Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) bir klinik araştırmasının hidroksiklorokin kolunu yan etkileri dikkate alarak durdurması dolayısıyla bir açıklama yaparak, Türkiye’de hidroksiklorokin kullanan binlerce hastaya ilişkin verilerin ne durumda olduğunu sordu.

TTB Merkez Konseyi'nden yapılan açıklamada, bu gelişmenin tüm COVID-19 olgularına hidroksiklorokin uygulanan Türkiye’de gerek hekimler gerekse vatandaşlar tarafından tedirginlikle karşılandığı belirtilerek, “COVID-19 pandemisini "başarılı" bir şekilde yönettiklerini her fırsatta ifade eden ve COVID-19 hastalarına ilişkin hastalık verilerinin paylaşılmasına izin vermeyen Sağlık Bakanlığı yetkililerinden ülkemizdeki COVID-19 olgularının yaş dağılımına, tedavi başarı oranlarına ve görülen yan etkilere vb. ilişkin bilgileri ivedilikle paylaşmalarını bekliyoruz” ifadelerine yer verildi.

Açıklama şöyle:

 

Dünya Sağlık Örgütü Bir Klinik Araştırmasının Hidroksiklorokin Kolunu Yan Etkileri Dikkate Alarak Durdurdu!

Türkiye’nin Hidroksiklorokin Kullanan Binlerce Hastaya İlişkin Verileri Ne Durumda?

Klorokin sıtma tedavisinde, profilaksisinde ve otoimmün bazı hastalıkların tedavisinde uzun yıllardır kullanılmakta olan bir ilaçtır. Klorokinin metaboliti olan hidroksiklorokin, daha potent olması ve daha az yan etkisi olması nedeniyle klorokinden daha sık kullanılmaktadır. COVID-19'un tedavisine yönelik olarak yapılan çalışmalarda klorokinin/hidroksiklorokinin SARS-CoV-2'yi etkisizleştirdiği (antiviral etki) ve bağışıklık sistemini de virüs ile daha iyi mücadele eder hale getirdiği (immünodülatör etki) gözlenmiştir. Bu ön bulgulardan sonra hidroksiklorokin, bazı ülkelerde COVID-19 tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır. Bu kullanımlar sırasındaki gözlemler ve elde edilen veriler de hızlı bir şekilde yayımlanmıştır. Tedavinin etkisini göstermeye yönelik olarak yapılmış olan bu çalışmalar gerek olgu sayıları gerekse yöntemsel açıdan oldukça sınırlı olup bazılarının yayından geri çekilmesi bile gündeme gelmiştir.

Ülkemizde, Sağlık Bakanlığı’nın 14 Nisan 2020 tarihli COVID-19 Rehberi’nde olası/kesin COVID-19 hastalığı tanısı ile hastaneye yatırılan veya ayaktan takip edilen TÜM OLGULARIN tedavisinde hidroksiklorokin önerilmektedir. Tedavi dozu ve süresi olarak ise; ilk gün 2x400 mg yüklemeyi takiben diğer günler 2x200 mg idame dozu ile devam edilmesi ve toplam 5 gün (toplam 12 tablet) verilmesi önerilmektedir. Bununla birlikte ayaktan tedavi edilen veya komplike olmayan vakalarda ise yükleme yapılmadan 5 gün boyunca 2x200 mg (toplam 10 tablet) verilebileceği belirtilmektedir. Ayrıca hidroksiklorokin tedavisi altında progresyon izlenen hastalarda tedavi süresinin 10 güne uzatılabileceği belirtilmiştir. Bu şema çerçevesinde izlenen olgularda tedavi başarı oranlarına, yan etkilere vb ilişkin herhangi bir veri veya bilgi henüz sağlık çalışanlarıyla veya kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Türk Tabipleri Birliği tarafından da gündeme getirildiği gibi Sağlık Bakanlığı'nın veri/bilgi paylaşımı konusunda şeffaf olmaması, Dünya Sağlık Örgütü'nün hidroksiklorokin kullanımına ilişkin bir çalışmanın askıya alınması kararı ile daha da önem kazanmıştır.

DSÖ Genel Direktörü, iki ay önce, dört ilaç ve ilaç kombinasyonunun COVID-19'a karşı etkinliğini değerlendirmek için başlattıkları "Solidarity (Dayanışma)" Çalışması kapsamında 35 ülkeden 400'den fazla hastaneden veri akışının sağlanmasının planlandığını aktarmıştır. Ancak şimdiye kadar elde edilen verilere göre Lancet isimli tıp dergisinde yayımlanan bir makalede hidroksiklorokinin tek başına veya diğer ilaç (makrolid/azitromisin) ile birlikte kullanıldığında, daha yüksek bir yan etki ve ölüm oranı gözlendiğinin bildirilmesi üzerine Soldarity Çalışması'ndaki hidroksiklorokin kolunun "güvenlik endişeleri" nedeniyle geçici olarak askıya alındığını, ilacın potansiyel zarar ve yararlarının yeniden değerlendirileceğini kaydetmiştir. Yani hidroksiklorokinin, bu çalışma için, şimdilik, bir tedavi seçeneği olarak yer almayacağını açıklamıştır.

Hidroksiklorokin kalp ritminde bozulmalara  (QT aralığının uzaması, ventriküler taşikardi) neden olabilmektedir. Bu yan etki özellikle ileri yaşta, kalp hastalığı olanlarda, bu tür yan etkiye yol açabilecek diğer ilaçları alanlarda, kanda elektrolit bozukluğu olanlarda daha sık görülebilmektedir. Bu nedenle, özellikle hastanede yatan hastalarda, kalp ritm bozukluğu  riskini belirlemek için ilacı vermeden önce değerlendirmeler yapılmaktadır. Ayrıca bu ilaçları evdeki karantina sürecinde kombine kullanacak hastaların da kalp ritmi yönünden uyarılması gerektiği, hatta evde kombine kullanıma izin verilmemesinin daha doğru olduğu hatırlatılmaktadır. 

Hidroksiklorokinin klinik kullanımına, mevcut çalışma verilerine ve yan etkilerine ilişkin geniş bilgi TTB'nin COVID-19 Pandemisi İki Aylık Değerlendirme Raporu'nda yer almaktadır.

Bilindiği gibi dünyada COVID-19 tedavisi konusunda henüz standart öneriler bulunmamaktadır. Ülkelerde farklı uygulamalar olabilmektedir. Tüm COVID-19 olgularına değil de sadece kötüye gidiş olduğunda hidroksiklorokin veren, hafif seyir sırasında tedavi vermeyen ülkeler de vardır. Türkiye'de tüm olgulara hidroksiklorokin olabildiğince erken dönemde başlanarak verilmektedir. 

Hekimler, sağlık çalışanları, hatta tüm dünya COVID-19 tedavisinde standart bir yaklaşım olmasını beklemektedir. Bu nedenle de olgu sayısında ve çalışmaların yöntemlerinde sıkıntılar olmasına rağmen paylaşılan her bilgi, makale ilgi uyandırmaktadır. Hidroksiklorokinin yan etkilerine ilişkin giderek yaygınlaşan bilgiler, tüm COVID-19 olgularına hidroksiklorokin uygulanan ülkemizde gerek hekimler gerekse toplumdaki bireyler açısından tedirginliğe yol açmaktadır.

COVID-19 pandemisini "başarılı" bir şekilde yönettiklerini her fırsatta ifade eden ve COVID-19 hastalarına ilişkin hastalık verilerinin paylaşılmasına izin vermeyen Sağlık Bakanlığı yetkililerinden ülkemizdeki COVID-19 olgularının yaş dağılımına, tedavi başarı oranlarına ve görülen yan etkilere vb. ilişkin bilgileri ivedilikle paylaşmalarını bekliyoruz.

Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi