İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin, özel bir yasanın gündemde olduğu yıllardan bu yana, özenle ve titizlikle ele alınması gereken hayati bir alan olduğu, bizler tarafından her zaman vurgulandı. Bu alana yönelik çalışmaların, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) de yer aldığı meslek örgütleri, sendikalar, ilgili kamu kurumları ve üniversitelerin katılımıyla; çoğunluğu emek ve meslek örgütlerinden oluşan, özerk, demokratik ve mali yönden bağımsız bir İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kurumu/Enstitüsü tarafından yönetilmesi önerilmişti.

Aksine bir durumda işçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin kararların yalnızca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca (ÇSGB) alınması, denetlemelerin yalnızca ÇSGB tarafından yapılması durumunda iş kazalarının önlenemeyeceği, meslek hastalıklarının tespit edilemeyeceği belirtilmişti.

2012 yılında kabul edilen 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Ulusal İş Sağlığı Güvenliği Konseyi oluşturulmuş, hatta 2005'ten itibaren politika belgeleri hazırlanmıştı. 2013'te yayımlanan Yönetmelik ile Konsey'in bileşiminde TMMOB ve TTB’ye yer verilmişti. Ancak, 02/07/2018 tarihli Kanun Hükmünde Kararname ile Konsey fiilen ortadan kaldırıldı.

Konseyin bileşenlerinden olan Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), TMMOB ve TTB olarak, Konsey'in sosyal taraflar açısından dengeli bir temsiliyeti sağlamaması ve alınan kararların hayata geçirilmemesi konuları başta olmak üzere, Konsey hakkındaki eleştirilerimizi ve önerilerimizi her zaman dile getirdik. Ancak ÇSGB bu eleştirilere ve önerilere kulaklarını tıkamış, somut adımlar atmamıştır. Bunun sonucunda iş kazaları/cinayetleri azalmamış, aksine her yıl daha da artmış, meslek hastalıkları tespit edilmemiştir.

21 Haziran 2025 Tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi yeniden oluşturulmuştur. 30 Haziran 2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun "Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi" başlıklı 21. Maddesi ve 05.02.2013 tarihli Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi Yönetmeliği'nde Konsey'in bileşiminde TMMOB ve TTB yer alırken, Genelge ile oluşturulan Konsey bileşiminde örgütlerimize yer verilmemiştir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, işçi sağlığı ve güvenliği alanında tüm yetkiyi elinde tutarken, sorumluluktan kaçmaktadır. Bu durumun en çarpıcı örneği, ocak ayında Kartalkaya'da yaşanan ve 78 kişinin hayatını kaybettiği felakettir. Bilirkişi raporunda Bakanlık yetkililerinin de kusurlu bulunmasına rağmen, 7 Temmuz 2025 Pazartesi günü başlayacak yargılama sürecinde Bakanlık yetkililerinin yargılanmasına, Bakan tarafından izin verilmemesi, bu kaçışın son halkasıdır.

Konseyin kaldırılmadan önceki bileşimi ve işleyişine dair eleştirilerimiz sürmekteydi. Ancak mevcut bileşim dahi törpülenmek istenmiş ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ile Türk Tabipleri Birliği Anayasa’ya, 6331 sayılı Yasa’ya ve halen yürürlükte olan Yönetmelik hükümlerine aykırı bir Genelge ile Konsey’den çıkarılmıştır. Bu durum hukuken kabul edilebilir değildir. Sadece bu nedenle dahi, bugün toplanan Konsey'in hükümsüz olduğunu kamuoyuna duyuruyoruz.

İşçi sağlığı ve iş güvenliğinde temel amaç; çalışma yaşamında çalışanların sağlığına zarar verebilecek hususların önceden belirlenerek gereken önlemlerin alınması, rahat ve güvenli bir ortamda çalışmalarının sağlanması, iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı çalışanların psikolojik ve bedensel sağlıklarının korunmasıdır. Sosyal hukuk devletinin temel işlevi, güvenli bir çalışma ortamı oluşturmak, çalışanları çalışma ortamından kaynaklanan sağlık ve güvenlik risklerine karşı korumak, çalışanların güvenlik, sağlık ve refahını sağlamak ve geliştirmektir.

Bu nedenle işçi sağlığı ve iş güvenliği, tıp bilimleri ve mühendislik bilimleriyle doğrudan bir ilişki içerisindedir. Buna rağmen bu bilimlerin temsilcisi meslek örgütlerimizin katkıları engellenmektedir. Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Genelgesi bu sebeple işçi sağlığı ve iş güvenliğinin içeriğiyle, bilimsel gereklerle, kamu yararıyla bağdaşmamaktadır. 

Bunun yanı sıra belirtmek isteriz ki;

  • Yasama organınca Anayasa Mahkemesi kararının gereği yerine getirilip, İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyinin bileşimine ilişkin ilgili bütün meslek örgütlerini, sendikaları ve diğer kuruluşları kapsayacak şekilde düzenlemeler yapılmalıdır. 
  • İşçi sağlığı ve iş güvenliği, ayrımsız tüm çalışanlar için bir hizmet değil, temel bir insan hakkı olarak görülmelidir.
  • Çalışma yaşamına ve İşçi Sağlığı ve Güvenliğine ilişkin mevzuat, uluslararası normlara uygun olarak yeniden düzenlenmelidir.
  • Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalı ve örgütlenme teşvik edilmelidir.
  • Tüm çalışanlar insana yakışır norm ve standartta bir sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmalıdır.
  • İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması, temelde işverenin sorumluluğundadır. Bu sorumluluğun gereği olarak, işverenlere rehberlik ve danışmanlık yapan işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının iş güvenceleri sağlanmalıdır.
  • Koruyucu sağlık hizmetleri yerine tedavi edici sağlık hizmetlerine öncelik verilen uygulamalardan vazgeçilmeli, koruyucu sağlık hizmetleri geliştirilmelidir.
  • Meslek hastalıklarının önlenmesi ve tespiti için yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
  • İşyerlerinde yapılan işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin denetim raporları; ilgili sendikalara ve meslek odalarına iletilmelidir.
  • Ölümlü iş kazalarının yaşandığı işyerlerinde derhal iş durdurulmalı ve meslek örgütleri ile sendikaların da yer aldığı bağımsız bir inceleme heyeti tarafından yapılacak değerlendirme sonucunda izin verilinceye kadar çalışma başlatılmamalıdır.


Bizler, çoğunluğunu emek ve meslek örgütlerinin oluşturduğu, özerk-demokratik, mali yönden bağımsız İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurumunun/Enstitüsünün hayata geçirilmesinde ısrarlıyız. Bununla birlikte İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyine de konuyla ilgili bütün meslek örgütlerinin yeniden alınması gerekmektedir.  Yetkisizce çıkarılan ve Anayasa’ya, 6331 sayılı Yasa’ya, bilimsel ve teknik gereklere ve kamu yararına aykırı olan Genelge’nin iptali için de hukuksal yollara başvuracağımızı belirtiriz.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
Türk Tabipleri Birliği