Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Antalya Tabip Odası, İstanbul Esenyurt Devlet Hastanesi’nde görev yapan güvenlik görevlisi Tuğrul Okudan’ın uğradığı bıçaklı saldırı sonucu yaşamını yitirmesi üzerine 16 Eylül 2022 günü Antalya Tabip Odası’nda bir basın toplantısı düzenledi.

Basın toplantısında söz alan Antalya Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Metehan Akbulut, sağlık kurumlarında şiddetin daha da tırmandığına dikkat çekerek can güvenliğinin hekimlerin ve sağlık çalışanlarının en önemli sorunu olduğunu haline geldiğini belirtti. Sağlıkta şiddetin sadece bir güvenlik sorunu olarak ele alınamayacağının altını çizen Akbulut, “AKP iktidarı sağlıkta şiddeti basite almakta, nedenlerini ve kaynağını görmezden gelmemizi istemektedir. Sağlıkta şiddeti yıllardır AKP iktidarı tarafından uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programı artırmaktadır. Böyle sağlık sistemi olmaz! Bu şartlarda nitelikli sağlık hizmeti verilmez!” diye konuştu. Akbulut, sağlıkta şiddeti sona erdirene dek kararlılıkla mücadele edeceklerini de sözlerine ekledi.

TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten tarafından okunan ortak açıklama şöyle:

Üzgünüz, Öfkeliyiz!

Sağlıkta “Beyaz Reform” Değil, Acilen Yeni ve Etkili Bir Şiddet Yasası İstiyoruz

Esenyurt Devlet Hastanesi’nde, görev yaptığı esnada hasta yakını tarafından uğradığı silahlı saldırı sonucunda katledilen özel güvenlik görevlisi sağlık emekçisi arkadaşımız Tuğrul Okudan’ı kaybetmenin derin üzüntüsü ve öfkesi içindeyiz. Hekim, hemşire, teknisyen, laborant, sekreter, güvenlik görevlisi kısaca tüm sağlık emekçileri olarak çok uzun süredir şiddet sarmalının içindeyiz. Türk Tabipleri Birliği olarak iktidarı bu şiddet sarmalının her geçen gün arttığı konusunda defalarca uyardık. Sağlıkta şiddetin münferit olmadığını, bunun toplumsal ve politik bir sorun olduğunu tekrar tekrar açıkladık. Sağlık kurumlarında meydana gelen silahlı saldırıların artışı nedeniyle bu konuda önlemler alınmasını ve 6136 sayılı yasada değişiklik yapılmasına ilişkin yasa teklifini önerdik. Ancak tüm uyarılarımız görmezden gelindi, önerdiğimiz yasa teklifleri gündeme alınmadı. İktidarın kendi çıkardığı şiddet yasalarının ise sağlıkta şiddeti önlemediğini; her gün bizlere uygulanan fiziksel, sözel, psikolojik şiddetin artarak devam ettiğini yaşayarak görüyoruz.

Ülkede artan şiddet iklimi, bizlerin sadece çalışma koşullarını bozmakla kalmamış maalesef can güvenliğimizi de ciddi oranda tehdit eder hale gelmiştir. Her anlamıyla tıkanan sağlık sisteminin tüm sorumluluğu sağlık emekçilerinin omuzlarına yıkılmakta, bu durum bizlerin hedef olmasına neden olmakta, sağlık alanında yürütülen politikalar bizlere çaresizlik, umutsuzluk, tükenmişlik, şiddet ve ölüm olarak geri dönmektedir.

Mevzuatımıza göre çalışan sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerini almak işverenin sorumluğundadır. Sağlık Bakanlığı, sağlık müdürlükleri ve başhekimlikler bu sorumluluğu yerine getirmekle sorumludurlar. Ancak bugüne kadar idari yetkililer bu sorumluluktan azade tutulmuştur.

İçinde bulunduğumuz siyasal ve ekonomik kriz, sağlıkta dönüşüm programının getirmiş olduğu sağlık sistemindeki yıkım; sağlıkta şiddetin temel nedenini oluşturmaktadır. Şiddet daha önce de defalarca belirttiğimiz gibi, öngörülebilir ve önlenebilir toplumsal bir sorundur ve bu sorun çözüme niyetli bütünlüklü politikalarla aşılabilecektir. Bizler bu konuda, yaşam hakkımızı korumak ve güvenli çalışma koşullarını sağlamak için, gücümüzü; her yerde, her koşulda, hep birlikte göstermeye hazır olduğumuzu bir kere daha belirtiyoruz.

Sağlık Bakanı, yaşadığımız sorunların ve şu an sağlık sisteminde çöküşün, aylar sonraya randevu veya ameliyat günü verilmesinin, sağlıkta şiddetin, koruyucu hekimlikten uzaklaşmamızın, çalışma koşullarımızın kötüleşmesinin, ekonomik ve özlük haklarımızın yıllar içinde gaspının, liyakatsizliğin, sağlıkta özelleştirmenin ve onun getirdiği yıkımın 2002 yılında başlattıkları Sağlıkta Dönüşüm Programı ile büyük bir hız kazandığının farkında değildir. Hâlâ bu programa güzellemeler yaparak bu sistemi “Beyaz Reform” ile devam ettirmek önümüzdeki dönemde de sorunların artarak devam edeceğinin bir göstergesidir.

Üstelik Sağlık Bakanı yaptığı reform açıklamasında “Sağlık çalışanlarına karşı uygulanan şiddet olayları artmıştı. Haksız malpraktis davaları ile hekimlerimiz mali yükü çok büyük davalara maruz kalmaya başlamış, bu konu adeta bazı kesimler için bir ekmek kapısı haline gelmişti. Özlük haklarımız temel ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorluk çektiğimiz bir hal almıştı. Yıllardır uygulanan performans sisteminde adaletsizlikler yerleşmiş ve az kişiyi çok, çok kişiyi az memnun eder bir hal almıştı. Özetle değişim ve güncelleme kaçınılmaz hale gelmişti. İşte biz bu adımı atarak Beyaz Reform’u başlattık” diyerek ismini koymadan kendi hükümetinin yıllardır uyguladığı programın sonuçlarını ifade etmiştir.

Şimdi bu kadar eleştirdiğiniz bu sistemi “Beyaz Reform” adı altında performans yerine teşvik diyerek eşitsizlikleri daha da artırarak önümüze getiriyorsunuz. “Beyaz Reform”un şiddeti önleyemeyeceğini, artık hayatımızı kaybederek yaşıyoruz.

Sağlık alanında bugüne kadar öldürülen tüm sağlık emekçilerini bir kez daha saygı ile anarken önceki gün katledilen Tuğrul Okudan’ın ailesine ve tüm sevenlerine taziyelerimizi iletiyor, acılarını paylaşıyoruz. 

TBMM’yi yeni yasama döneminde daha önce kamuoyu ile paylaştığımız yasa teklifi çerçevesinde etkili bir sağlıkta şiddet yasasının çıkarılması için bir kez daha göreve çağırıyoruz.  Bunun yanında sadece yasanın yeterli olmadığını, sağlıkta şiddete bütünlüklü bir bakış açısıyla yaklaşmanın zorunlu olduğunu da hatırlatıyoruz.

Sağlıkta şiddet karşındaki taleplerimize kulak tıkayanlardan, söylemleri ve politikalarıyla şiddeti teşvik edenlerden mücadelemizi yükselterek hesap soracağımızı bir kez daha ifade ediyoruz.

Antalya Tabip Odası

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi