Tıp öğrencisinin halk sağlığı komitesinden bahsetmesi suç!

 

altTTB Tıp Öğrencileri Kolu (TÖK), 6 Haziran 2012 tarihinde 6 ilde, aralarında tıp, diş hekimliği, sağlık bilimleri fakültesi öğrencilerinin, doktorların bulunduğu sağlık emekçilerine yönelik eşzamanlı düzenlenen operasyonda 47 kişinin göz altına alınması ve ardından 13 kişinin tutuklaması ile ilgili olarak yazılı bir açıklama yaptı. 

BASIN AÇIKLAMASI

PUŞİDEN SONRA HERNE PEŞ SÖYLEMEK SUÇ OLDU,
ŞİMDİ DE TIP ÖĞRENCİSİNİN HALK SAĞLIĞI KOMİTESİNDEN BAHSETMESİ SUÇ!

06.06.2012 tarihinde 6 ilde aralarında tıp, diş hekimliği, sağlık bilimleri fakültesi öğrencilerinin, doktorların bulunduğu sağlık emekçilerine yönelik eş zamanlı düzenlenen operasyonda 47 kişi gözaltına alınmıştır. 1 kişi babasının söz konusu gözaltı yüzünden yoğun bakıma alınması sebebiyle emniyetten, 11 kişi savcılık sorgusunun ardından salıverilmiştir. 35 kişi ise mahkemeye sevk edilmiştir. Mahkemenin ardından 11"i tıp öğrencisi, 1"i diş hekimliği öğrencisi, 1’i ergoterapi öğrencisi 13 kişi tutuklu yargılanmak üzere Sincan F Tipi Hapishanesine gönderilmiştir.

Bu kadar geniş çaplı bir operasyonun ardında artık herkesin malumu olan “KCK üyeliği” var. Onlarca sağlık öğrencisi “KCK Halk Sağlığı Komitesi” nin öğrenci kolunda faaliyet gösteriyormuş. Dosyada şimdilik gizlilik kararı olduğu için öğrencilerin ne ile suçlandıkları belli değil. Tabi gizlilik kararına rağmen operasyonun ertesi günü “Örgüt üyelerini dağa çıkıp tedavi ediyorlar”, “Bomba eğitimi alıyorlar”, “Kırsala militan yetiştiriyorlar”, “Sağlık taraması yaptıkları yerlerde hükümeti kötülüyorlar” gibi haberlere imza atabilen Zaman, Sabah, Star, Milliyet gazetelerini üstün habercilik hizmetlerinden ötürü tebrik etmek gerekiyor. Bizler savcılık sorgusu ve mahkeme sorgusu sırasında sorulan sorulardan yola çıkarak arkadaşlarımızın bu dava dosyası kapsamında nasıl örgüt üyesi olarak yargılanacaklarını şimdilik pek kestiremiyoruz. Bahsi geçen Halk Sağlığı Komitesi ile öğrencilerin TTB Tıp Öğrencileri Kolu ve SES Öğrenci Komisyonu içinde yürüttüğü sağlık hakkı çalışmasının arasında kurulmuş bir organik bağ göremedik açıkçası. Sorguda ısrarla üzerinde durulan Hacettepe Üniversitesi kulüpler bünyesinde yer alan Halk Sağlığı Topluluğu"nun (HASAT) bahsi geçen örgütün çekirdeği gibi gösterilmiş durumda olması bu konudaki kaygılarımızı arttırıyor.

Arkadaşlarımızın sağlık alanındaki pek çok meslek örgütünün ve sendikaların organize ettiği, Türkiye tarihindeki en kalabalık sağlık mitingi olan, 13 Mart 2011 tarihinde Ankara Sıhhiye Meydanı"nda gerçekleşen “ÇOK SES TEK YÜREK” mitinginde slogan atmaları, Kürtçe marş söylemeleri, parasız sağlık ve parasız eğitim yazan pankart taşımaları da sorgulanan “örgüt faaliyetletleri” arasında.

Ankara"da yoksul mahallelerde yapılan sağlık çalışmasında sağlık sisteminde süregelen reformlar, hekime yönelik şiddet gibi konularda insanlara görüşlerini sormak da sorgulanıyor bu davada.

Toplantı yapmak, piknik için para toplamak da suç kapsamında değerlendiriliyor. Piknik organizasyonu için 500 TL toplayan arkadaşımız örgütün mali sorumlusu olarak tutuklu şu an, yargılanmayı bekliyor!

Sorgu sırasında savcının Bulgaristan göçmeni olan bir arkadaşımıza “Senin burada ne işin var” demesinden anlaşılıyor ki bu dava kapsamında Kürt olmak da bir suç unsuru!
Sorgunun biz tıp öğrencileri için en ironik noktası ise şu: “Neden hepiniz Halk Sağlığı Komitesinden bahsediyorsunuz?”. Neyse ki bir arkadaşımız sorgu sırasında bu konuya bir açıklık getirmiş: Halk sağlığı tıp eğitiminin bir bölümü, halk sağlığı komitesi tıp fakültesi 3. sınıf son komitesidir...

Sorgu sırasında sorulan sorular, 47 öğrencinin büyük bir operasyonla gözaltına alınışı ve 13 öğrencinin tutuklanması 2009 yılından bu yana bu ülkede “KCK” adı altında yürütülen operasyonlarda milletvekilleri, belediye başkanları, gazeteciler, yazarlar, avukatlar, akademisyenlerden sonra sıranın doktorlara geldiğini gösteriyor. Arkadaşlarımızın Türk Tabipler Birliği (TTB) ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) içerisinde, bu kurumların bilgisi dahilinde olan sağlık çalışmaları illegalize edilmeye çalışılıyor. Sağlık emekçilerinin AKP hükümetinin halkın sağlık hakkını gasp eden "paran kadar sağlık" anlayışına karşı çıkması ve bu karşı çıkışın süreğen bir şekilde gün geçtikçe güçlenmesi bu mücadeleyi yürütenleri hedef haline getirerek baltalanmaya çalışılıyor. Çalışma koşulları her geçen gün ağırlaşan hekimlere karşı şiddeti kışkırtan açıklamalarda bulunan AKP hükümeti hekime yönelik şiddeti halka soran sağlık öğrencilerini “hükümete karşı halkı kışkırtmaktan” içeri tıkıyor.

Puşi davasından 11 yıl, parasız eğitim pankartından 8 yıl ceza verilen bu ülkede arkadaşlarımızın başına neler gelecek bilmiyoruz. Kaç ay boyunca daha tam olarak ne ile suçlandıklarını bilmeden tutuklu kalacaklar belirsiz. Üniversitede okumanın, hele bir de tıp fakültesinde okumanın bu kadar zor olduğu bir ülkede eğitim hakları “gizli dosyalar” yüzünden ne kadar engellenecek, bu da belirsiz.

Bizler TTB Tıp Öğrencileri Kolu üyeleri olarak 700"ü aşkın öğrencinin hapishanelerde tutulmasından, öğrencilere asılsız iddialarla yıllarca cezanın reva görülmesinden rahatsızız. Arkadaşlarımızın tutuklanmasından, özgürlüklerinden ve haklarından mahrum bırakılmasından dolayı öfkeliyiz. Alışmamız isteniyor ama alışmayacağız. Arkadaşlarımızı tekrar aramızda görene dek susmayacağız.

TTB-TIP ÖĞRENCİLERİ KOLU

Radikal Gazetesi Yazarı Pınar Öğünç"ün konu ile ilgili yazısı