Dünden itibaren hastalarına teşhis koyabilmek amacıyla tetkik istemeye çalışan hekimler hastane bilgi sistemlerinin engellemesi ile karşılaşmıştır. Bu garipliğin bilgisayar programlarındaki sorunlardan kaynaklandığı düşünülmekteyken durumun çok daha vahim olduğu anlaşılmıştır. Sağlık Bakanlığı tarafından “Tıbbi Laboratuvarlar Yönetmeliği mevzuat hükümleri” ile “Cumhurbaşkanlığı 2024-2028 12. Kalkınma Planı ve 2024-2028 Sağlık Bakanlığı Stratejik Planı” kapsamında “Akılcı Test İstemi Uygulamaları Kapsamında Sağlık Bilgi Sistemlerine Entegre Edilecek İş Kuralı Kılavuzu” başlığı altında bir kılavuz hazırlanmış ve söz konusu iş kuralları tüm ikinci ve üçüncü basamak kamu sağlık tesisleri ve Sosyal Güvenlik Kurumu ile anlaşmalı özel sağlık hizmet sunucularını kapsayacak şekilde 15 Haziran 2025 tarihi itibariyle uygulanmaya başlanmıştır.
Söz konusu kılavuz ve kılavuz ekinde yer alan “Akılcı Test İstem Listesi”nde hangi uzmanlık alanlarının hangi testleri isteyebileceği, testlerin ne sıklıkla tekrarlanabileceği ve hangi sağlık tesislerinde uygulanabileceği belirlenmiştir. Düzenlemenin e-Nabız ve MEDULA sistemleri üzerinden elektronik olarak takip edileceği ve kılavuzda belirtilen iş kuralına uygun olarak çalışılmayan tetkiklerin geri ödemesine ilişkin bildirimlerin e-Nabız sistemi tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu (MEDULA) sistemine iletilmeyeceği bildirilmiştir.
Bu nedenle ilgili sağlık kurumları bilgisayar sistemleri üzerinden kısıtlamalar gerçekleştirmek zorunda kalmıştır. Akılcı laboratuvar kullanımı çok önemli bir konu olup maliyeti azaltmak veya tasarruf sağlamak için değil; hastalara en hızlı, en doğru, en az istenmeyen etkiye sahip olan ve maliyet etkin yöntemle doğru teşhis konulmasını ve tedavinin doğru yönlendirilmesini amaçlamalıdır. Bilimsel yöntemle ele alınması gereken bu konuda, klinik laboratuvar dernekleri dahil hiçbir uzmanlık derneğinin bilimsel görüşü alınmamıştır. Bu nedenle dünden itibaren uygulanmaya başlanan kısıtlamalar, hastaların sağlık hakkına erişimini zorlaştırdığı gibi zarar verme potansiyeli de taşımaktadır.
Kılavuz kapsamında getirilen basamak, branş ve süre kısıtlamaları; hekimlerin hastalarının tanı ve tedavisi için ihtiyaç duyduğu en temel laboratuvar testlerine dahi erişimini zorlaştırmaktadır. Bu durum, hastaların gereksiz yere başka bölümlere yönlendirilmesine neden olmakta; zaman kaybı, tanı ve tedavide gecikme, cerrahilerin ertelenmesi ve acil durumların etkin yönetilememesi gibi ciddi sonuçlar doğurmaktadır.
Örnek olarak:
- Anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanları, tiroid hastası için gerekli olan preoperatif “serbest T4” testini isteyemeyecektir.
- Çocuk metabolizma ve endokrinoloji alanında görevli hekimler, çocuk hastalar için “trigliserid” testi talep edemeyecek, bu nedenle “LDL kolesterol” düzeyi hesaplanamayacak; bu da gereksiz kit tüketimine ve ek maliyete neden olacaktır.
Kısıtlama uygulaması hastalara zarar verme potansiyeli taşıdığı gibi, hekim bağımsızlığına yönelik ciddi bir darbedir. Getirilen branş kısıtlamaları ilgili uzmanlık alanından olmayan hekimlerin tetkik istemesini engellemektedir. Oysa tıp fakültelerinde hep öğretildiği gibi; hasta bir organdan ibaret değildir, bir bütündür. Bu nedenle hangi branştan olursa olsun bütünlüklü bir değerlendirme yapmak her hekimin hem görevi hem sorumluluğudur. Hayata geçirilecek akılcı laboratuvar uygulamalarının amacı hekimin yetkilerini kısıtlayıp ve sorumluluğunu ortadan kaldırmak değil, hastanın bilimsel yöntemle en doğru şekilde yönetilmesini sağlamak olmalıdır.
Sonuç olarak Sağlık Bakanlığı’nı, hasta yönetimini olumsuz etkileyen ve hekim bağımsızlığına müdahale eden bu uygulamayı derhal askıya almaya; bilimsel veriler ışığında, ilgili uzmanlık dernekleriyle işbirliği içinde yeniden değerlendirme yapmaya davet ediyoruz.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi