Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Adıyaman’da yürütülen malnütrisyon çalışmaları kapsamında beş yaş altı çocuklarda tespit ettiği beslenme ve gıda güvencesi sorunlarına ilişkin değerlendirmelerini 29 Kasım 2024 günü bir basın toplantısı ile paylaştı.
Basın toplantısında TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Alpay Azap, Merkez Konseyi üyesi Dr. Ali Kanatlı, Adıyaman Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Aydın Şirin, raporun araştırma ekibinden Dr. Mehmet Zencir, Dicle Dilan Salman ve Hasan Deniz ile SES Eş Genel başkanları Nazan Karacabey ve Mehmet Sıddık Akın katıldı.
Basın toplantısında ilk sözü alan Dr. Alpay Azap; deprem bölgesinde beş yaş altı çocukların beslenme durumlarının hem gıdaya hem de sağlığa erişim için bir gösterge olduğunu söyledi. Adıyaman’da 400’ün üzerinde çocuk ile yapılan ölçümler ve 25 kişiyle yapılan nitel görüşmeler ışığında ortaya çıkan sonuçların Hatay’dakinden daha kötü olduğuna dikkat çeken Azap, “Depremin üzerinden 1,5 yıl geçmiş olmasına karşın deprem bölgesinde insan eliyle yaratılan sorunların sürdüğünü görüyoruz. TTB olarak, deprem bölgesindeki çalışmalarımızı sürdürmeye ve bilimsel verilerden yola çıkarak bilimsel çözümler sunmaya devam edeceğiz” dedi.
Nazan Karacabey ise malnütrisyon çalışmalarından elde edilen bulgular ışığında önerileri şöyle sıraladı:
- Gıda güvencesi ve güvenliği ile ilgili durum düzenli aralıklarla saptanmalı ve izlenmelidir.
- Çocukların sağlık takibi ve beslenme izlemleri yapılmalı ve kamuoyu ile şeffaf şekilde paylaşılmalıdır.
- Beslenme yetersizliklerine uygun vitamin ve mineral takviyeleri sağlanmalı, özellikle yetersiz beslenen çocuklar için takviye programları geliştirilmeli ve uygulanmalıdır.
- Çocuklar için yeterli ve besleyici gıda düzenli olarak sağlanmalıdır.
- Mutfak koşullarının iyileştirilmesi ve hijyen acilen sağlanmalı, gıda güvenliği için saklama koşulları iyileştirilmeli, elektrik kesintilerinin önüne geçilmesi için gerekli altyapı güçlendirilmelidir. Tüm bunlar barınma koşullarının iyileştirilmesi bir an önce konteynırlardan kalıcı konutlara taşınma ile mümkündür. Bu nedenle kalıcı konutlara geçiş için süreç planlanmalı ve en kısa zamanda geçiş yapılmalıdır.
- Herkesin temiz içme suyunun erişimi sağlanmalı, çevresel hijyen ve sanitasyon sağlanmalıdır.
- Hane ekonomisi güçlendirilmeli, istihdam olanakları sağlanmalı, yerel tarım ve hayvancılık güçlendirilmelidir.
Açılış konuşmalarının ardından araştırma ekibinin sunumuna geçildi.
TTB Halk Sağlığı Kolu üyesi Dr. Mehmet Zencir; afetlerin gıda güvenliği ve güvencesinin en büyük tehdidi, malnütrisyonun ise afet bölgesinin iyileşme dönemindeki ihtiyaçları için önemli bir gösterge olduğunu söyleyerek sunuma başladı. Araştırmanın gereç ve yöntemi hakkında bilgi veren Zencir, daha sonra yerleşim yerleri, barınma alanları, çocukların ve ailelerinin durumlarına ilişkin veriler paylaştı. Zencir ayrıca çocukların beslenme durumları başlığı altında bodurluk, zayıflık ve aşırı kiloluluk verilerini de inceleyerek yetersiz beslenme için risk faktörlerini sıraladı.
Uzman diyetisyen Dicle Dilan Salman, gıda güvencesi ile ilgili niceliksel ve niteliksel çalışmaların sonuçlarını sundu. Salman; ilk olarak beş yaş altı çocukların farklı dönemlerindeki öğün sayısı, anne sütü alma durumu, mama ve ek gıda alma durumu, tamamlayıcı yeterli beslenmeleri, yüksek enerjili paketli gıda (abur cubur) tüketimleri, suya erişimleri gibi başlıklarda elde edilen verileri paylaştı. Daha sonra niteliksel sonuçlara geçen Salman; kalınan yer ve erişim sorunları, beslenme ile ilgili kronik sorunlar, gıda alımı ve saklama koşulları, yardımlar, hijyen problemleri ve sosyoekonomik sorunlar başlıklarında değerlendirmeler yaptı.
TTB saha görevlisi Hasan Deniz ise beslenme, gıda güvencesi ve gıda güvenliği ile ilgili saha gözlemlerini aktardı. Deniz, dokuz başlık altında (yaşanılan yerin olanakları, çevre temizliği, yemek yapma olanakları, çadır/konteynır içinin durumu, ortak mutfaklar, gıda saklama koşulları, yemek yapılan yerlerin riskleri, su-sanitasyon-hijyen durumu ile atıkların organizasyonu) gözlemlerini, fotoğraflar ve görüşme anekdotları eşliğinde paylaştı.
Sunumdan öne çıkan veriler ise şöyle oldu:
- Ailelerin üçte ikisi evlerde, üçte biri düzenli/düzensiz geçici yerleşim alanlarında yaşamaktadır. Kalınan evlerin yaklaşık %60’ı hasarlıdır. Halen ağır hasarlı binalarda kalanlar da vardır.
- Annelerin %76,5’inin anadili Kürtçe’dir.
- Ailelerin yaklaşık üçte ikisinin (%63,4) güvenceli bir işi, %44,2’sinin düzenli bir geliri yoktur.
- Hanelerin %85’ten fazlasının iki ve daha fazla çocuğu vardır.
- Çocukların %57’si ruh sağlığı sorunu yaşamaktadır.
- 0-47 ay çocuklarında yaş ilerledikçe öğün sayısı azalmaktadır. 48-59 ay çocuklarının %3,6’sının düzenli bir öğünü yoktur.
- 0-5 ay çocukların sadece anne sütü ile beslenenlerin oranı %32’dir. Anne sütü ve ek gıda-mama alabilenlerin oranı 6-11 ay çocuklarda %68,6, 12-23 ay çocuklarda %54,1’dir.
- TÜBER kriterlerine göre; 12-59 ay çocuklarda yeterli süt tüketme oranı %13,7, yeterli sebze tüketme oranı %8, yeterli tahıl tüketme oranı %6,7’dir.
- Çocukların yüksek enerjili paketli gıda (abur cubur) tüketimi 6 aydan itibaren başlamakta; 12-23 ay çocuklarda %70’i, 24-35 ay çocuklarda %88’i, 36-47 ay çocuklarda %96’yı aşmaktadır.
- Ailelerin %44,3’ü düzenli gıdaya erişime sahip değildir. Üçte birinin uygun saklama koşulları, hatta %5,6’sının kendine ait bir mutfağı yoktur.
- Ailelerin %10,4’ünün halen suya erişimi yetersizdir ya da yoktur.
- Beş yaş altı çocukların %14,4’ünde bodurluk, %6’sında zayıflık, %6,4’ünde aşırı kiloluluk belirlenmiştir. Her üç beslenme sorunu da en çok 0-11 ay çocuklarında görülmektedir.
- Çocukların yetersiz ve dengesiz beslenmesinde en önemli sebep, ucuz gıdalara yönelimdir. Yeterli protein alınamaması, okulda öğle yemeği sağlanmaması ve gıda güvencesizliği de endişe vericidir.
- Kadınlar özelinde beslenme sorunları, hamilelikte beslenme yetersizliklerine ve doğum sonrası süt azalmasına yol açmaktadır.
- Evlerde küçük mutfaklar, depolama alanı yetersizlikleri, hijyen sorunları, böcek-haşere yoğunluğu, su kesintileri ve kirli su gibi birçok sebep sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Gıda kontominasyonu, yetersiz ilaçlama ve hijyene yönelik eksiklikler endişe vericidir.
- Maddi sıkıntılar ve devlet desteğinin yetersizliği büyük bir sorundur. İlk dönemde sağlanan gıda yardımlarının zamanla kesilmesi, gıda kartlarının herkese verilmemesi, sınırlı sayıdaki yardımın adaletsiz dağıtımı gıdaya erişimi zorlaştırmaktadır.
- Kadınların ev içi bakım yükü, su taşıma zorlukları, marketlerin uzak ve sınırlı olması, çocuklarla birlikte alışverişe gitme zorluğu gibi unsurlar kadınların hem fiziksel hem psikolojik yükünü artırmaktadır.
Sunumun ardından katılımcılar kısa sözler aldı.
Dr. Aydın Şirin; Adıyaman’da 80 bin insanın halen konteynırlarda yaşadığını ve beslenme, ısınma, temiz su sorunlarının halen devam ettiğini söyledi. Adıyaman’da çocuk ölüm hızının ülke genelinin en yüksek ve ülke ortalamasının iki katı olduğuna da dikkat çeken Şirin, “Biz TTB ve sağlık emek-meslek örgütleri olarak deprem bölgesindeki çalışmalarımızı yapmaya, çözüm önerilerimizi sunmaya devam edeceğiz” dedi.
Dr. Ali Kanatlı; Hatay’da 177 konteynır kentte halen 227 bin insanın yaşamaya çalıştığını aktardı. Adıyaman ile mekânsal benzerliklerin yanı sıra zamansal benzerlikler de olduğunu belirten Kanatlı, yardımların kesilmesiyle birlikte sorunların arttığını, malnütrisyon çalışması bugün yapılsa Adıyaman ile benzer sonuçlar çıkabileceğini kaydetti. Kanatlı ayrıca konteynır kentlerin tarım arazileri üzerine kurulmasının, zeytinliklerin kesilmesinin, taşocakları için meraların yok edilmesinin uzun vadede yaratacağı sorunlara da değindi.
Mehmet Sıddık Akın; deprem gibi bir doğal afetin alınmayan tedbirlerle felakete dönüştüğünün altını çizerek kamu otoritesini bir kez daha uyardıklarını belirtti, “Aksi halde sağlıksız bir toplum bizi bekliyor” diye ekledi.
Basın metninin tamamı için tıklayın.
Raporun tamamı için tıklayın.