Bu Kez Ölüm Değil Yaşam Kazansın!

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ve Yüksek Onur Kurulu üyeleri 66. gününe giren cezaevlerindeki süresiz-dönüşümsüz açlık grevleri konusundaki değerlendirmelerini Adalet Bakanlığı önünde yaptığı basın açıklamasıyla paylaştı. "Bu Kez Ölüm Değil Yaşam Kazansın" yazılı beyaz bir çelengi Adalet Bakanlığı önüne bıraktılar.

16.11.2012

Basın Açıklaması

Bu Kez Ölüm Değil Yaşam Kazansın!

BAĞIMSIZ HEKİM HEYETLERİNİN CEZAEVLERİNE GİRMESİNE

BİR AN ÖNCE İZİN VERİLMELİDİR!

Cezaevlerinde 12 Eylül’den itibaren başlayan açlık grevleri bugün 66. gününe girdi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak ilki 12 Ekim 2012 tarihinde olmak üzere defalarca yazılı ve sözlü olarak yinelediğimiz odalarımız nezdinde oluşturulan bağımsız tıbbi heyetlerimizce yapılacak cezaevlerini ziyaret, bilgilendirme ve muayene talebimize Adalet Bakanlığı’ndan şimdiye kadar yanıt alamadık. Bu nedenle, açlık grevcilerinin sağlık durumları hakkında doğrudan gözlemlere sahip olmamakla birlikte, basına yansıyan haberler ve tıbbi bilgilerimizle durumun her geçen gün daha tehlikeli bir hale gelmesinden endişeleniyor ve ilk başlayan gruplar başta olmak üzere açlığın insan bedeni üzerindeki yıkıcı etkileri ve olası trajik sonuçları açısından kaygı duyuyoruz.

Önceliği insan yaşamının ve onurunun korunması olan hekimler için açlık grevinde olan kişilere yaklaşım hassas bir konudur.  Grevcilere açlığın bedenlerine vereceği zararın ve alınacak önlemlerin anlatılması, aydınlatılmış onamlarının alınması, günlük tıbbi izlem ve tedavilerinin yapılması duruma özgü bir bilgi birikimi ve tutum gerektirir. 

Meslek örgütümüzün 1996 ve 2000’li yıllarda açlık grevleri süreçlerinde yaşamın kutsallığı vurgusu ve hekim olmanın sorumluluğuyla üstlendiği görevlere dayanan deneyimi ve bu konuda (ne yazık ki) dünya literatürüne katkı sunmuş bilimsel birikimi mevcuttur.

Geçtiğimiz hafta sorunun çözümü doğrultusunda yapılan açıklamalar açlık grevlerinin bir an önce son bulacağı ümidimizi yükseltirken başta Sn. Başbakan olmak üzere siyasi iktidar yetkililerinin son günlerde açlık grevcilerine yönelik açıklamaları çözümden ve olası üzücü sonuçların önüne geçmekten çok ne yazık ki tahrik edici ve durumun boyutlarını ve vehametini arttırır niteliktedir.

Açlık grevinde olan tutuklu ve hükümlülerden Birliğimize gönderilen mektuplar, yakınları ve avukatları aracılığı ile iletilen bilgiler ilk başlayan gruplar başta olmak üzere sağlık sorunlarının gittikçe arttığı, grevcilerin bahsi geçen açıklamalardan sonra cezaevlerinde görevli hekimlerin muayenelerini reddettikleri, TTB tarafından oluşturulan bağımsız heyetlerce muayene olmak istedikleri yönündedir.

Heyetlerimizin cezaevlerine girebilmeleri yönündeki talebimizi acilen ve bir kez daha Adalet Bakanlığı’na iletiyoruz.

Ayrıca son günlerde basına yansıyan “zorla müdahale” söylemlerini oldukça talihsiz buluyoruz. Geçmişin acı tecrübelerine dayanarak böyle bir yöntemin yaratacağı olumsuzlukları bir kez daha hükümet yetkililerine ve kamuoyuna bu vesileyle hatırlatmak isteriz.

Açlık grevlerinde hekimlerin nasıl davranması gerektiğine dair ilkeler Dünya Tabipler Birliği’nin 1975 Tokyo, 1991 Malta bildirgeleri ile belirlenmiştir.

Açlık grevinde olan kişiyle hekim arasında bir hekim hasta ilişkisi vardır; bu ilişki, hasta bazı tedavi ve müdahaleleri kabul etmese de sürebilir.

Hekim herhangi bir hastasıyla girdiği ilişkide olduğu gibi, uygulamasını öneriler ya da tedavi yoluyla yapabilir. Hekim kişiyi sağlık durumu ve eylemin olası sonuçları konusunda aydınlatmak, gerekli önerileri yapmak, tedavi ve bakımı için kişinin onamını almak zorundadır.

Bir hekim açlık grevcisinin bakımını üstlendiği andan itibaren o kişi hekimin hastası olur. Bu durumda hasta-hekim ilişkisindeki tüm uygulama ve sorumluluklar, karşılıklı güven ve gizlilik de dahil olmak üzere geçerlidir.  

Hekimlik uygulamalarında kişinin iradesini görmezden gelen “zorla müdahale”nin yeri yoktur.

Hükümet yetkililerinden beklentimiz durumu görmezden gelen, çözümü zorlaştıracak açıklamalar yerine insani ve vicdani bir perspektifi acilen hayata geçirmeleridir. TTB olarak bu konuda görev almaya hazırız. Gerekli tıbbi bakıma ulaşılamadığı için onarılması imkansız sağlık problemleri meydana gelir yahut ölümler engellenmezse, vebali; sorunu çözmek yerine açlık grevcilerini provake etmeye çalışanların üzerinedir.

Bundan 11 yıl önce cezaevlerinden ölüm haberleri yükselirken TTB yaptığı açıklamada (John Donne’nin dizelerinden bir alıntıyla)  şöyle diyordu: 

 “hiç kimse bir ada değildir

tek başına,

birinin ölümü beni de azaltır.

parçası olduğum insanlık adına,

sorun kimin diye sormayalım.

hepimizin…

çözümü de elde”

Henüz geç olmadan aynı sese ekleyerek  sesimizi…

Yüreğimiz ağzımızda bekliyoruz.

Önüne geçilebilir nedenlerle kimsenin kalıcı olarak zarar görmemesi, geçmiş dönemlerde olduğu gibi benzer süreçlerde ortaya çıkan can kayıplarının bir daha yaşanmaması için herkesi bir kez daha ve ACİLEN duyarlı ve sorumlu olmaya davet ediyoruz.

Siyasetçiler, açlık grevcilerini tahrik etmekten vazgeçmeli,

Tabip odalarının oluşturacağı bağımsız hekim heyetlerinin cezaevlerine girmesine bir an önce izin verilmelidir!

Bilinmelidir ki; aslolan yaşamdır.

Umarız ve dileriz ki;

Bu Kez Ölüm Değil Yaşam Kazansın!

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ