Çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler...

ttbTTB Merkez Konseyi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı.

23.04.2011

BASIN AÇIKLAMASI

“Çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler…”

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda çocuklarımızdan af diliyoruz. Onları yeterince koruyamadığımız için. Onların hiç hak etmedikleri biçimde haber olmalarına ve olağanüstü bir hızla gündemden çıkmalarına, unutulmalarına engel olamadığımız için. Bu ülkede onların acılarının bile kanıksanmasını önleyemediğimiz için.

Geçtiğimiz haftanın gazete haberlerinde çocuklarımız ve gençlerimizle ilgili yer alan haberler en yalın ifadesiyle kanımızı dondurdu.

“Şırnak’ın Silopi ilçesinde bir bakkal dükkânında kafasına gaz bombası isabet eden iki yaşındaki Elif Güngen komada.”

Oysa Milli Savunma Bakanlığı’nın Birliğimizin sorusuna cevaben yazdığı yazıda; konunun kendileriyle bir ilgisinin olmadığı ifade edilmektedir. İçişleri Bakanlığı’nın Birliğimizin sorusuna cevaben yazdığı yazıda da, “…toplumsal karışıklık ve çatışmaların bastırılması amacıyla göz yaşartıcı gazların kullanıldığı” ve “…biber gazları ve tozlarının insan sağlığı üzerindeki etkilerinin hiçbirinin kalıcı olmadığı…” belirtilmektedir. Sevgili Elif, sana seni neden koruyamadığımızı bu satırlar anlatmamaktadır, biliyoruz.

“Ağrı’nın Patnos ilçesinde hayvan otlatırken buldukları mühimmatın patlaması sonucu üç çocuk yaralandı, sekiz yaşındaki Baran Özyolcu yaşamını yitirdi.”

Oysa Türkiye, Ottowa Sözleşmesi’ni 2003 yılında imzalamıştır ve 2004 yılında da Taraf Devlet olmuştur. Buna göre ülkemiz, 2008 yılı 1 Mart’ına kadar stoklarındaki mayınları imha etme ve 2014 yılına kadar da toprağa döşeli mayınları temizleme, kurbanlara yardım konusunda da gerekli adımları atma yükümlülüğü üstlenmiştir. Türkiye, şu anda stoklarındaki mayınların imhasını tamamlayamayan üç ülkeden birisidir. Sevgili Baran, kelimeler yetersiz, biliyoruz ki yokluğunun bıraktığı boşluğu hiçbir şey dolduramayacaktır.

“Taksim’deki iki bin genci yürütmek problem değil. Biz de onların karşısına beş bin, on bin genci koyarız ama gerilimden yana değiliz.”

Yıllardır geleceklerini kurmak için çaba harcayan, emek veren liseli gençlerin, Yükseköğretime Geçiş Sınavı’ndaki şifre skandalına karşı haklarını korumak için mücadele vermeleri nedeniyle “düşman” ilan edilmesini de “hedef” gösterilmesini de kabul edilemez buluyoruz.

Biz, bu ülkenin hekimleri, bu ülkenin hekim örgütü olarak çocuklarımızın yaşamlarını, yaşam haklarını, geleceklerini her türlü değerin üstünde tutuyoruz. Ülkemizin kendi çocuklarının üzerine basarak yükselmesinin olanaklı olmadığını biliyoruz. Çocuklarımızın çocukluklarını yaşayabilecekleri, ötekileştirilmedikleri, güvenlik kuvvetlerinin görevinin güvenliği sağlamakla sınırlı olduğu bir ülke istiyoruz.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ