Büyük Kongre’nin ilk gününde alınan kararlar
1567/2008
15.09.2008
Bilindiği gibi, Türk Tabipleri Birliği 57.Büyük Kongresi 28-29 Haziran 2008 tarihinde toplanmış, 2008-2010 döneminde görev yapacak merkez kurullarını seçmiştir. Büyük Kongre’nin ilk gününde alınan kararlar ekte sunulmuştur (ek 1).
Gerek kararlar gerekse de büyük kongre de yapılan konuşmalar TTB olarak sorumluluklarımızı ve yapmamız gerekenleri işaret etmektedir. Ekte kısaca Merkez Konseyi’nce hazırlanan taslak çalışma programı bulunmaktadır (ek 2).
Beklentimiz taslağın odalarımızda değerlendirilmesi, yapılacak bölge toplantılarında tartışılması ve 17-18 Ekim (Cuma-Cumartesi) tarihinde yapacağımız Genel Yönetim Kurulu toplantısında hep birlikte gözden geçirerek son halinin verilmesidir.*
Taslağın incelenmesinden de anlaşılacağı gibi yapılacakların hekimlerle paylaşılması ve dahil edilmesi en kritik sorun alanıdır. Merkez Konseyi olarak bunun ön koşulunun odalar düzeyinde programın sahiplenilmesinden geçtiğini düşünüyoruz. Bu nedenle örgüt içi demokratik işleyişin bir parçası olarak da yürütülecek tartışmaların önemine içtenlikle inanıyoruz. Bunu layıkıyla yapabildiğimiz ölçüde ihtiyacımız olan kuvvetle Türkiye sağlık ve hekimlik ortamının sorunlarına müdahil olabileceğimizi biliyoruz.
Saygılarımızla,
Dr. Eriş Bilaloğlu
TTB Merkez Konseyi
Genel Sekreter
*Merkez Konseyi Haziran ayında yapacağımız 58. Genel Kurul’a kadar iki Genel Yönetim Kurulu toplantısı yapmanın uygun olacağı düşüncesindedir. İlkini 17-18 Ekim 2008’de diğerini ise Şubat ayı içerisinde yapmamız uygun görülmektedir. Genel Yönetim Kurulu toplantıları geçmiş dönemlerden farklı olarak Cuma öğleden sonra başlayıp, Cumartesi öğleden sonra bitmek üzere kurgulanacaktır. Böylece daha yeterli bir zamanda konuları değerlendirebilme ve karara varma şansımız olacaktır.
Dünya ölçeğinde neolibaral politikaların rüzgarının estiği ve her şeyin meta haline getirilmek istendiği bir tarihsel kesiti yaşıyoruz. Anılan politikaların sürdürülmesinin çalışanlara her anlamda baskı (politik, ideolojik, şiddet, savaş vb.) uygulamadan mümkün olmadığı bir gerçektir. Bu anlamda yine dünya ölçeğinde baskının, savaşın eksik olmadığı bir atmosferdeyiz. İşin özü insana yabancı bir sistemin ve değerler bütününün küreselleşme popüler adıyla pazarlandığı, gerçekte işgalci, sömürücü, tahakkümcü, paranın egemen olduğu bir süreçteyiz.
Dünya yukarıda kısaca tanımlanan çerçevede bir insanlık krizi içerisindedir. Kriz önümüzeki dönemde ekonomik boyutta kendini daha ağır hissettirmeye adaydır. Kriz derinleştikçe de Türkiye’nin da dahil olduğu bölge ve özel olarak Türkiye daha fazla etkilenecek ülkeler arasında başta gelmektedir. Açık ki bunun siyasi yansımaları olacaktır.
Türkiye’de ise 2002 3 kasım’ında ilk kez girdiği seçimlerden tek başına hükümet kurmak için yeterli oy alan AKP, 2007 22 temmuz’un da bir kez daha seçimleri kazanarak hükümeti kurmuştur:
*AKP bugüne kadar olan icraatıyla Türkiye’nin demokratikleşmesi anlamında içtenlikli bir çaba yürütmemiş, aksine tutumlar içerisinde olmuştur.
*Geçmiş icraatında olduğu gibi bu kez de benzer politikaların yürütücüsü olacaktır.
1.TTB bir meslek örgütüdür. TTB mesleğin evrensel kabullerinin ve değerlerinin savunucusu ve güncel gelişmelerle birlikte Türkiye ölçeğinde yorumlayıcısıdır. Bu durum da Türkiye sağlık ve tıp ortamına yönelik hekimlerin ortak müdahalesi, ortak karar alma süreçlerinin sağlıklı işlemesi ile mümkündür. Daha açık söylemek gerekirse TTB nin varlığının ön koşulu demokratik bir Türkiye, TTB nin gücünün ön koşulu ise demokratik işlerliğe sahip bir TTB dir. TTB MK bu bilinçle TTB içerisinde demokratik mekanizmaların, kurumsal yapıların görüş oluşturma-fikir açıklama anlamında etkin kullanımı için çaba harcayacaktır. Bu anlamda yapılan toplantıların işlevsel olması için hazırlanmasından kararlara varılmasına kadar katılımcı bir işleyişi önemseyecek, kararlara varıldıktan sonra da uygulama konusunda takipçi olacaktır.
2.Zorunlu olarak yaşanılan bürokratik süreçlerin “iş yapma” ve sonuç almaya engel olmaması için özen gösterilecektir.
3.Yürütülecek çalışmalar da hükümet/sağlık bakanlığı/çalışma bakanlığı gibi otoritelerin yasal vb. düzenlemeleri Türkiye sağlık ve hekimlik ortamı için uygun görülmediği takdirde hareket tarzımız söz konusu uygulama ve getireceği olumsuzlukların durdurulması, ilerlemesinin engellenmesi hedefini içermekle birlikte bu tutum izlenirken stratejik kazanım noktaları belirleyerek hekimler olarak fiili bir güç olarak süreçte yer almak önemsenecek ve hedefi belli başlıklarda mücadele etmeye çalışılacaktır. Bu yoldaki çabaların sonuç almaya kitlenmiş bir enerji ve kararlılıkla yürütülmesi için çaba harcanacaktır.
2008-2010Dönemi:
I. Demokratik bir Türkiye ortamına yönelik sorumluluklarımız:
TTB’nin varlığının ön koşulu-yukarıda da anıldığı gibi- demokratik bir Türkiye’dir. Bu anlamda TTB var olan demokratik düzeyin korunması, geliştirilmesi ve sürdürülmesi ile ilişkili ve sorumludur.
TTB’nin demokratik Türkiye kavrayışı kendinden menkul bir söylem değildir, olamaz. TTB’nin yaklaşımı çalışanlardan, ezilenlerden, toplumun dezavantajlı konumda bulunan, ötekileştirilen çoğunluğunun yanında, korunmasında ve haklarının geliştirilmesinde vücut bulduğu kadar azınlık olup dışlanan ve sesleri duyulmayanların da varlığının desteklenmesinde ifade olur. Sağlıklı bir toplumun anılan kesimlerin yani çalışanların örgütlülüğünden ve demokratikleşmenin de bu çoğunluğun haklarının iyileştirilmesinden, hakimiyetinden geçtiğini bilir. Kısacası demokratik, laik, özgür, barış ortamının egemen olduğu bir Türkiye Cumhuriyetinin gönüllü, eşit, adil bir zeminde sağlanabileceği bilinciyle toplumsal ve sosyal sorumluluklarının gereğini önümüzdeki dönemde de gerçekleştirecektir.
Bu anlamda yaklaşımını zaman zaman gündeme gelen olaylar (şiddet olayları, mayınlar, göz altılar, darbe söylemleri vb.) vesilesiyle dile getirmenin yanı sıra 1 Eylül Dünya Barış Günü, 1 Mayıs, Sivas katliamı, 12 Eylül anması gibi dünya ve Türkiye tarihindeki özel anlam taşıyan günlerde yapacağı etkinliklerle de (açıklama, miting katılımı vb.) tekrarlayacaktır.
TTB diğer örgütlerle ilişkisini önemseyecektir. Söz konusu ilişkilerin somut bir hedef üzerinden yürütülmesine dikkat edilecektir. Bu anlamda “Herkese Sağlık: Sağlıklı Toplum, Güvenli Gelecek” başlığında birlikteliklere çaba harcayacaktır. Slogan olarak ifade edilen başlık gerçekte Türkiye’de yaşayanların temel gündemini oluşturmaktadır. Yapılan anketler başta olmak üzere toplumun önde gelen sorununun işsizlik, geçim sıkıntısı, şiddetin olmadığı bir ortam olarak dile getirildiği görülmektedir. Bilinmektedir ki bunlar sağlığın (da) belirleyenleridir. TTB bu anlamda toplumsal bir sorumluluk olarak olumlu bir beklentiyi öne çıkaran ve gereği için üzerine düşeni yapan bir çabanın yürütücüsü olmalıdır, olacaktır. Tabip odalarımızın diğer örgütlerle yerel düzeyde bu başlık altında bir araya gelmesi için birden fazla gündem vardır:
İşsizliğin ve geçim sıkıntısının toplumun temel problemi olduğu bir ülkede Sosyal Güvenlik alanında yaşanan tahribat
AKP iktisadi anlamda neoliberal politikaların uygulayıcısı bir parti olup sağlık alanında bunun ifadesi Sağlıkta Dönüşüm Programı’dır. Söz konusu program bilindiği gibi
-Özel sağlık kuruluşları, Kamu Hastane Birlikleri ve aile hekimliği sistemi olarak birbiriyle rekabet eden bir sağlık “piyasası” aktörleri üzerinden hizmet sunumunu “planlayan”,
-son olarak da bu ortamda sözleşmeli-güvencesiz ve orta-uzun vadede daha ucuzaistihdam edilecek hekim (ve diğer sağlık çalışanları) kurgusu olan bir programdır.
GSS 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girecek olup aile hekimliği “sistemi” 22 ilde uygulanmaktadır. Kamu Hastane Birlikleri henüz yasal düzeyde realize olmasa da TBMM genel kurul gündemine alınmayı beklemektedir. Özel sağlık Kuruluşları/özel hastaneler alanında yapılan-yaşananlar değerlendirildiğinde sağlığın piyasalaştırılması anlamında önemli bir mesafe kaydedildiği saptanabilir.
-sağlık-hekimlik-piyasa ilişkisiyle, sağlık ve hekimlik alanındaki tahribatların deşifre edildiği,
-sağlık-hekimlik ortamının değerler savunusu temelinde bir hatta buluşması için çaba harcanarak
-seçilmiş başlıklarda kazanımlar elde etmek üzere mücadele edilecek bir dönem olacaktır, olmalıdır.
GSS sürecini izlemek, değerlendirmek, kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla merkezi bir organizasyon oluşturacak, aksi bir durum gerekmedikçe 6 aylık sürelerle raporlaştırma çalışmaları yapılacaktır. Gerek raporlar gerekse süreç boyunca yaşananlar yukarıdaki temel anlayış ışığında mümkün her olanakla kamuoyuna mal edilmeye çalışılacaktır.
Aile hekimliği alanında bugüne kadar yapılmış çalışmalarda öncelikle –varsa- koordinasyon eksiklikleri değerlendirilerek bu başlıktaki çalışmalar aşağıdaki anlayışla yürütülecektir:
-Aile hekimliği sistemi: Aile Hekimliği sistemi’nin SDP’nın bir bileşeni olarak ele aldığı vurgusu yapılacaktır. Aile hekimliğine geçen iller için belirlenmiş parametreler ve yöntem ile ‘izlem’in yanı sıra sevk sistemi ile birinci başvuru yeri olma açısından özel olarak değerlendirmeye tabi tutulacaktır.
-Aile doktorluğu: Sisteme geçilmeye çalışılan illerde insan gücünü oluşturacak hekim ve diğer sağlık çalışanları için dayatılan sözleşmelilik’tir. Bu anlamda sözleşmelilik açısından hekimler bilgilendirilecektir. Bugüne kadar sisteme geçilen illerde pratisyen hekimlik komisyonları düzeyinde izlem yapılacaktır. Aynı yaklaşım aile doktorluğunu seçmeyenler için de geçerli olacaktır. Bu tutumlarını özellikle bir sistem ve değerler savunusu temelinde yapan meslektaşlarımızla örgütsel bir sorumluluk olarak dayanışma öncelenecektir. Pratisyen hekimlik Komisyonları bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da duyarlı yaklaşım açısından özenlerini sürdüreceklerdir. TSM’ler ve 112 acil’lerdeki gelişmeler ve personel hareketleri raporlaştırılacak, hizmet gereği olmayan, keyfiyet ve kasıt taşıyan uygulamalar gündem yapılarak hukuksal girişimler dahil mücadele edilecektir.
-Bütün süreç boyunca aile hekimliği sisteminin mağduru olan diğer sağlık çalışanları ile ilişkilere ve ortaklaşılmaya özel önem verilecek, ‘izlem’ler bu başlığı da içerecektir.
Kamu hastane birlikleri yasa tasarısının çalışanlar için geçerli olan ayağının (aile hekimliği gibi) sözleşmelilik olması nedeniyle sözleşmelilik açısından hekimler bilgilendirilecektir. Eş zamanlı olarak kamu hastanelerinde savunulacak model/anlayış üzerine çalışılarak propagandif bir materyal olarak hazırlanıp paylaşılacaktır.
İşçi sağlığı ve işyeri hekimliği alanında istihdam yasası ile esen rüzgar iş sağlığı ve güvenliği yasa tasarısı ile iyice kuvvetlenmiştir. Bu alanda yapılanlar da sağlık-hekimlik-piyasa ilişkisinin bütün özelliklerini barındırmaktadır. Bu anlamda kısa vadede muhataplarla yapılacak görüşmelerin yanı sıra (ilgili diğer örgütlerle birlikte) 1-2-3 Kasım 2008’de yapılacak İş Sağlığı ve Güvenliği V. Uluslar arası Bölgesel Konferansı gündem yapılacaktır.
Kolumuzun işçi sağlığı ve işyeri hekimliği alanında yaşanan tahribatı son noktasına ulaştıracak düzenlemelere yönelik aktif, etkin bir program oluşturmanın yanı sıra 2009 yılında III. İşçi Sağlığı Kongresi’ni hedeflemesi düşünülmektedir.
Eylül ayı içerisinde MK’nce -genel değerlendirme ve taleplerimizin yanı sıra- aşağıdaki başlıklarda somut öneriler içeren bir dosyanın Sağlık Bakanlığı’na iletilmesi planlanmaktadır.
-Hekimlerin sağlığı/Sağlık çalışanlarının sağlığı: TTB’nin sürekli gündemlerinden olmasına ve geçmiş yıllarda konuyla ilgili kongreler düzenlenmesine rağmen arzu edilen adımların atılamadığı bu alanda sağlıkçıların, meslektaşlarımızın özellikle KKKA hastalığına yakalanmaları duyarlılığı arttırmıştır. Bunu da vesile bilerek sağlık kuruluşlarında “işyeri sağlık birimleri” kurulması talebini işleyen bir çalışmanın birimlerde yürütülmesi, eş zamanlı olarak Sağlık Bakanlığı’nın bu amaçla bir yönetmelik çıkarması için talepte bulunulması planlanmıştır. Sürecin hızlanması için oluşturulacak ve takvimi belli bir ortak komisyona taslakla gidilmesinin hazırlığı yürütülmektedir.
-Ücretlendirme-performans: Kamu sendikalarınca yürütülen son toplu görüşme süreci ve bu sürecin kamuoyuna yansıması hepimizce izlenmiştir. Hekimler performans sistemi ile başlayan “daha fazla para alma” döneminin gelecek güvencesi ile ilişkisini daha çok sorgular durumdadırlar. Her halukarda olumsuzlukları bilinen bu sistem yerine doğrudan emekliliğe yansıyacak güvenceli bir ücretlendirme talebini yükseltmemiz ve bütçe görüşmeleri döneminde kuvvetle savunmamız yerinde olacaktır.
Her üç çalışma alanı da hekimlerin gelecekte güvencesiz olarak istihdam edilecekleri yerlerdir (İlk ikisi ile ilgili yukarıda değerlendirme yapılmıştır).
Özelde çalışan meslektaşlarımızın haklarının savunulması vaz geçilmez görevlerimizdendir. Bu amaçla rehber olabilecek bir sözleşme örneği geçtiğimiz dönem hazırlanmış olup Büyük Kongre’de karar alınmıştır (…sayılı karar). Tabip odalarımızın illerinde özel çalışan meslektaşlarımıza sözleşme örneğini rehber olarak sunmaları ve yaşanan sorunları raporlaştırarak aktarmaları bu alanda yürütülecek çalışmaların yönünü belirleyecektir.
Asistan hekimler başta olmak üzere hem hekimleri hem de hizmet almak durumunda olanları etkileyen bu başlık bir biçimde göz ardı edilmekte, nerdeyse “doğal” olarak kanıksanmaktadır. Konuyu gündem yapmak üzere propaganda materyalleri hazırlanarak hedefi tanımlanmış bir mücadele süreci gündeme sokulacaktır.
Yaygın söylem olarak“zaten hep vardı” denilen şiddete karşı olarak bütün odalar ve sağlık kuruluşları nezdinde yapılacakları somutlayıp gereğini takip edeceğimiz bir koordinasyona gidilecektir. Bu amaçla İstanbul Tabip Odası’nın ev sahipliğinde 2008 yılı içerisinde bir çalıştay düzenlenecektir.
*İstihdam-hekim sayısı: Sağlık Bakanlığı-bakanı tarafından sıklıkla dile getirilen ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik değerlendirmeler bilinmektedir. Bu konuda tartışmayı bilimsel bir zemine oturtan, sağlık-hekimlik ilişkisini doğru değerlendiren ve yanı sıra hekim “sayısına” yönelik yaklaşımları sorgulayıp gerçekleri tanımlayan bir rapor çalışması tamamlanmak üzeredir. Raporla birlikte önümüzdeki dönem boyunca hem hekim hem de kamuoyu nezdinde aktif bir çalışma yürütülecek, 14 Mart gündemi bu anlamda işlenecektir.
*Eğitim: Mezuniyet öncesi, uzmanlık eğitimi, genel pratisyenlik enstitüsü aracılığıyla genel pratisyenlik eğitimi, sürekli mesleki gelişim başlıklarında TTB yetkin raporlaştırma çalışmaları, kurultaylar ve birikimlere sahiptir. Bu anlamda mezuniyet öncesi rapor çalışmaları sürdürülürken nitelik ve artan tıp fakültesi kontenjanları da gündem yapılacak, nasıl bir üniversite öğretim üyeliği talebini tartıştırma ve somutlama için zeminler oluşturulacaktır.
TTB-UDEK’le Tıpta Uzmanlık eğitimi başta olmak üzere yürütülen çalışmalar ve koordinasyon için özen gösterilecektir. XIV. TUEK 28-30 Kasım tarihinde Ankara’da yapılacaktır. Benzer biçimde eğitim hastaneleri kurultayı da gerçekleştirilecektir. Bu etkinlikler eğitim alanı zemininde bütünlüklü bir anlayışla gerçekleştiriliyor olması nedeniyle mevcut sürece özel güç katacaktır.
TTB’nin bütün faaliyetleri hekimlerle paylaşıldığı ölçüde anlam taşımakta, doğrudan hekimler dahil edilebildiği oranda kuvvet bulmaktadır. Bu nedenle oda çalışmalarında hekim katılımını önemseyen temsilcilik, hekim meclisi, genel üye toplantıları, birim toplantıları asıl ağırlık verilmesi gereken çalışma tarzıdır. Merkez konseyi bu anlayışın bir yansıması olarak bölge toplantılarını da olabildiğince teşvik etmenin yararına inanmaktadır.,
-GYK: Olağandışı bir durum olmadığı sürece haziran 2009 da yapacağımız genel kurulu kadar 2 GYK toplantısı yapılması planlanmaktadır. İlki ekim ayı ortasında ikincisi ise Şubat ayında yapılacaktır. GYK toplantılarını önceden hep birlikte yürüteceğimiz hazırlıkla verimli geçirebileceğimizi biliyoruz. Yanı sıra “zaman darlığı” ve “yorgunluğa” bağlı verimsiz toplantı yapmamak için 2 gün olarak programlamakta yarar görüyoruz. Toplantıların Cuma-Cumartesi günleri bu nedenle yapılması, gündeme yönelik hazırlık yapılarak katılımcıların görüşlerini ifade edebilecekleri ve sonuçta karar alarak çıkmanın mümkün olabileceğine inanıyoruz.
-Kol’lar ve diğer “yapılar”: TTB bünyesinde çalışan kollar içinde -katılımcıları uygun gördüğü takdirde- GYK’ya benzer bir takvimlemenin çalışmaları kolaylaştırabileceğini düşünüyoruz. Eylül ayı sonuna kadar kolların ve diğer yapıların taslak çalışma programlarını iletmeleri yerinde olacaktır. Böylece Ekim ayındaki GYK toplantısına bütünlüklü bir takvim-programla gelmek mümkün olacaktır.
TTB’nin çalışmalarını en etkin duyurma yolu kuşkusuz birebir olanıdır. Ne var ki bunun sınırları da ortadadır. Bu nedenle TTB web sayfasının sürekli iyileştirilmesi-etkin kullanımı çalışmaları ile kesintiye uğrayan “Tıp Dünyası” yayınımızın yeniden yayına geçmesi katkı sunabilecektir. Bu anlamda maddi sorun bir handikap görünmekle birlikte öncelikler içerisine alınması düşünülmektedir. Benzer sıkıntı STED için de yaşanmakta olup çözüm arayışları sürmektedir. Ayrıca ulusal çapta yayın yapan gazeteler düzeyinde “sağlık eki” çıkartma arayışı İstanbul Tabip Odası’nca yürütülmektedir.
Yukarıda olabildiğince kısa dile getirilen ve vurgu yapılan çalışmalar kuşkusuz toplam etkinliklerin bir kısmını kapsamaktadır. TTB 2006-2008 dönem raporundan da bakılabileceği gibi çok daha geniş bir etkinlik yelpazesi bulunmaktadır (olağan dışı koşullarda sağlık hizmetleri, kadın hekimlik çalışmaları, halk sağlığı okulları, ödül-törenler, vd.). Ekim ayı ortasına kadar gerek odalar gerekse de kol-yapılar’dan gelecek katkılarla hazırlanacak taslak GYK toplantısına sunulacak ve bütünü üzerinde yapılacak değerlendirmelerle yürütülecektir. Açık ki burada dile getirilenlerin bir kısmı bugünden başlayıp süren bir kısmı kuvvetlendirilecek-programlanacak çalışmalardır. Dünsüz bir bugün olmadığı gibi üzerinde değerlendirme-program yapılmayan bir ortak faaliyette olamaz. Sürecin her aşamasında birlikte olacağımızı düşündüğümüz dönemin ‘sonunda’ “şunları yaptık, şunları keşke daha iyi yapsaydık, yapamadıklarımızın da özeleştirisi budur” diyebilme olanağı ve keyfini yaşayacağımız düşüncesiyle hepimize kolay gelsin.
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
57. BÜYÜK KONGRESİ
Karar:1-TTB 57. Büyük Kongresi Ağrı Tabip Odası kurulmasınıve Van-Muş-Bitlis-Hakkari-Ağrı Tabip Odasının faaliyetine Van-Muş-Bitlis-Hakkari Tabip Odası olarak devamını oy birliğiyle kabul eder.
Karar:2-TTB 57. Büyük Kongresi Bitlis Tabip Odası kurulmasını ve Van-Muş-Bitlis-Hakkari Tabip Odasının faaliyetine Van-Muş-Hakkari Tabip Odası olarak devamını oy birliğiyle kabul eder.
Karar:3-TTB 57. Büyük Kongresi Muş Tabip Odası kurulmasını ve Van-Muş-Hakkari Tabip Odasının faaliyetine Van-Hakkari Tabip Odası olarak devamını oy birliğiyle kabul eder.
Karar:4-TTB 57. Büyük Kongresi Siirt Tabip Odası kurulmasını ve Batman-Siirt Tabip Odasının faaliyetine Batman Tabip Odası olarak devamını oy birliğiyle kabul eder.
Karar:5-TTB 57. Büyük Kongresi Sinop Tabip Odası kurulmasını ve Samsun-Sinop Tabip Odasının faaliyetine Samsun Tabip Odası olarak devamını oy birliğiyle kabul eder.
Karar:6-TTB 57. Büyük Kongresi Şırnak Tabip Odası kurulmasını ve Mardin-Şırnak Tabip Odasının faaliyetine Mardin Tabip Odası olarak devamını oy birliğiyle kabul eder.
Karar:7-TTB 57. Büyük Kongresi, aşağıdaki Türk Tabipleri Birliği Tabela Yönetmeliği’ni kabul eder ve Yönetmeliğin Resmi Gazete’de yayımlanması ile ilgili sürecin takibi ve bu sebeple yapılması gereken düzeltmeler konusunda Merkez Konsey’e yetki verilmesi oy çokluğuyla kabul eder.
Antalya Delegesi Dr. Selçuk Koçlar düzenlemenin yerel yönetimlerle uyumlu olması gerektiği gerekçesiyle çoğunluğa katılmadı.
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
TABELA YÖNETMELİĞİ TASLAĞI
Amaç, Kapsam, Dayanak
Madde 1. Bu Yönetmeliğin amacı; sağlık hakkı gözetilerek, sağlık hizmetlerinin tıbbi deontoloji ve meslek etiği kurallarına uygun olarak sunulması için, sağlık kurum ve kuruluşlarının tabelalarında belirtilebilecek ibareler ile tabelaların diğer standartlarının belirlenmesi ve Türkiye genelinde uygulama birliğinin sağlanmasıdır.
Madde 2. Yönetmelik, muayenehaneler ve hastaneler de dahil olmak üzere her türlü sağlık kurum ve kuruluşlarını kapsar.
Madde 3. Bu yönetmelik Türk Tabipleri Birliği Kanununun 59. maddesi ile Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 9. maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
Tabelaların İçeriği
Madde 4. Sağlık kurum ve kuruluşlarının tabelalarında aşağıdaki kurallara uyulması gerekir:
a)Muayenehanelerde hekimler ad ve soyadlarını, akademik unvanlarını ve Tıpta Uzmanlık Tüzüğü’ne göre alınmış uzmanlık ve yan dal uzmanlık alanlarını yazabilirler. Tabelalarda bu nitelikte olmayan herhangi bir bilgiye yer verilemez. Birden fazla alandaki uzmanlığını ilan etmek isteyen hekimler, bunu aynı tabelada göstermek zorundadır.
b)Özel sağlık kurum ve kuruluşlarının dış tabelalarında ruhsatlarında belirtilen kuruluş ismi ve unvanı ile faaliyet izin belgesinde belirtilen uzmanlık dalları yazılabilir. Özel sağlık kurum ve kuruluşları, sağlık kuruluşunun adından önce gelmek üzere “Özel” ibaresini belirtmek zorundadırlar.
Sağlık kurum ve kuruluşları, başka resmi veya özel sağlık kuruluşlarınca kullanılan isimleri tabelalarında belirtemezler.
Tabelalarda Tıpta Uzmanlık Tüzüğünde yer almayan bir uzmanlık dalına, tanı ve tedavi yöntemi ile sağlık kuruluşunda mevcut tıbbi cihaz bilgilerine ve özelliklerine yer verilemez.
Sağlık kurum ve kuruluşlarının tabelalarında çalışma gün ve saatleri ile telefon numaralarına yer verilebilir.
Madde 5. Sağlık kurum ve kuruluşları, ayrı bir tabela ile burada hizmet verilen tıp dallarını, ayrıca ruhsatlandırılmış özel hizmet birimlerini ve çalışan hekimlerin adı, soyadı ve uzmanlık dalları ile akademik unvanlarını gösteren tabelalar asabilirler.
Bu tabelalarda, tam olarak faaliyete geçmemiş veya ilgili uzmanı olmayan tıp dalı ve ünite isimlerine yer verilemez.
Laboratuarların isimlerinin yer aldığı dış tabelalarda, sağlık kuruluşunun bünyesinde bulunan birimler ile çalışan hekimlerin isimleri de yer alabilir.
Madde 6. Hastaneler ile 24 saat hizmet veren sağlık kuruluşlarında, acil servis girişlerinin belirlenmesi amacıyla, beyaz zemin üzerine ters “C” harfi şeklinde kırmızı hilal ve altında koyu mavi harflerle “ACİL” ibaresinin yer aldığı tabela bulundurulur.
Madde 7. Sağlık kurum ve kuruluşları, faaliyet gösterdikleri binanın en fazla iki cephesi ile bina girişine bir tabela asabilirler. 24 saat hizmet veren sağlık kurum ve kuruluşları, kurum veya kuruluşun acil durumlarda kolayca bulunabilmesi amacıyla, hizmet binasının çatı katına gündüz ve gece uzaktan görülebilecek boyutta, içeriden ışıklandırılabilen ve yalnızca sağlık kuruluşunun adının yazılı olduğu bir tabela koyabilirler. Ana yollardan uzakta yer alan sağlık kurum ve kuruluşlarının kolayca bulunabilmelerine yardımcı olmak amacıyla, kurum ve kuruluşların faaliyet gösterdikleri binanın bulunduğu cadde veya sokak girişlerine birer tane olmak üzere, yalnızca sağlık kuruluşunun adının, muayenehanelerde ise hekimin adının yazılabileceği en fazla iki adet bilgi levhası konabilir. Herhangi bir nedenle apartman üzerine tabela asılamaması ve sağlık kuruluşunun tamamen bina arka cephesinde kalması durumunda bina imar sınırları içinde kalacak şekilde direk üzerine bir adet tabela konabilir. Bina duvarlarına veya cama yazılan yazılar tabela olarak değerlendirilir.
a)Muayenehanelerde 4 m2,
b)Diğer ayakta teşhis ve tedavi yapılan her türlü sağlık kuruluşunda 8 m2,
c)Hastanelerde 20 m2 olabilir.
d)Bina giriş kapılarına asılabilecek tabelalar 40 X 60 cm’den, sağlık kuruluşunun ana yollardan uzak olması nedeniyle konulabilecek bilgi levhaları 100 X 80 cm’den, acil tabelası ise 50 X 70 cm’den büyük olamaz.
a)Tabelalarda zeminin beyaz renkte olması halinde zemin hariç, zeminin beyaz dışında bir renkte olması halinde zemin dâhil en fazla iki renk kullanılabilir.
b)Tabelaya yazılması zorunlu olan “Özel” ibaresi diğer yazı büyüklüğünün yarısından az olmamak kaydı ile sağlık kuruluşunun adından küçük yazılabilir.
e)Dış tabela ve acil tabelası ancak sağlık kuruluşunun faaliyette bulunduğu saatlerde ışıklandırılabilir.
f)Acil tabelası dışındaki tabelalar bina yüzeyine dik olacak şekilde asılamaz.
Madde 10. Muayenehaneler ile diğer tüm sağlık kurum ve kuruluşlarında, yukarıda tanımlanan sayı, şekil ve içeriğe aykırı herhangi bir tabela kullanılması yasaktır.
Bu Yönetmelik hükümlerine aykırı davrananlar hakkında Türk Tabipleri Birliği Kanunu ve Türk Tabipleri Birliği Disiplin Yönetmeliği hükümlerine göre işlem yapılır.
Madde 11. 15 Ocak 1999 tarihinde yürürlüğe giren Türk Tabipleri Birliği Özel Ayakta Teşhis ve Tedavi Kuruluşları Yönetmeliği’nin 9. maddesinin bu Yönetmeliğe aykırı hükümleri ile tabip odaları tarafından yapılan tabela düzenlemeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
Geçici Madde 1. Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte kullanılmakta olan tabelalar 3 ay içinde bu Yönetmelik hükümlerine uygun hale getirilir.
Madde 12. Bu Yönetmelik, Resmi Gazete’de yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Karar:8- TTB 57. Büyük Kongresi, Merkez Konsey tarafından hazırlanan;
- Haksız işten çıkarmaya karşı koruyucu,
- Mesleki bağımsızlık ile mesleğin yürütümü için zorunlu sürekli eğitim ve sürekli mesleki gelişimin sağlanmasını güvence altına alan,
- Dinlenme hakkını kullandıran,
- Mesleğin yürütülmesi için gerekli koşulların sağlanmasını öngören,
- Meslek uygulamalarından doğabilecek sağlık ve güvenlikle ilgili risklere karşı koruyucu,
- Kasta dayanmayan mesleki hatalardan kaynaklı tazminat taleplerine karşı güvence içeren,
iş sözleşmelerinin, Tabip Odaları tarafından ayakta veya yataklı tedavi hizmeti veren bütün özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan hekimlere ulaştırılmasına ve bu kapsamda yazılı sözleşmeye dayalı çalışma ilişkilerinin yaygınlaştırılmasını oy birliğiyle kabul eder.
Karar:9- TTB 57. Büyük Kongresi Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’ne ait “İstanbul, Eminönü İlçesi, Mahmutpaşa Mahallesi Çifte Saraylar Sokağı, No:17 A Blok Zemin Kat”ta bulunan “Pafta No:30, Ada No:292, Parsel No:24” gayrimenkulün satışı için Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’ne yetki verilmesi ile ilgili karar oy birliğiyle kabul eder.
Karar: 10-TTB 57. Büyük Kongresi, TTB Merkez Konseyi’ni, hekimlerin gerek meslek örgütlerinde gerekse sendikalarda örgütlenmesinin önündeki engellerin ortaya çıkarılması, hekimlerin örgütlülüğün artırılması için yeni yöntemlerin bulunması için geniş katılımlı bir toplantınındüzenlenmesi ile ilgili olarak görevlendirilmesini oy birliğiyle kabul eder.
Karar 11-TTB 57. Büyük Kongresi, yurttaşlarımızın “sağlık hakkını” kullanabilmeleri noktasında, yerel yönetimler tarafından sunulan kamusal sağlık hizmetlerinin daha etkin bir biçimde sunulması, halk sağlığını olumsuz etkileyecek bütün girişimlere karşı durulması amacıyla, bütün tarafların katılımıyla, “sektörler arası işbirliği ve toplum katılımı” yaklaşımı ile ele alınması gereken “Temel Sağlık Hizmetleri”nin tartışılacağı bir toplantının örgütlenmesi için Merkez Konseyi’nin görevlendirilmesini oy birliğiyle kabul eder.
Karar 12 -TTB 57. Büyük Kongresi sigaranın yarattığı toplum sağlığı sorununun ve sigarayla mücadelede hekimlerin tutumunun farkında olarak hekim kimliğini temsil eden semboller (beyaz önlük, çalışma ortamı, stetoskop vb.) ve açık hekim kimliğini kullanarak sigara içilmesini etik bir sorun olarak kabul eder. Büyük Kongre, TTB Merkez Konseyini, etik ihlali konusunda hekimleri bilgilendirme ve hekimlerde sigara karşıtlığının bir tutum olarak benimsenmesini sağlamak üzere etkili çalışmalar yapmak; TÜTÜN KARŞITI MÜCADELEDE BİRLİKTE HAREKET ETME çağrısını sürekli yenileyerek sürdürmek, bu konudaki çabalara hız vermek, 31 Mayıs tarihini özel bir gün olarak etkinlikler, imza kampanyaları, halkı bilinçlendirme toplantıları düzenleyerek anlamlı kılmakla görevlendirme hususundaki öneriyi oybirliğiyle kabul eder
Karar 13 - TTB 57. Büyük Kongresi muayenehane açma hakkını ortadan kaldırmaya yönelik olan ve sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını konunun taraflarıyla müzakere etmeden, herhangi bir uzlaşma aramadantemelden değiştiren düzenlemelere karşı gerekli çalışmaları yapması için Merkez Konseyin görevlendirilmesini oy çokluğuyla kabul eder.
Muahalefet şerhi: Dr. Kayıhan Pala (Bursa) karar önerisinin içeriği net olarak anlaşılmadığından çoğunluk görüşüne katılmadığını belirtti.
Karar 14 - TTB 57. Büyük Kongresi işyeri hekimlerinin ücretlerinin belirlenmesinde; işçi sayısıyla birlikte, işyeri risk kademesi de göz önüne alınarak hekimin işyerinde, günlük/aylık en az ve en fazla bulunma sürelerinin önemini kabul eder ve yapılacak düzenlemelerde bu durumun da göz önünde bulundurulması gerektiğini kabul eder.
Karar 15- TTB 57. Büyük Kongresi üye aidatlarının adaletli biçimde belirlenmesi ile ilgili olarak Merkez Konseyi tarafından bir çalışma yapılması ve ara genel kurulda Büyük Kongre’ye sunulmasına oy birliğiyle karar verir.
Karar 16 –Kamu sağlık kuruluşlarında, ihale ile insan çalıştırılması anlamına gelen taşeronlaştırma; yarattığı eşitsiz çalışma koşulları ve özlük hakları ile önemli bir toplum sağlığı sorunudur.
TTB 57. Büyük Kongresi kamu sağlık kuruluşlarında hizmet sunan sağlık ekibinin her üyesinin güvenceli bir çalışmbiçimi olan devlet memuru olarak istihdam edilmesi için gerekli çalışmaların yapılmasına oy birliğiyle karar verir.
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
57. BÜYÜK KONGRESİ’NE
TABİP ODALARI TARAFINDAN İLETİLEN
DİLEK VE TEMENNİLER
Tabip odalarından, Büyük Kongre’de görüşülmesi için Merkez Konsey’e gönderilmiş olan aşağıdaki karar önerileri TTB 57. Büyük Kongresi tarafından, dilek ve temenni olarak değerlendirilerek oylanmaksızın delegelerin bilgisine sunuldu.
1-Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bölünmez bütünlüğünün ve Atatürk ilkelerinin savunulması,
2-TTB hekim hakları eksenli politikaları temel alarak hareket etmeli, siyasi partilerden bağımsız, hükümetlerden güdümsüz bir politika izlemelidir.
3-Son gelişmelerde tek sağlık hizmeti satın alan SGK, muayenehane hizmetlerinden hizmet satın alması sağlanması ve hekimlerin gelecekte mesleki olanağı olarak korunması,
5-TTB ve tabip odalarının yabancı devlet ve kuruluşlardan hibe yardım veya proje benzeri isimlerle para almaması.
6-SGK’nın özel sektör sigorta şirketleri, zincir eczanelere uluslar arası şirketlere satış ve devrine karşı çıkılmalıdır.
1- Yıllardır Oda Yönetimleri, Oda adına İlçe Temsilcilikleri oluştururken zorlanmaktadır. Kimi ilçelerde gönüllü adaylar çıksa da çoğunlukla Oda Yönetimlerinin ricası ile görevler atama şeklinde olmakta ve iş verimliliği açısından sorunlar yaşanmaktadır. Bu durumun giderilmesi için bundan sonra; “İllerde Tabip Odası Yönetim ve Kurulları seçilirken, İl seçim kurulundan bağımsız olarak oluşturulacak sandıkta, Divan Başkanlığı denetimi ile İlçelerin gösterdikleri adaylar arasından sadece o ilçede çalışan üyelerin oy kullanmasıyla İlçe Temsilcilerinin seçilmesi konusunda, bir tavsiye kararı alınmasını öneriyoruz.”
3.Karar Önerisi:57. Genel Kurul T.T.B. Merkez Konseyi üyelerinden kamu görevlisi olanların (11 kişi) seçildikleri dönem boyunca ücretli izinli sayılmaları için ve Tabip Odaları Başkan ve Genel Sekreterlerinden kamu görevi yapanların, haftada yarım gün- bir gün resmi izinli statüde sayılması için, Merkez Konseyi’ni görev verir.
Gerekçe:Halen memur sendikalarında bu sistem uygulanmaktadır. Bilindiği gibi T.T.B Merkez Konseyi ve Tabip Odaları kamu yararına görev yapmaktadır T.T.B. Merkez Konseyi’nden 11 üyenin kamu görevlisi olanlarının çalışma alanı tüm Türkiye’dir. Yurt dışı temaslarının da yapılması gereklidir öte yandan ilde görev yapan başkan ve genel sekreterlerin daha etkin çalışabilmeleri için haftada yarım veya bir gün izinli sayılmaları önem taşımaktadır.
TTB 57. Büyük Kongresi, sağlığı piyasalaştırma uygulamalarının çalışma ortamı, sağlık kültürü ve toplum sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri konusunda kamuoyunu ve hekimleri uyarmak, bu uygulamaların durdurulmasını için bir yandan hekimlerin mücadelesini örgütlerken, aynı zamanda sağlık alanındaki sendikalar ve meslek odaları ile diğer toplumsal örgüt, kurum ve kuruluşlarla işbirliğini geliştirerek sağlıkta piyasalaşmaya karşı toplumsal bir cephe oluşturmak için TTB Merkez Konseyini görevlendirir.
Sağlığı piyasalaştırma ve sağlık hizmetleri ile sağlık çalışanlarının kaderlerini piyasa koşullarına terk etmeyi amaçlayan Sağlıkta Dönüşüm programı çerçevesinde çıkartılan ve önümüzdeki günlerde çıkartılmak üzere hazırlanan yasalar, sağlıkta, finansmandan örgütlenmeye, hizmetlerin sunumundan bunların denetimine kadar her alanda kamusal alanı sınırlayan ve her şeyi piyasa mekanizmalarına ve sermayeye terk eden bir sağlık ortamı yaratmaktadır.
1. Kamusal bir alan olması gereken sağlık sektörü, son yıllarda yapılan yasal düzenlemelerle, uluslar arası özel sermayeye devredilmeye çalışılmaktadır. Bu amaçla sağlık hizmetlerinin örgütlenmesi desantralize edilmeye çalışılmakta, hizmetler taşeron firma aracılıklarıylapiyasaya koşullarında alınmakta, böylece kamu kaynakları özel sektöre akıtılmaktadır.
2. Döner sermaye uygulaması kamu sağlık kuruluşlarının birer hizmet kurumu olmaktan çıkartarak kar amacı güden ticari kuruluşlar haline getirerek, sağlık kuruluşlarının özelleştirilmesine zemin hazırlamaktadır. Döner sermaye uygulaması sağlık hizmetleri için yeni bir kaynak yaratmayan, dolayısıyla kalıcı çözüm getiremeyen bir uygulamadır.
3. Ücretlendirme biçimi olan getirilen performansa dayalı ücretlendirme, esnek çalışma koşullarının alt yapısını sağlamaya yönelik bir girişimdir. Performansa dayalı ücretlendirme yönteminde kaynak bütçeden değil döner sermaye gelirlerinden sağlanacaktır. Performansa dayalı ücretlendirme modeliyle verimlilik adı altında asıl amacı ücretsiz kamu sağlığı hizmeti vermek olan sağlık kuruluşlarının kâr maksimizasyonunu sağlanmaktadır. Performansa dayalı ücretlendirme ile sağlık çalışanları arasında rekabet ortamı yaratılıp, performansa ve bireysel becerilere göre ücretler farklılaştırılarak birlikte çalışma ve ekip ruhu yok edilmeye çalışılmaktadır.
4. Performans ile esnek üretim modeli kamu sektörüne uyarlanmaya çalışılmaktadır. Burada asıl amaç "esnek çalışma" adı altında sendikasız, iş güvencesiz, süresiz ve sınırları belirsiz bir çalıştırma yöntemi getirilmek istenmektedir. Esnek üretim modelinin kamu üzerine yansıması ise döner sermaye, performans değerlendirmesi, sözleşmeli çalışma, çalışma saatlerinde esneklik ve özelden hizmet alımı gibi düzenlemelerle görülmektedir.
Kamuoyunun ve hekimlerin bu çabalar hakkında bilgilendirilmesi ve sağlık ortamında onulmaz yaralar açabilecek bu girişimleri durdurabilmek hekimlerin mücadelesinin örgütlenmesi, TTB’nin önünde duran en önemli görevdir. Ancak, gerek Sağlıkta Dönüşüm programının aslında Dünya Bankası ve IMF tarafından dünya halklarına dayatılmakta olan “sermayenin sınırsız tahakkümü” politikasının bir parçası olması ve gerekse ülkemizde de bu programın başta sosyal güvenlikte “reform” ve kamu kurumlarının özelleştirilmesi programları ile birlikte bir “paket” olarak yürütülüyor olması, TTB’nin bu mücadelede diğer toplumsal güçlerle birlikte hareket etmesini, programlı ilişkilerin geliştirilmesini (Herkese Sağlık, Güvenli Gelecek Platformu” gibi ilişkiler) mücadelenin başarıya ulaşabilmesi için, zorunlu kılmaktadır. TTB Sağlık çalışanlarının ve toplumun (örgütler ve platform bileşenleri öncelikli olmak üzere) Temel Sağlık Hizmetlerinin geniş kapsamlı içeriği konusunda eğitilebilmesi için bir eğitici eğitimi programı hazırlamalıdır.
TTB, uluslar arası ölçekte, Dünya Bankası ve IMF dayatmalarına karşı yükselen muhalif güçlerle ve ulusal ölçekte, Sağlıkta Dönüşüm programından zarar görecek toplumsal kesimlerin örgütlü güçleriyle, bu politikaları durdurulabilmesi için güçlerin birleştirilmesi ve ortak bir mücadele platformunun oluşturularak yığınların muhalefetinin sonuç alıcı eylemlere kanalize edilmesi için çaba göstermelidir. Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformları yeni dönemde tüm toplum için koşulsuz Temel Sağlık Hizmetleri (sadece tıbbı hizmet, hastalık tedavisi değil, barınma güvencesi, iş güvencesi, gıda güvencesi, yeterli ve sağlıklı su güvencesi, sağlıklı çevre, toplumsal barış ve demokrasi vb) ve “herkese sosyal güvence” talebi ile yeni bir gündem ve program etrafında ülke genelinde örgütlenmelidir.
TTB 57. Büyük Kongresi, “Kürt Sorunu”nun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözümünün sağlanması yolundaki çabaların desteklenmesi ve bu süreçlere TTB’nin olumlu katkı sağlaması için TTB Merkez Konseyi’ni görevlendirir.
Bir hekim örgütü olarak TTB, her zaman, insan yaşamının kutsallığını savunmuş ve insanların “yaşama hakkı”na yönelik ihlallerin karşısında durmuştur. Yıllardan beri süregelen ve onbinlerce yurttaşımızın yaşamına mal olan “Kürt Sorunu”nun çözümünde sertlik ve şiddet yanlısı politikaların terk edilmesi ve soruna barışçıl ve demokratik bir çözüm arayışı içine girilmesi hekimlerin ve halkımızın en büyük arzusudur.
TTB 55. Kongresi, şiddeti reddeden, halkların bir arada kardeşçe yaşaması ve ülke içindeki eşitsizliklerin, yoksulluğun ve yoksunlukların giderilmesi, hukukun hakim kılınması, özgürlük ve demokrasinin genişletilmesi perspektiflerinin öne çıktığı bir çözümden yana olduğunu ifade etmiştir. Bugün ise bu alanda sorunlar daha da derinleşmiş olup, insanlarımız, bir “şiddet, yabancılaştırma ve ötekileştirme” sarmalına itilmeye çalışılmaktadır. Bu kirli politikalar, ancak halklar arasında tutkal olacak, bütün insanlarımızı kucaklayan bir yaklaşımla geriletilebilir.
TTB Merkez Konseyi, geçmişte olduğu gibi önümüzdeki dönemde de, “Kürt Sorunu”na barışçıl ve demokratik çözüm getiren yaklaşımları desteklemeye ve sertlik ve şiddet yanlısı çözüm önerilerinin karşısında yer almaya devam etmelidir. “Kürt Sorunu”na şiddet yanlısı, anti-demokratik ve özgürlükleri kısıtlayan yaklaşımların, sadece bu sorunu çözümsüzlüğe itmekle kalmadığını, aynı zamanda örgütümüzün şiarı olan “Sağlıkta herkese eşit fırsat ve iyi hekimlik ortamını”nı da ortadan kaldırdığının altı çizilmelidir.
TTB 57. Büyük Kongresi, Türkiye’de toplum ruh sağlığı alanındaki sorunlara ve nedenlerine ilişkin toplumu bilgilendirmek, yapılabileceklere dikkat çekebilmek için çalışmalar yapmak ve “Ruh Sağlığı Yasası”nın çıkartılabilmesi için gerekli girişimlerde bulunmak üzere Merkez Konseyi’ni görevlendirir.
Gerekçe: Ruh Sağlığı Platformunun açıkladığı gibi "Ruh sağlığının korunması, hastalıkların tedavisi ve rehabilitasyonu için genel sağlıkla ilgili düzenlemeler yetmez: Ruh sağlığını bozan etmenler, beden sağlığını bozanlarla aynı olmadığı gibi, korunma, tedavi ve rehabilitasyon olanakları, düzeni ve örgütlenmesi de aynı değildir. Ruh sağlığını bozacağı bilinen etmenlerin engellenmesi, hastane tedavisi olanaklarının nitelik ve sayıca gereksinime uyarlanması, toplum içinde tedavi olanaklarının geliştirilmesi, ruh sağlığı bozulmuş kişilerin rehabilitasyon olanaklarının geliştirilmesi gibi birçok düzenlemenin yapılabilmesi ancak "Ruh Sağlığı Yasası" ile gerçekleşebilir. TTB platformdaki etkinliğini artırarak sürdürmeli yasanın çıkması için TBMM ve Sağlık Bakanlığınezdinde girişimlere başlamalıdır.10 Ekim 2008 Dünya Ruh Sağlığı gününde yoğun girişimler başlatıp yasanın 10 Ekim'de çıkması için çalışmalarına şimdiden başlamalıdır.