Batman Tabip Odası: Yaşadığımız kızamık salgını değilse nedir?
Batman Tabip Odası tarafından kızamık vakalarına dikkat çekmek üzere 7 Şubat 2013 tarihinde bir basın toplantısı düzenlendi.
Basın toplantısına TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Zülfükar Cebe de katıldı. Dr. Zülfükar Cebe, basın toplantısında yaptığı konuşmada, TTB’nin, sağlığı piyasa koşullarının insafına bırakan Sağlıkta Dönüşüm Programı’na karşı çıktığını ve bu programın ne sağlık emekçilerine ne de yoksul halk kesimlerine bir yararı olmadığını belirtti.
Türkiye’deki artan kızamık vakalarına dikkat çeken Dr. Cebe, Sağlık Bakanlığı’nın, bugüne kadar tüm ülkede sayısını bilmediğimiz ama tanısı konanların kat be kat üstünde olduğu düşünülen kızamık vakalarına karşı toplumu bilgilendirecek bir açıklama yapmadığına değindi. Dr. Cebe şunları söyledi: “İlimizde yerel idarecilerin iyi niyetli çabaları olsa da yaşanan salgın tablosu daha ciddi bir planlama ve koordinasyonu gerektirmektedir. Ancak burada gördüğümüz temel sıkıntının kaynağı; sağlık sisteminde gerçekleştirilmiş olan yapısal düzenlemeler sonucu ekip ruhunun bozulması, hatta ekibin dağıtılması, birinci basamak ASM ve TSM yapılanmasının, Kamu Hastane Birliği uygulaması ile ikinci basamakla iletişimlerinin koparılması ve performans uygulamasıdır. TTB olarak gerek bölgemizdeki diğer illerde gerekse ülkenin diğer bölgelerinde kızamık ile ilgili çalışmaların ne durumda olduğu konusunda sağlıklı verilere sahip olduğumuzu söyleyemeyiz. Ancak yaşanan salgının çok daha geniş biçimde birçok ilde olduğunu ifade edebiliriz.”
Dr. Cebe’nin konuşmasının ardından, Batman Tabip Odası Aile Hekimliği Komisyonu Başkanı Dr. Erdoğan Pekkolay, yapılan çalışmalar hakkında bilgi sundu. Basın açıklaması ise Batman Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Selahattin Oğuz tarafından okundu.
BASIN AÇIKLAMASI
YETKİLİLERE SORUYORUZ:
YAŞADIĞIMIZ KIZAMIK SALGINI DEĞİLSE NEDİR?
Bilindiği üzere ilimizde ilk kızamık vakalarının görüldüğü günlerde yine bir basın açıklaması yaparak sürecin hassasiyetini ve acil alınması gereken tedbirleri sizler aracılığıyla kamuoyuyla paylaşmıştık.
Özellikle aşılama ile ilgili yeni bir planlamaya ihtiyaç duyulduğunu, ilimizdeki siyasi mültecilerin sağlığa ulaşımlarının önündeki tüm engellerin kaldırılarak en temel insani ihtiyaçlarının karşılanmasını, halkın bilgilendirilmesini ve aile hekimliği uygulamasından kaynaklı olabilecek sıkıntıları ve buna yönelik çözüm önerilerimizi sunmuştuk.
22 Ocak günü yapmış olduğumuz ilk basın açıklaması sırasında ilimizde kesin tanısı konulmuş 2 kızamık vakası bulunmaktaydı. Maalesef 2 hafta önce 2 olan bu sayı bugün itibariyle kesin tanı konmuş vaka anlamında 55 "e ulaşmış bulunmaktadır. Tanısı konulmamış vakalarla birlikte bu sayının kat be kat daha fazla olduğu bilinen bir gerçektir. Yine her geçen gün bu sayının artmasından da ciddi bir şekilde kaygı duyduğumuzu ifade etmek istiyoruz.
Bizi kaygılandıran esas gerekçe ise ilimizdeki resmi sağlık kuruluşları arasındaki koordinasyon eksikliği, sürece hızlı müdahil olunmaması ve hala durumun ciddiyetinin anlaşılmamış ya da anlaşılmak istenmemiş olmasıdır.
Ayrıca aile hekimliği uygulaması ile 1.basamak koruyucu sağlık hizmetlerinin bütünselliğinin bozulmuş olması, kolektif çalışmadan uzak tamamıyla bireysel ve özel muayenehanecilik mantığının hakim kılınmış olması, popüler siyasi kaygılar uğruna yanlış reklam kampanyalarıyla halkın yanıltılarak; beklentisinin yükseltilmiş olması, performans baskısı ve her çeşit angarya iş yükü dolayısıyla da ASM"ve TSM’lerin böylesi toplum sağlığını tehdit eden süreçlere cevap olamayacağı aşikardır.
Aynı zamanda birinci basamakta toplumun/halkın koruyucu sağlık hizmetlerinin planlanması ve iyileştirilmesi için kurgulanmış olan Toplum Sağlığı merkezlerinin gerek personel sayısı gerekse tecrübe ve teknik donanım açısından eksikliklerinin had safhada olduğu da tarafımızca bilinen bir başka acı gerçektir.
Böylesine ciddi ve toplum sağlığını tehdit eden bir konuda hele hele 2015 yılına kadar Türkiye’de yerli virüs geçişini durdurmayı, 2015 yılından sonra ise ülke dışından gelecek virüslerin yerleşmesini önlemeyi ve kızamığa bağlı ölümleri engellemeyi hedef olarak belirlemiş bir ülkenin Sağlık Bakanlığı’nın şu ana kadar bu konuda tatmin edici bir açıklama yapmamış olmasını da manidar buluyoruz.
Anlaşılıyor ki Sağlık Bakanlığı Kızamık olgularını yokmuş gibi göstermek istemekte ve bunu toplumdan gizleme isteğinin altında da yaygın kanaat olarak maalesef halkımız tarafından yanlış olarak bilinen ""Sağlıkta her şey iyi gidiyor"" algısının sürdürülme isteği yatmakta olduğu görülmektedir. Oysa ki bütün bu koordinasyonsuzluk ve sistemin kendisinden kaynaklı zaaflara rağmen yaklaşık 2 haftadır Hekimler ve Sağlık Personeli mahalle mahalle, ev ev gezerek, büyük bir özveri ile çalışarak ‘’Salgının’’ ilimizde daha çok yayılmasının önüne geçmeye çalıştıklarını da biliyoruz. Yine ilimizde mütevazi bütçesi ile kurulmuş olan Belediye Sağlık Merkezinin de bu süreçte özelliklede sosyal güvencesizlere, mültecilere ve diğer tüm ötekilere vermiş olduğu sağlık hizmeti ile sunduğu katkı da gözardı edilmemelidir.
Aynı şekilde ilimizde yetkililerce kamuoyunu tatmin edecek bir açıklamanın yapılmayarak halkın bilgilendirilmemiş olmasını da ciddi bir eksiklik olarak gördüğümüzü ve yerel yetkilileri de sürecin vahametinin farkına vararak daha sorumlu davranmaya davet ettiğimizi ifade etmek istiyoruz.
Halkımıza önerimiz ise; riskli kabul edilen bölgelerde yaşayan tüm vatandaşlarımızın salgın konusunda duyarlı olması ve sürdürülen bağışıklama çalışmalarında sağlık personeline yardımcı olmalarıdır.
Ve Batman Tabip Odası olarak sürecin başından beri takipçisi olduğumuzu yönetici ve aktivistler olarak gerekli katkıları sunmaya çalıştığımızı ve bundan sonra da katkı sunmaya hazır olduğumuzu sizler aracılığıyla kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
BATMAN TABİP ODASI