Rusya ile Ukrayna arasında 24 Şubat 2022’de başlayan savaş; dördü aktif olarak çalışan, birisi ise kapatılmış olan bölgedeki beş nükleer santralin güvenliğinin tartışılmasına neden oldu. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) savaşın başından beri Ukrayna’daki nükleer santrallerin ve diğer nükleer tesislerin emniyet ve güvenliğine ilişkin elindeki bilgileri dünya kamuoyu ile paylaşıyor. Bu süreçte, hizmet dışı olmasına rağmen sahadaki çeşitli tesislerde kullanılmış yakıt ve diğer radyoaktif atıkları içeren önemli miktarda nükleer malzemenin bulunduğu Çernobil Nükleer Santrali ve başta Avrupa’nın en büyük nükleer santrali olan Zaporizhzhia Nükleer Santrali (NPP) olmak üzere işletmede olan dört nükleer santralin yakınlarında bile bazı bombalama ve çatışma olaylarının gerçekleştiği biliniyor. Hatta Zaporizhzhia Nükleer Santrali’nin bazı binalarının gerçekleşen bombalama olaylarına bağlı olarak hasarlar aldığı IAEA tarafından kamuoyu ile de paylaşılmıştır. 4 Mart 2022’de ise IAEA tarafından Ukrayna’daki Rus askeri güçlerinin Avrupa’nın en büyük nükleer tesisi olan Zaporizhzya Santrali’nin kontrolünü ele geçirdiği açıklanmıştır. IAEA yaptığı açıklamada atılan tek merminin Zaporizhzhia Nükleer Santrali’nin yakınındaki eğitim için kullanılan bir binayı vurduğunu ve şimdilik santral ile ilgili bir tehlike olmadığını vurgulamıştır. IAEA açıklamasında santralin çevre güvenliğinin Rus askerler tarafından sağlandığını, santral personelinin ise önceden belirlenmiş düzen içinde çalıştığını ve santralden çevreye radyoaktif madde emisyonu olmadığını da belirtiyor. IAEA’nin doğruladığı diğer önemli bir nokta ise sahadaki ölçümlerin sağlıklı olarak yapıldığının gözlemlendiği konusudur. Ancak örgüt Ukrayna’ya uzmanı gönderemediği için kesin bir değerlendirme yapamadığını da belirtiyor. Bölgede çatışmaların sürmesinden dolayı da IAEA tehlikenin devam ettiğini belirtmektedir. Zaporizhzhia Nükleer Santrali’nin son günlerde elektrik şebekesi ile bağlantısının kesilmesi de bu durumu ispatlamaktadır. Rusya ise kontrolü altında olan Zaporizhzhia Nükleer Santrali’ne Ukrayna güçlerinin ateş açtığını iddia etmiştir. Bölgede durum halen çok risklidir ve her an savaşan tarafların bölgedeki dört aktif nükleer santrali de vurarak yeni bir nükleer felakete yol açabileceklerinden şüphelenilmektedir. Bu şüphe gün geçtikçe artmaktadır.
Ülkemizde ise Akkuyu Nükleer Santrali son dönemde yaşananlar dikkat çekicidir. Akkuyu Nükleer Santrali’ni yapan Rus şirketi Rosatom’un ülkemizdeki uzantısı Akkuyu NGS AŞ, inşaatlar için ana yüklenici olan IC İçtaş arasındaki inşaat işleri sözleşmesini feshetmiştir. Bu fesih işleminden sonra yaşananlar ve açıklamalar aralarındaki paylaşım kavgasını kamuoyunun önüne dökmektedir. Bu gelişmeler santral inşaatının durdurulmasının düşünülmediğini bir kez daha göstermiştir. Nitekim Akkuyu NGS AŞ, Rusya Federasyonu sermayeli yeni üst taşeron firması TSM; sözleşmesi fesih edilen IC İçtaş’ın alt taşeronu firmalarla sözleşme yenileyerek inşaatı aynı hızla sürdürmektedir. Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri tarafından yapılan açıklamalar ise siyasi iktidarın Akkuyu Nükleer Santrali’ni tamamlama ve Sinop, İğneada Nükleer Santral projelerini de devreye sokma ısrarından vazgeçmediğini bir kez daha kamuoyuna ispatlamıştır. Üstelik Akkuyu NGS AŞ, fesih ihtarnamesinde IC İçtaş sorumluluğunda yapılan inşaat işlerinin kalitesizliğini, bir nükleer santral inşaatının gerektirdiği güvenlik standartlarına uygun olmadığını gerekçe göstermiştir. Böylelikle Akkuyu NGS AŞ ve dolayısıyla Rus şirketi Rosatom santral inşaatında temelden yetersiz olan güvenlik normlarının dahi ihlal edildiğini itiraf etmektedirler. Bu daha önce de vurguladığımız gibi bu durum nükleer santrallerin asla güvenli olamayacağı savımızı da doğrulamaktadır. Şu ana kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin Akkuyu Nükleer Santral inşaatı konusundaki yetkili makamları Akkuyu NGS AŞ’nin bu çok ciddi yaşamsal sonuçları olabilecek iddialarına karşı suskundurlar. Üstelik şu ana kadar Akkuyu NGS AŞ’nin IC İçtaş ile sözleşmeyi feshetme gerekçelerinin 60 sayfalık dökümü kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Ülkemizin yetkili makamlarının bu listede yazanlardan haberleri var mıdır? Haberleri varsa kamuoyunun bunları öğrenmesinden niçin çekinmektedirler? Akkuyu Nükleer Santrali inşaatının kontrolleri düzenli olarak yapmakta mıdırlar? Bu sorular şu ana kadar kamuoyu önünde yanıtlanmamıştır.
Ülkemizin doğası, çevresi ve insanları için iç ve dış kaynaklardan gelen nükleer tehdit günden güne büyümektedir. Kuzeyimizde süren Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle bölgedeki nükleer santraller çatışmaların içinde kalmıştır. Her an Çernobil nükleer felaketinden daha büyük bir felaket ile karşılaşabiliriz. Bu nedenle bölgeye IAEA uzmanlarının girmesine izin verilmeli ve santrallerin çevresindeki tüm çatışmalar bir an önce durdurularak, bu santrallerde çalışan uzmanlarının güvenliği sağlanmalıdır. Diğer yandan kuzeyimizde yaşanan bu savaştan da ders alınarak Akkuyu Nükleer Santral inşaatı derhal durdurulmalı, Sinop ve İğneada’da kurulması planlanan nükleer santral projelerinden vazgeçildiği ülkemiz yetkilileri tarafından bir an önce açıklanmalıdır. Akkuyu Nükleer Santrali inşaatının 60 sayfalık fesih yazısı kamuoyu ile paylaşılarak, tamamen inşaatının güvensiz olduğu yapan firma tarafından bile kabul edilen bugüne kadar yapılmış tüm yapılar derhal sökülmelidir. Ülkemizin topraklarına tamamen başka bir ülkeye ait olan, maddi kazancı bu ülkeye giderken, bütün riskleri ülkemize bırakılan bir nükleer santral kurdurulması yanlışına son verilmelidir.
Gerek Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle bu bölgede yaşananlar; gerekse ülkemizdeki Akkuyu Nükleer Santral inşaatındaki son gelişmeler bugüne kadar ülkemizde nükleer santral kurulmasına karşı çıkan tutumumuzun ne kadar haklı olduğunu bir kez daha ispatlamıştır. TTB olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ülkemizde kurulmak istenen nükleer santrallere karşı mücadelemizi sürdürmekte kararlıyız. Savaşa da nükleer santrallere de karşıyız!
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi