Bölge İdare Mahkemesi skandalı durduran kararı kaldırdı!

ato_logoAnkara Tabip Odası"nın (ATO) Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi"ne atanacak 31 ismin önceden belli olduğunu notere tasdik ettirmesinin ardından yaptığı başvuru sonrası Ankara 5. İdare Mahkemesi, akademik kadrolara başvuru kriterlerinde bilimsellikten uzaklaşıldığı ve adeta kişilerin tarif edildiği gerekçesiyle atamalara ilişkin yürütmeyi durdurma kararı vermişti.

Ancak Ankara Bölge İdare Mahkemesi ATO’nun "dava açma ehliyetinin olmadığı" gerekçesiyle Ankara 5. İdare Mahkemesi"nin yürütmeyi durdurma kararını kaldırarak, skandala geçit verdi.

04.08.2011

Ankara Tabip Odası
Basın Açıklaması

Noter Tasdikli Atama Skandalında Verilen Yürütmeyi Durdurma Kararını Ankara Bölge İdare Mahkemesi Kaldırdı

Ankara’da kurulan Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin, Dünya çapında bilim merkezi olup, 3 kıtaya öğrenci yetiştireceği söylenen Üniversite’nin, Tıp Fakültesi’ne atanacak akademik personel için yapılan kadro ilanı kamuoyunda çok tartışılmış, adrese teslim kadro ilanı yapıldığı, ortaya konan ek koşullarla belli isimlere işaret edildiği gerek başvuru süresi dolmadan Ankara Tabip Odası’nın atanacak isimlerin hemen hepsini noterce belgeletmesi, gerekse Ankara 5. İdare Mahkemesi’nin verdiği yürütmeyi durdurma kararındaki açıklamalarda belgelenmişti. Hatırlanacağı üzere söz konusu ilandaki koşullar kamuoyunun ve hekimlerin gündemini oluşturmuş, bazıları çok tartışılmış, “kabızlık cerrahisinde deneyimli olmak” gibi kimi koşullar hekimler arasında espri konusu olmuştu.

Söz konusu kadro ilanındaki kimi öznel/subjektif koşul ve belirlemelere karşı odamız tarafından açılan iptal davasında, Ankara 5. İdare Mahkemesi tarafından 01.07.2011 tarihinde bir yürütmenin durdurulması kararı verilmişti. Anılan kararında mahkeme; davaya konu ilanda getirilen ek koşulların, “objektif değerlendirme imkanını ortadan kaldırdığı”na, mevzuatta yer alan “bilimsel kaliteyi arttırma amacı”na uygunluğa dair de somut bir tespit bulunmadığına, “birbirinden ilintisiz şartların kişileri tarif eder nitelikte olduğu”na dikkat çekmiş ve bu nedenlerle; “üniversitelerin akademik kadrolara yapacakları atamalarda aranacak genel şartlar yanında özel şartların Yüksek Öğretim Kurumu’ndan onay alınmak suretiyle, özellikle bilimsel kaliteyi arttırma amacına yönelik olarak, bilim disiplinleri arasındaki farklılıkları da göz önünde bulundurarak, objektif ve denetlenebilir nitelikte olmak şartıyla belirlenmesi gerekirken bu kurala uyulmadan çıkılan ilanda yer alan açıklamalarda hukuka uyarlık bulunmamaktadır” sonucuna varmıştı. Bu karar üzerine pek çok meslektaşımız haksız uygulamadan dönülmesinden duydukları memnuniyeti dile getirmişlerdi.

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörlüğü’nün itirazı üzerine, tam da anılan mahkeme kararının odamıza ulaştığı gün Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nin büyük bir hızla yürütmeyi durdurma kararını kaldırdığı öğrenilmiştir. Ankara Bölge İdare Mahkemesi anılan kararında, davanın esasına –yani dava edilen atama ilanına/işlemine- dair hiç bir hukuki tartışma yapmaksızın, yalnızca olayda tabip odasının dava açma ehliyetinin olmadığı savına dayanmış bulunmaktadır. Ankara Bölge İdare Mahkemesi’ne göre tabip odası, yalnızca “bir kısım üyelerinin aleyhine sonuç doğurabilecek bir uyuşmazlığa taraf olmuş” bulunmaktadır. Bu nedenle de mahkemeye göre Ankara Tabip Odası’nın bu olayda dava açma yetkisi bulunmamaktadır!

Hekimlerin mesleki gelişimini gözetmek ve gereğinde bunun için girişimlerde bulunmak, meslek örgütümüze yasalarla verilmiş bir görevdir (Türk Tabipleri Birliği Kanunu, Kanun No: 6023, madde 28-IVb). Kabızlık cerrahisi gibi, ulusal ve uluslararası tıp camiasında yeri veya benzeri olmayan özel alanlar tarif edilerek açılmak istenen keyfi kadrolar, hekim yetiştirecek bir kamu kurumunda, hekimlik mesleğinin geleceğini ilgilendiren bir sorundur. Hekimlik mesleğinde liyakat esastır. Hem hekimlik mesleğinin geleceği, hem de hastalarımızın yararı için, Ankara Tabip Odası, hekimlik mesleğinin her aşamasındaki atama ve yükseltmelerde, hem demokrasi hem de meritokrasinin gereklerinin yerine getirilmesini beklemektedir. Demokrasinin gereği, bu tür atamalarda hukukun üstünlüğü ve şeffaflık sağlanmalı, meritokrasinin gereğiyse; bilgi, beceri, deneyim gibi önceden tanımlanmış kriterler gözetilmelidir. Liyakata dayalı böyle bir atanma süreci, en çok da Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin kurucu akademik kadrosunda yer alacak seçkin ve alanında değerli meslektaşlarımızın mesleki itibarı için elzemdir.

Bu haliyle bölge idare mahkemesinin hekimler ve kamuoyunda açık biçimde eleştiri konusu olan, davanın yürütmenin durdurulması unsurlarını tartışmayıp, bunun yerine gerçekte asıl mahkemenin takdirinde bulunan “taraf ehliyeti”ne dair bir tartışma yapması ve önceden verilmiş Danıştay kararlarına aykırı biçimde karar vererek yürütmeyi durdurma kararını kaldırması gerçekten üzücüdür. Mevcut durumda dava, her ne kadar yürütmenin durdurulması kararı kaldırılmış olsa da, Ankara 5. İdare Mahkemesi’nde esastan görülmeye devam etmektedir. Ankara Tabip Odası, bütün hekimlerin ve tıp ortamının menfaatlerine zarar verdiği açık olan söz konusu keyfi atama işlemine karşı, halen süren bu davada hukuki çabalarına devam edecektir ve konunun takipçisi olacaktır. Haklı beklentimiz, Ankara 5. İdare Mahkemesi’nin esas hakkındaki kararını vermesi ve söz konusu keyfi atama işlemini esastan iptal etmesidir. Yanlılığı açık, hakkaniyet ve liyakat kavramlarını altüst eden atamalara yargının izin vermeyeceğine olan inancımızı kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.

ANKARA TABİP ODASI