorucu çalışma koşullarının, değersizleştirilen emeğimizin, mesleki kimliğimizin, yüklendiğimiz fiziki ve ruhsal yıpranmanın vahim tablosunu ortaya saçtı, konuşulur, görülür kıldı. Ama ne yazık ki Melike ne ilk ne de son oldu bizler için.
Sadece son 10 yılda 215 sağlık çalışanı iş cinayetleri, uğradıkları şiddet, yaşadıkları baskı ve mobbing, tüketen çalışma koşulları sebepleriyle yaşamdan kopartıldı.
Son 5 yılda Beyaz Kod’a 46 bini aşan şiddet başvurusu yapıldı.
Son 10 yılda sağlık çalışanlarının iş yükü 5 kat arttı.
Sağlık çalışanlarında tükenmişlik oranı % 24.
Yine sağlık çalışanlarının % 69’u mobbinge uğradığını ifade ediyor.
33 saati aşan nöbetler, 100 saati aşan haftalık çalışma saatleri, 5 dakikada bir hasta bakma zorunluluğu bizleri tüketiyor.
Bu rakamlar sadece ulaşılabilen olaylar üzerinden çıkartıldı ve buzdağının sadece görünen kısmını ifade ediyor.
Bu tablo tesadüf değil. Bizler sağlık çalışanları olarak bazen 36 saati bulan nöbetler tutuyoruz, bazen de sorumluluğumuz olmayan işleri yapmamız bekleniyor. Mobbinge ve baskılara maruz bırakılıyoruz, ticarileştirilen, niteliği boşaltılan bir sağlık sisteminin sonuçlarından sorumlu tutuluyor, hedef tahtası haline getiriliyoruz. Mecburi hizmet yaşamlarımızı alt üst eden bir sürece dönüştürülmüş durumda. Sorunlarımız var, ama çözülmüyor! Bakmamız gereken hasta sayısı dünya ortalamasının neredeyse 8 katı. İşimizin ağırlığı ve sağlık üretirken fiziki ve sağlıksız koşullar sağlığımızı da bozuyor. Tehlikeli ve ölümcül birçok hastalığa maruz kalıyoruz. İş güvencesiz, sözleşmeli, taşeron, esnek ve kuralsız bir çalışma hayatına mahkum edilmek isteniyoruz.
Mecburi hizmet hekimleri mutsuz eden, aileleri birbirinden
Bizler; hastanelerde, tıp merkezlerinde, polikliniklerde, aile sağlığı merkezlerinde, toplum sağlığı merkezlerinde, muayenehanelerde, eczanelerde mesleğimizi layıkınca yapmaya çalışıyor, emeğimizle, alınterimizle çalışıyoruz. Herkes için eşit, parasız, ulaşılabilir bir sağlık sistemini savunuyoruz. Meslek ilkelerimizin gözetilmesini, meslek onurumuzun korunmasını istiyoruz. İnsanca çalışma koşullarında, emeğimizin karşılığını alarak çalışabilmek istiyoruz. Güvenli ortamlarda, güvenceli çalışabilmek istiyoruz.
Yeni Melike’ler ölmesin diyoruz ve sevgili arkadaşımızın anısı önünde söz veriyoruz: Bizler Doktor Melike Erdem’i gencecik yaşında hayatını sonlandırmaya iten bu koşulları yaratan sağlık yöneticilerinin de, hem vatandaşı hem çalışanları mutsuz eden, çaresiz bırakan sağlık politikalarının da peşini bırakmayacağız” denildi.
Açıklamanın ardından sağlık çalışanları ellerindeki karanfilleri Dr. Melike Erdem’in hayatını kaybettiği noktaya bıraktılar.