Ezidi Sığınmacılar İçin Acil Çağrı

Irak’taki IŞİD saldırılarından kaçan onbinlerce sığınmacı Güneydoğu illerinde son derece zor şartlar altında yaşıyor. Ciddi sağlık riskleriyle karşı karşıya olan sığınmacıların durumları ile ilgili 19 Eylül 2014 tarihinde TTB tarafından bir basın toplantısı düzenlendi.

TTB Merkez Konsey binasında düzenlenen basın toplantısına TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Bayazıt İlhan ve TTB Halk Sağlığı Kolu’ndan Prof. Dr. Feride Aksu Tanık katıldı.

Yapılan basın açıklamasında, “Gerek Suriyeli gerekse Ezidilerin yasal statüsü Türkiye’nin imzaladığı Cenevre Sözleşmesi kapsamında “sığınmacı” olmasına karşın, hükümet ‘sığınmacı’ sözcüğünü kullanmamak konusunda ısrar ederek “misafir” tanımlaması yapmaktadır.” denilerek, hükümete; bu insanlar için “sığınmacı” statüsünü kabul etmesi ve bununla ilişkili olarak uluslararası kurallar doğrultusunda gereğini yapması çağrısında bulunuldu.

Açıklamada, “Göç ederek topraklarımıza sığınan Ezidilerin barınmadan, beslenmeye, sağlık hizmetlerine uzanan yelpazedeki gereksinimleri Diyarbakır, Batman, Mardin, Şırnak gibi bölge illerinde yerel yönetimlerin çabalarıyla karşılanmaya çalışılmaktadır. Ezidi sığınmacılar için Kızılay ve AFAD’ın çalışmalarının yok denecek kadar az olduğu görülmektedir. Devletin, topraklarına sığınan insanların gereksinimlerini ayrım yapmaksızın karşılaması beklenir. Kızılay ve AFAD başta olmak üzere merkezi hükümetin organlarının acilen devreye girmesi gerekmektedir.” denilen açıklamada, Ezidi sığınmacıların birinci basamak koruyucu ve tedavi edici hizmetlerden yararlanabilmelerinin ve tüm sığınmacılar gibi tedavi edici sağlık hizmetlerine ulaşmalarının bir insan hakkı olduğu vurgulanarak, bu hizmetlerin acilen sağlanması talep edildi.

EZİDİ SIĞINMACILAR İÇİN ACİL ÇAĞRI

BASIN AÇIKLAMASI

19 Eylül 2014

Irak ve Suriye’de yaşanan savaş ortamı nedeniyle, Türkiye son iki yıldır göç dalgalarıyla karşı karşıyadır. Bu süreçte Türkiye’ye sığınan Suriyeli sayısı yaklaşık 1.5 milyona ulaşmıştır. Bunların 250 bini Kızılay tarafından kurulan kamplarda yaşamaktadırlar. Tarih boyunca defalarca soykırım çabalarına maruz kalan Ezidiler, bir kez daha aynı tehditle karşı karşıya kaldılar. Son olarak Irak’ın kuzeyinde yaşayan Ezidi Kürtlerin, kendilerine yönelen şiddetten kaçarak Türkiye ve Rojova’ya sığınmalarına tanık olduk. Şu anda Türkiye’ye sığınan Ezidi sayısı yaklaşık 26 bin civarındadır.

Gerek Suriyeli gerekse Ezidilerin yasal statüsü Türkiye’nin imzaladığı Cenevre Sözleşmesi kapsamında “sığınmacı” olmasına karşın, hükümet “sığınmacı” sözcüğünü kullanmamak konusunda ısrar ederek “misafir” tanımlaması yapmaktadır. Hükümetin bu insanlar için “sığınmacı” statüsünü kabul etmesi ve bununla ilişkili olarak uluslararası kurallar doğrultusunda gereğini yapması gerekmektedir.  

Göç ederek topraklarımıza sığınan Ezidilerin barınmadan, beslenmeye, sağlık hizmetlerine uzanan yelpazedeki gereksinimleri Diyarbakır, Batman, Mardin, Şırnak gibi bölge illerinde yerel yönetimlerin çabalarıyla karşılanmaya çalışılmaktadır. Ezidi sığınmacılar için Kızılay ve AFAD’ın çalışmalarının yok denecek kadar az olduğu görülmektedir. Devletin, topraklarına sığınan insanların gereksinimlerini ayrım yapmaksızın karşılaması beklenir. Kızılay ve AFAD başta olmak üzere merkezi hükümetin organlarının acilen devreye girmesi gerekmektedir. Büyük olasılıkla en azından kışı ülkemizde geçirecek olan bu sığınmacıların barınma, beslenme, güvenlik, eğitim, sağlık vb. gereksinimlerine bütüncül bir bakış açısıyla ve devletin olanaklarıyla sahip çıkılmalıdır. Böylece Dünya Gıda Programı vb. uluslararası yardımların organize edilmesinin de önü açılacaktır.

Ezidi kamplarında kurulan revirlerde belediyelerin hekim ve hemşireleri ayaktan sağlık bakımını sağlamakta, bu hizmet bölgedeki gönüllü hekimler tarafından desteklenmektedir. Aynı zamanda yerel tabip odalarımız aracılığıyla sağlık hizmetlerine katkı sunulmaya çalışılmaktadır. Diğer yandan Türkiye’nin her bölgesinden sığınmacılara sağlık hizmeti sunmak isteyen gönüllü hekimler vardır ve bu talepler TTB’de toplanmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın görevlendirmelerinin gönüllülük temelinde olması ve bu konuda TTB ile işbirliği yapması beklenmektedir. TTB bu işbirliği için hazır olduğunu iletmek üzere defalarca görüşme talebinde bulunmasına karşılık Sağlık Bakanlığı’ndan geri dönüş olmamıştır. Sağlık Bakanlığı’nı bir kez daha Ezidi sığınmacılar için görevini yapmaya ve Tabipler Birliği ile işbirliği yapmaya davet ediyoruz.

Gerek eczacı odalarının çabası gerekse Türkiye’nin her yerinden gelen ilaç bağışları ile sığınmacıların tedavileri sağlanmaya çalışılmaktadır. Ancak hastaneye sevk gerektiğinde sorunlar ortaya çıkmakta, bu insanlar yataklı tedavi sağlık hizmetlerinden yararlanamamaktadır. Ezidi sığınmacıların aşılama hizmetleri geldikleri illerde Toplum Sağlığı merkezleri tarafından sürdürülmektedir. Bu olumlu yaklaşımın diğer koruyucu hizmetler açısından da sağlanması yaşamsaldır. Ezidi sığınmacıların birinci basamak koruyucu ve tedavi edici hizmetlerden yararlanabilmeleri, tüm sığınmacılar gibi tedavi edici sağlık hizmetlerine ulaşmaları bir insan hakkıdır ve bu hizmet sağlanmalıdır.

Türk Tabipleri Birliği

Merkez Konseyi