Bir Derleme: Hekimler, TTB Organları ile Yöneticileri Hakkında Gezi Parkı Olayları Nedeniyle Açılan Soruşturma ve Davalar

2013 Mayıs ayı sonunda başlayan adına “Gezi Parkı olayları” denilen gösterilerde polisin kullandığı biber gazı ve kuvvet sonucu binlerce kişi yaralandı, sağlık sorunu yaşadı. Sağlık sorunu yaşayan insanlar sağlık hizmetine ulaşmakta büyük güçlük çektiler. Sağlık Bakanlığı olağandışı bir durum olan yaygın ve çok sayıdaki sağlık sorununa sahada hizmet verecek bir sağlık hizmeti örgütlenmesi oluşturmadı. Yanı sıra yaralananlara kısa sürede ulaşabilecek acil yardım ekipleri ihtiyaç olan alanlarda yeterli sayıda bulundurulmadı. Sağlık Bakanlığı milyonlarca insanın sağlığını tehdit eden biber gazının hukuka aykırı bir biçimde kullanımını engellemek, toplum sağlığını korumak için girişimde bulunmadı. Toplumsal olaylar sırasında yaralanarak sağlık kuruluşlarına başvuran hastaların kimlik bilgilerini ve bu durumu belirtir biçimde kaydedilmesine ilişkin  formlar ortaya çıktı.

Türk Tabipleri Birliği Sağlık Bakanlığı’na, hükümete kolluk güçlerinin gösteri yapan insanlara yönelik sağlıklarını tehdit eden kuvvet kullanımı ve biber gazının kullanılmasına son verilmesi, ayrımcı olmayan ve yeterli bir sağlık hizmeti verilmesi için yazılı ve sözlü olarak çağrıda bulundu.

Kolluk kuvvetlerinin saldırıları sonucu olağandışı bir biçimde ortaya çıkan sağlık sorunları karşısında hekimler, hemşireler, tıp öğrencileri kendiliğinden insanların yardımına koştu. İlk yardım hizmeti verdiler. Sağlık Bakanı, basına meydanlarda yaralanan insanlara ilk yardım hizmeti veren hekimler hakkında soruşturma açacaklarını beyan etti. Türk Tabipleri Birliği ayrımsız herkese ilk yardım hizmeti verilmesine ilişkin hekimlik tutumuna sahip çıktı. Bunun bütün dünyada olduğu gibi hekimlerin görevi olduğunu açıkladı.

Gösterilerin yoğun olduğu illerde Tabip Odalarımız ilgililerle sağlık hizmeti vermeye gönüllü olan hekimlere kendilerine gelen sağlık hizmeti ihtiyacına ilişkin bilgileri ileterek acil sağlık hizmetlerinin olabildiğinde güvenli bir biçimde verilmesi için çaba gösterdi.

Türk Tabipleri Birliği Tabip Odaları aracılığı ile İlk yardım hizmeti veren hekimlerden yaralı ve ölümlerle ilgili bilgileri topladı, sayısallaştırdı ve toplumu bilgilendirdi. Gösteriler sırasında biber gazına maruz kalan insanların yaşadığı sağlık sorunlarını ve biber gazının etkilerini ortaya koyan web tabanlı bir bilimsel çalışma yürüttü. Bu çalışmayı kısa sürede raporlaştırarak yetkililer ve kamuoyu ile paylaştı. Biber gazının etkileri, maruziyet halinde yapılabilecekler konusunda toplumu ve hekimleri, sağlık çalışanlarını bilgilendirici çalışmalar yaptı. Türk Tabipleri Birliği ayrıca kimyasal gösteri kontrol ajanlarının kullanımı konusunda bir tutum belgesi geliştirilmesi amacıyla Dünya Tabipler Birliği nezdinde girişimler başlatmıştır.

Tek tek hekimler, Türk Tabipleri Birliği ve Tabip Odaları Yöneticisi olan hekimler anti demokratik, hukuka aykırı uygulamalara karşı toplantı ve gösteri haklarını da zaman zaman  kullandılar.

Sağlık Bakanlığı, 2014 Haziran ayı ortalarında verilen ilk yardım hizmetleri ile ilgili olarak bir soruşturma açtı ve müfettişler görevlendirdi. Müfettişler tarafından  İstanbul, Ankara, İzmir Tabip Odaları ile Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyine gönderilen  yazılarda ilk yardım hizmeti alan kişilerden “yasadışı gösterilere katılan şahıslar” şeklinde ayrımcı bir dille söz edilerek bu kişilerin kimlik bilgileri, aldıkları sağlık hizmetine ilişkin bilgiler  ve bu kapsamda sağlık hizmeti veren hekimlerin ve sağlık personelinin bilgileri istendi. Sonradan ortaya çıkan belgelerden de görüldü ki örneğin Ankara’da İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yaralananlara ilk yardım hizmeti verilip verilmediğini ve veren kişileri tespit etmek üzere ekipler görevlendirildi.

İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından gözünü kaybeden insanların kimlik bilgileri istendi.

Türk Tabipleri Birliği gerek Sağlık Bakanlığı müfettişlerine gerekse Emniyet Genel Müdürlüğü’ne hastaların ayrımsız sağlık hizmeti alma hakkı ve hekimlerin sır saklama yükümlülükleri kapsamında kişisel bilgileri toplamadığını, toplamış olsa bile bunları hekimlik meslek etiği kuralları uyarınca paylaşmasının mümkün olmadığını belirtmiştir.

Emniyet Genel Müdürlüğü, kendisine TTB tarafından verilen bu yanıtı çarpıtarak hükümet yanlısı gazetelere servis etmiş, Türk Tabipleri Birliğinin verdiği bilgilerin güvenilirliğini, itibarını sarsmak için bir faaliyet yürütmüştür.  Ankara ilinde gösteriler sırasında gözaltına alınan kişiler mahkemeye sevk edilmiş, Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından Mahkemeye gönderilen fezlekede Türk Tabipleri Birliği, Ankara Tabip Odası, Türkiye Barolar Birliği gibi meslek kuruluşlarından yasadışı “hükümet muhalifi sivil toplum örgütleri” olarak söz edilmiştir.

Bu gelişmeler sonrasında;

                    1.   Sağlık Bakanlığı, “hukuka aykırı yetkisiz ve kontrolsüz, revir adı altında sağlık hizmet birimleri oluşturarak amaçları dışında faaliyet gösterdikleri” iddiası ile Türk Tabipleri Birliği’na bağlı Ankara Tabip Odası’nın organlarında görev yapan hekimlerin görevine son verilmesi talebi ile Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E.2014/64 sayılı dosyasında dava açmıştır. Davanın ön inceleme duruşması 30 Eylül 2014 günü saat 10.30’da yapılacaktır.

                    2.   Hatay Tabip Odası Başkanı Selim Matkap’ın Ahmet Atakan isimli yurttaşın olaylar sırasında yüksekten düşerek hayatını kaybetmesi üzerine yapılan otopsi işlemi ile ilgili olarak kamuoyuna bilgi vermiştir. Bunun üzerine Sağlık Bakanlığı,  vefat eden vatandaş tabip odası üyesi olmadığı halde Dr. Selim Matkap ve Hatay Tabip Odası’nın kurumsal amaçlarıyla örtüşmeyecek nitelikte toplumsal olaylara taraf ve müdahil olduğunu belirterek tabip odası organlarının yöneticileri hakkında görevlerinin sona erdirilmesi için dava  açmıştır. Hatay 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/130 esas sayılı dosyasında görülen davanın ilk inceleme duruşması 14 Ekim 2014’te yapılacaktır.

                   3.   İstanbul’da “Gezi Parkı Eylemleri” sırasında polisin hukuka aykırı müdahalesi sonucunda yaralanan yurttaşlara ilk yardımda bulunan iki hekime “göstericilere ilk yardım hizmeti vererek” ve “yaralılara sağlık         hizmeti verirken ibadethaneyi kirleterek” suç işledikleri gerekçesi  ile ceza davası açılmıştır. Davanın İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/512 Esas sayılı dosyasında 27.5.2014 tarihinde ilk duruşması yapılmış, çok sayıda yargılanan bulunan dosyanın duruşması 14.11.2014 günü saat 09.30’a bırakılmıştır.

                 4.   İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ali Çerkezoğlu ve pek çok meslek örgütü ve sivil toplum örgütü yöneticisi hakkında  sağlıklı kentler için “halkın” katılımı hakkını tabip odası adına kullanıp Taksim Dayanışması Platformu’na katıldığı için “suç işlemek için örgüt kurduğu” bu örgütü “Taksim Dayanışma Platformu” olarak isimlendirdikleri, halkı kanuna aykırı toplantı ve gösteriye kışkırttıkları ve yürüyüş sırasında güvenlik kuvvetlerinin ihtarına rağmen dağılmama suçu işledikleri gerekçesiyle ceza davası açılmıştır. Dava İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/88 esas nunarasında kayıtlı olup ilk duruşması 12 Haziran 2014 günü yapılmıştır. Davanın ikinci duruşması 21 Ekim  2014 saat 09.30’da yapılacaktır.

                5.   İstanbul Tabip Odasının Gezi Parkı olayları sırasında yönetim kurulunda görev yapan Dr.Ali Özyurt ve Dr. Fethi Bozçalı hakkında Sağlık Bakanlığı tarafından gezi olayları nedeniyle soruşturma açılmış, soruşturma sonucunda herhangi bir yaptırım uygulanmamasına karar verilmiştir.

                6.   Kırklareli Tabip Odası Başkanı, Yönetim Kurulu üyeleri ve çalışanlarının da içinde olduğu yaklaşık dört yüz kişi hakkında Kırklareli ilinde düzenlenen Gezi Eylemlerine katıldıkları çok sayıda dava açılmıştır. Yalnızca tabip odası Başkanı hakkında açılan dava sayısı 18’dir. Birçok dosyada beraat kararı verilmiştir. Kararları Cumhuriyet Savcısı ceza verilmesi talebi ile temyiz etmiştir. Davalar değişik aşamalarda sürmektedir.

7.     2 Ocak 2014 tarihinde kabul edilen 6514 sayılı Sağlık Bakanlığı Ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun isimli Kanun ile ;  hekimlerin düzenli ve sürekli olarak sağlık hizmeti vermek üzere sağlık bakanlığı tarafından çalışma ruhsatı verilmiş yerler dışında herhangi bir biçimde sağlık hizmeti vermesinin önlenmesine “ruhsatsız sağlık hizmeti verme suçu” adı altında yeni bir suç türü yaratılmış, 1 ila 3 yıl arasında hapis ve 20 Milyon TL’ye (yaklaşık 900 000 USD) kadar para cezası getirilmiştir.

8.     12 Temmuz 2013 günü kabul edilen 6495 sayılı “Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” isimli Torba Yasa ile tarafsızlığı ve bağımsızlığı sağlanmayan bir idari kurul tarafından sağlık mesleği mensuplarına meslekten geçici ve sürekli men cezası verilmesine olanak tanıyan, kişilerin sağlıklarıyla ilgili kişisel bilgilerinin rızaları olmaksızın ve ayrımsız bir biçimde toplanması konusunda Sağlık Bakanlığına yetki veren düzenlemeler yasalaştırılmıştır.

Günümüzde hekimler, meslek örgütü yöneticileri, barışçıl bir biçimde, taleplerini düşüncelerini açıklamak ve toplumsal katılım hakkını kullanmak üzere iş bıraktıklarında, toplantı ve gösteri yaptıklarında, düşünce ve ifade, örgütlenme hakkını kullandıklarında, yargılamalar sistematik bir biçimde sindirme aracı olarak görülmekte ve işletilmektedir. Hekimler hakkında açılan çok sayıda soruşturma ve dava bulunmaktadır. Açılan dava sayısı  yukarıda belirttiklerimiz ile sınırlı değildir. Yapılan yasalar da hekimliğin mesleki etiği kurallarına ve temel insan haklarına uygun olarak icra edilmesini olanaksız kılıcı bir sistemi kurmaya yönelmiştir.

Türk Tabipleri Birliği

Merkez Konseyi