Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyeleri hakkında 23 Aralık 2022 günü kayda giren 2022/300839 numaralı soruşturmadan 26 Aralık 2022 günü Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Ön Bürosu’nda yapılan sorguyla haberdar olunmuştur.
TTB Hukuk Bürosu tarafından soruşturma hakkında bilgi almak için savcıyla görüşmek istendiğinde, savcının izinli olduğu ve dosyada gizlilik kararı olduğu kalem tarafından beyan edilmiştir. Gizlilik kararının Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca istisna kapsamında olduğu ve tarafa tebliğ edilmesi gerektiği belirtilmesine karşın karar tebliğ edilmemiştir.
TTB Merkez Konseyi’nin Ankara’da ikamet eden üyeleri ile TTB Hukuk Bürosu avukatları, 27 Aralık günü öğle saatlerinde tekrar savcılığa gitmiş, ifade için hazır olduklarını iletmiştir. Buna karşın ifade verme talepleri savcılık tarafından kabul edilmemiştir. Soruşturma evrakının incelenmesine yine izin verilmemiş, kısıtlama kararının ayrıca tebliğ edileceği kalem tarafından beyan edilmiştir.
Aynı gün içinde Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliği’nin 27 Aralık 2022 tarihli kısıtlılık kararı tebliğ edilmiştir. Böylelikle 26 Aralık 2022 günü savcılığın elinde bir kısıtlama kararı olmamasına karşın dosyanın incelenmesinin engellendiği anlaşılmıştır.
TTB Hukuk Bürosu, 30 Aralık 2022 tarihinde kısıtlılık kararına itirazını Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği’ne yapmıştır.
İtiraz dilekçesinde soruşturmanın öğrenilmesinden sonra gelişen süreç aktarılmış, kısıtlılık kararının tarihindeki usulsüzlüğe dikkat çekilmiştir. TTB Merkez Konseyi üyelerinin kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşundaki görevleri nedeniyle hâlihazırda yürüttükleri hekimlik mesleklerinin dışında da kamu görevlisi kabul edildiğinin hatırlatıldığı dilekçede; TTB Merkez Konseyi üyelerinin suçlamanın dayanağından haberdar olmalarının, suçlamalara dair beyanlarını soruşturma makamına iletmelerinin soruşturmanın sağlıklı ilerlemesi açısından gerekli olduğun altı çizilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin “Soruşturmanın etkili bir şekilde yürütülmesi, şüphelilerin delilleri karartmalarını önlemek için bazı deliller gizli tutulabilir. Ancak bu meşru amaç, savunma hakkına önemli ölçüde zarar verici bir şekilde gerçekleştirilemez. O halde tutmanın hukukiliğinin değerlendirilmesi için esaslı olan bilgiler uygun bir tarzda şüphelinin müdafisine verilmiş olmalıdır” kararına da yer verilen dilekçede kısıtlama kararının kaldırılması gerektiği belirtilmiştir.
Türk Tabipleri Birliği Hukuk Bürosu