Bir hekimin, bir televizyon programında yaptığı açıklamalar nedeniyle; pandemi koşullarında gerçek dışı bilgilerle korku, panik, yanıltıcı söz ve söylemlerde bulunarak halk sağlığına zarar verdiği, hekimliğe yakışmayan tutum ve davranışlarda bulunduğundan bahisle hakkında başlatılan disiplin soruşturması sonucunda Türk Tabipleri Birliği (TTB) Yüksek Onur Kurulu tarafından TTB Disiplin Yönetmeliği’nin 5/t maddesi gereğince meslekten alıkoyma cezası verilmiştir.
Kararın iptali talebiyle açılan davada Ankara 16. İdare Mahkemesi, bu konuda hekimlerin bilgilendirme yaparken güncel doğrulanmış bilimsel bilgileri, bilim insanı kimliğine uygun olarak dile getirmesi ve uzman olduğu alanlarda bilgi vermesinin temel etik anlayışın bir gereği olduğunu; hekimlerin tıbbi deontoloji tüzüklerine, ulusal ve uluslararası etik ve insan hakları düzenlemelerine uymasının hukuki ve etik bir sorumluluk olduğunu; her türlü nesnellikten uzak olan bilgilerin toplum sağlığını etkileyecek sonuçlar doğurduğunu; aşılara bağlı ölümlerle ilgili olarak beyan edilen rakamların bilimsel verilerinin ortaya konulması gerektiğini; kanıta dayalı olmayan söylemler ile etik sorumluluğun ihlal edildiği belirtilerek verilen disiplin cezasının hukuka ve mevzuata uygun olduğuna karar vermiştir.
Ankara 16. İdare Mahkemesi tarafından verilen bu karar, hekimlerin değerlendirmelerinin ve ifadelerinin halk sağlığının tehlikeye girme riskinin oluşturacağı sakınca ile ifade özgürlüğü arasındaki denge, etik ilkeler ve deontolojik yükümlülükler ile ele alınması bakımından önemli ve emsal niteliğindedir.
Hekimlerin bilgilendirme yaparken güncel doğrulanmış bilimsel bilgileri, bilim insanı kimliğine uygun olarak dile getirmesi ve uzman olduğu alanlarda bilgi vermesi temel etik anlayışın bir gereğidir. Halk sağlığı konusundaki mesleki görev ve sorumluluk, hekimi bilimsel ve etik olma yükümlülüğü ile sınırlamaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hekimlerin, tıbbi deontoloji tüzüklerine, ulusal ve uluslararası etik ve insan hakları düzenlemelerine uyması hukuki ve etik sorumluklarının bir gereğidir.
Ayrıca; toplum sağlığı yerine bireysel özgürlük adına bilimsel temelden yoksun ve dayanaksız gerekçelerle aşı reddini savunmak, hukuken ve etik anlamda oldukça güç olmakla birlikte pandemi sürecinde aşı uygulanmasının etkili ve güvenli bir mücadele aracı olduğu pek çok ülke deneyimiyle bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu bağlamda aşı uygulanması pandeminin kontrol altına alınması, hatta sona erdirilmesi için bir gerekliliktir. Öte yandan aşı olmayanların yaratacağı COVID-19 hastalık yükü, sağlık sisteminin ve sağlık çalışanlarının üzerindeki taşınamaz hale gelen ağırlığı daha da artırmakta ve sağlık hakkına erişimi güçleştirmektedir. Bütün bu bilimsel gerçekleri bir tarafa bırakıp kendi savının bilimsel kanıtlarını ortaya koymadan sarf edilen sözler ile aşı hakkında tereddüt yaratarak bireylerin aşı olmaktan kaçınmasına yol açmak ise hekimlik meslek etiği ve tıbbi deontoloji kuralları ile bağdaşmamaktadır.
Bu bağlamda; bilimi, bilimsel gerçekleri, etik yükümlülükleri önceleyen ve meselenin bireysel ifade özgürlüğüne indirgenemeyecek nitelikte olduğunun altını çizen Mahkeme kararı halk sağlığının korunması açısından önemlidir. TTB, evrensel tıbbi etik değerler çerçevesinde halk sağlığını korumaya devam edecektir.
Türk Tabipleri Birliği Hukuk Bürosu
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi