İngiliz Parlementosu'nda Türkiye Sağlık Sistemi Tartışıldı

altMuhafazakar Parti North Enfield milletvekili Nick DeBois ve ITSEB  isimli sivil toplum kuruluşu 9 Eylül 2013 Pazartesi günü İngiltere Parlementosu’nda Türkiye Sağlık Sistemi hakkında bir toplantı düzenlediler.

Toplantı çerçevesi olarak Lancet Dergisi’nde geçtiğimiz Haziran ayında yayınlanan ve Türkiye Sağlık Sistemi ve Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı öven “Universal health coverage in Turkey: enhancement of equity” başlıklı yayın belirlenmişti. Bu yayına şu linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(13)61051-X/fulltext

Toplantıya Türkiye’den Türk Oftalmoloji Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak davetli konuşmacı olarak katıldı ve "What is real in new Turkish healthcare system: Magic or reality” başlıklı bir konuşma yaptı. Parlemento binası 6. Salonda yapılan toplantıya İngiltere Avrupa Birliği Bakanı David Lidington, parlementer Nick De Bois ve bazı milletvekilleri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve bilimsel dernek temsilcileri ile vatandaşlar, basın mensupları katıldı. Toplantıya Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Bayazıt İlhan da bir mektup göndererek Lancet Dergisi’nde yayınlanan söz konusu makaleye ilişkin Türkiye’deki hekimlerin ve Türk Tabipleri Birliği’nin itirazlarını, Türkiye Sağlık Sistemi ile Sağlıkta Dönüşüm Programına ilişkin kısa değerlendirmelerini iletti.

Toplantıya gönderilen mektup için tıklayınız.

Toplantıya gönderilen mektubun Türkçesi için tıklayınız. 

Prof. Dr. Kaynak Türkiye’deki sağlık sistemindeki değişimlerin ne yönde seyrettiği konusunda, Sağlık Bakanlığı verilerini kullanmak sureti ile bir konuşma yaptı.

Prof. Dr. Kaynak Türkiye’nin nüfus özellikleri ile batı ülkelerinin ve özellikle İngiltere’nin nüfus özelliklerini karşılaştıran Kaynak, Türkiye’nin hala genç bir nüfusa sahip olmakla birlikte, yaşlı nüfusun da  %7-8 leri bulacak şekilde giderek arttığını ve 2050 yılı projeksiyonuna bakarak, orta yaşlı ve yaşlı nüfusunun artarak batı ülkelerine yaklaşacağını belirtti. Sağlık sisteminde sağlık ocaklarının yerini yarı özel aile hekimliğinin aldığını ve zaman içinde aile hekimlerine verilen sorumlulukların çok ağırlaştırıldığını belirten Kaynak, bu süreçte, bebek ve anne ölüm oranları gibi temel sağlık göstergelerinde iyileşme olduğunu belirtti. Ancak bu iyileşmenin rakamlarına dair Türk Tabipleri Birliği ve diğer kuruluşların itirazları olduğunu ifade etti. Türkiye sağlık sistemindeki temel sorunlar arasında, en ön planda, performans sistemi olduğunu vurgulayan Kaynak, günde 100-120 bandında hasta bakan hekimlerin, hastaya zaman ayıramadıkları için çok sayıda tetkik ve çok sayıda ilaç yazdığını, aslında bu durumdan hastaların “mutlu” olduğunu belirtti. Fakat bu mutluluğun gerçeğe dayanmadığını, hekime ulaşmanın kolaylaşmasına paralel olarak gerçek tedaviden uzaklaşıldığının altını çizdi. “Performans sistemi ile kısa hasta hekim görüşmesi, çok hastanın sağlık sistemine girip çıkması sağlanmaktadır” dedi. 

Kaynak sunumunda bazı ilginç ve sihirli rakamlara yer vererek şöyle devam etti :

“Türkiyede yaklaşık olarak bu sene 10 milyona yakın MR istenmesi bunun bir göstergesidir ve ayrıca yıllık 2 milyar kutu ilaç tüketimi, bir bakıma hekimin hastaya zaman ayıramadığını göstermektedir. Bu tetkik ve çok ilaç yazılması bir bakıma hekim–hasta kontakt süresinin kısa zamanda sonlandırılması ve yeni bir hastanın alınması için doktorların kaçınılmaz olarak başvurdukları bir durum olduğu anlaşılmaktadır.  

Yılda tüm kurumları ile yaklaşık 700 milyon hasta bakılan sağlık sisteminde, ortalama yıllık olarak her vatandaşın doktora başvurma sayısı 10’ a ulaşmakta bu da nerdeyse her vatandaşın ortalama olarak her ay doktora ulaşması anlamına gelmektedir. Üstelik ilginç olan yıl boyu acil servis hizmeti alan hasta sayısı 90 milyon olup, kendi nüfusundan fazla “acil” hasta bakan bir sistemle karşılaşmaktayız ve  bu oran dünyada başka örneği olamayan sihirli rakamlardan birisidir.  

altSağlık sisteminin bu aşırı yüklenmesi, tarihin en kutsal ilişkisi olan hasta hekim ilişkisini de bozmakta ve bu durum da yöneticiler tarafından hekimi itibarsızlaştırıcı sözlerle desteklenmektedir. Bu nedenle hastalar ve yakınları herhangi bir şekilde isteklerini  yerine getiremeyen veya hastalık prognozundan memnun kalmayan kişilerce hekim ve diğer sağlık personeline taciz ve saldırılar olmaktadır.   

Son altı aylık dönemde sağlık personeline 6580 den fazla kayıtlı saldırı vardır ve bunların 2/3’ü doğrudan tedavi yapan doktora yöneliktir.  Bu çözülmesi gereken sihirli rakamlardan birisidir.

Sağlık Bakanlığı tarafından verilen istatistiklere göre hastalar arasında yapılan anket çalışmalarında, sağlık sisteminden memnuniyet oranı %76 olarak saptanmıştır. Tabipler Birliği tarafından yapılan bir anket çalışmasında ise hekimlerin %94’lük bir kısmı gelecekten umutsuz ve mutsuzdur.”

Prof. Dr. Kaynak %6 mutluluk oranı gösteren bir hekim grubu ile %76 hasta mutluluğunun nasıl olup ta sağlandığının çok iyi irdelenmesi gerektiğini belirtti. Prof. Kaynak konuşmasına şöyle devam etti:

“Bu oranda hasta memnuniyeti gösteren ülkeler arasında İsveç ve Finlandiya gibi ülkeler vardır ve bu ülkeler Türkiye"de kişi başı toplam yıllık sağlık harcaması 980 USD iken 3500-4000 USD bandında harcama yapmaktadırlar. Buna karşılık 980 USD dolayında harcama yapabilen ülkelerde, örneğin Bulgaristan ve Litvanya gibi, hasta memnuniyet oranı %25 dolayında tespit edilmektedir. Bu nedenle Türkiye sağlık sistemi bu verilere göre yaklaşık 4 kez daha ucuza yaklaşık 3 kat daha fazla bir hasta memnuniyeti temin etmektedir. Bu özellikleri ile Türkiye’deki sağlık sistemi dünyada tektir. Bu da bir sihirli rakamdır. Bu sihirli rakamda hekimlerin aşırı manevi ve maddi fedakarlığını göz ardı etmemek gerekmektedir. 

Toplam sağlık harcamaları artarken, bu genel harcama içinde hekimin gelir payı giderek düşmektedir. Bu sadece özel sektörde değil kamu sektöründe de bu şekildedir ve örneğin, en çok yapılan katarakt ameliyatı için sosyal güvenlik kurumunun toplam paket ödemesi yaklaşık olarak 310 USD’dir. Aslında son derece yüksek bir teknoloji, bilgi ve beceri birikimi gerektiren böyle bir fako cerrahisinin bu fiyata yapılmasının istenmesi de yine bu rakamın sihirli olmasına yol açmaktadır. Bu rakam yakın zamana kadar özel sektörde 200 USD dolayında idi. Böyle düşük sayılabilecek rakamlara rağmen katarakt cerrahisinin %70"lik bir kısmının özel sektör kuruluşları tarafından yapıldığı ve bu bile hala özel sektörün, ilan ve reklam gibi etkinlikleri ile şiddetli rekabetin konusu olmaya devam etmektedir.

Sonuç olarak, Türkiye’de sağlık sistemi çok yetişmiş ve kaliteli bir hekim popülasyonunun bir anlamda aşırı baskı ve hasta yüklenmesiyle, hızlı ve düzenli  olmayan kararlar ile yönetilmeye çalışılması ve hasta popülasyonunun, bir ölçüde popülist politikalar ile sanki tedavi ediliyormuş gibi hekime gereğinden fazla ve sık ulaşımının sağlanması ile temel dengelerini yitirmeye başladığı izlenimi doğmaktadır. Burada Sosyal Güvenlik masraflarının aşırı tetkik ve ilaç tüketimi gibi unsurlarla yükselmesi, hekim ve diğer sağlık personelinin maliyetinin düşürülmesi esasına dayalı bir yaklaşımla sistem dönüştürülmüştür.

Bu alanda Avrupalı doktorlarla Türk meslektaşlarımızın, akademik ve profesyonel olduğu kadar legal ve sosyal iletişimi de artırarak bazı ortak noktaların bulunması ve tüm dünyada hekimler aleyhine yürütülen bazı uygulamaları ele almaları gerekmektedir.” 

Sunum sonrası toplantıda soru-cevap biçiminde değerlendirmeler yapıldı. Toplantının sonunda Milletvekili Nick Debois Prof. Dr. Süleyman Kaynak’a bir plaket verdi ve taktirlerini bildiren bir konuşma yaparak oturumu sonlandırdı.

Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi