Diyarbakır Kocaköy'de hekime darp eden kaymakam hala görevde! (mi?)

erisTürk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu, yazılı bir açıklama yaparak Diyarbakır Kocaköy"de hekime darp eden kaymakamın halen görevde olup olmadığını sordu.

18.05.2011

DİYARBAKIR KOCAKÖY’DE HEKİME DARP EDEN KAYMAKAM

HALA GÖREVDE! (Mİ?)

Hatırlanacağı gibi, bir kadın hekim 24 Nisan günü, görev yaptığı Diyarbakır Kocaköy ilçesi Kaymakamının sözlü ve fiziksel şiddetine maruz kalmıştı.

Neredeyse 1 ay geçti. O günden bu yana bildiğimiz tek şey olayla ilgili soruşturma açıldığıdır.

Oysa Kayseri’den başhekim bir meslektaşımız 13 Mart mitingine katıldığı için 2 gün sonra Başhekimlik görevinden alınmıştı. Evet, sadece 2 gün sonra.

Sağlık Bakanı’na birden fazla kez hatırlatmamıza karşın meslektaşımız hala görevine iade edilmedi. Anlaşıldığı kadarıyla AKP’li olmayan başhekimlerin işi zor. AKP’nin politikalarına denk düşmeyen, örneğin mitinge katılarak bunu da ifade eden yöneticiler Sağlık Bakanlığı bünyesinde iki günde görevden alınabiliyor.

Peki İçişleri Bakanlığı’nda nasıl oluyor? Muhtemelen orada da aynı kural geçerli:

Kocaköy Kaymakamı ne yapmış? Sonuç olarak; AKP’nin sağlık politikasını “şiddet”le benimsemiş! Yani, AKP’nin sağlık politikasının özel bir ayağını oluşturan hekime yönelik küçük düşürücü, aşağılayıcı usluba uygun “şiddetli” bir tutum izlemiş. Hekime yönelik artan şiddeti görmezden gelen ve “her zamankinden farklı bir artış olduğuna dair veri yok” diyen Sağlık Bakanı ile uyumlu bir “hat” içerisinde tavır göstermiş. Kısacası görevden almayı gerektirecek bir durum yok!

Başbakan da bilindiği gibi Hükümet’in ve partinin en baş’ı olarak “sağlıklı nefese devleti feda eden bir anlayışta"". Bu anlayışın devamı olarak devletle birlikte bu devletin memuru olan olmayan bütün hekimleri de feda etmekte sıkıntı duymuyor ve meydan mitinglerinde durumu halka tasvir ediyor: “doktor efendi..muayenehanesine davet ederdi. Giderdik muayenehaneye "money money" derdi. Paran varsa ne ala, yoksa yanmışsın”.

Bu seçimde AKP mecliste yer alan iki partiyi, Kürt halkını ve hekimleri hedefe koymuş durumda. Seçim propagandasında “hekim düşmanlığı” (da) özel bir yere sahip. Kabul etmesek de anlıyoruz, çünkü Başbakanı tanıyoruz.

Belki, son olarak Kaymakam’a yönelik herhangi idari bir önlemin alınmamasını kavramamızda Cumhurbaşkanı’nın şifre skandalı nedeniyle ÖSYM Başkanı’na yönelik izlenen tutuma açıklık getiren sözleri yardımcı olabilir: “dere geçerken at değiştirilmez”.

Kuşkusuz, tüm bu yaşananlar ve yapılanlarla sonuç olarak nelerin yitirildiğinin fark edil(e)memiş olması çok üzücüdür.

Gerekçe her ne olursa olsun ve yapan/uygulayan her kim olursa olsun hekime/sağlıkçıya yönelik şiddet, kısacası şiddet kabul edilemez.

Türk Tabipleri Birliği olarak bu izlenen politikaları, şiddeti, şiddeti körükleyen uslubu ve özel olarak bir kadın meslektaşımıza yönelik darp karşısında tutum geliştirmeyen Hükümet’i 1 Haziran günü –bir kez daha- kınayacağız.

Umarız son olur.

Dr. Eriş Bilaloğlu
TTB Merkez Konseyi Başkanı