Tıp fakültelerinde 'performans' uygulaması kabul edilemez!

tf_performansTürk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, 31 Ocak'tan itibaren tıp fakültelerinde de başlatılacak olan 'performansa göre ücret' uygulamasıyla ilgili basın toplantısı düzenledi. TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu, TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Feride Aksu Tanık, TTB Merkez Konseyi üyeleri Prof. Dr. Gülriz Ersöz ve Doç. Dr. Özlem Azap'ın katılımıyla gerçekleştirilen basın toplantısında, yıllardır çeşitli ülkelerde ve son yedi yıldır Sağlık Bakanlığı hastanelerinde uygulanmakta olan performans sisteminin sağlığa zararlı olduğu vurgulandı. TTB Merkez Konseyi, Hükümet'i ve YÖK'ü tıp eğitimini, sağlık alanında bilim üretimini ve nitelikli sağlık hizmetini sona erdirecek bu uygulamayı durdurmaya çağırdı.


10.01.2011

BASIN  AÇIKLAMASI

TIP FAKÜLTELERİNDE 'PERFORMANS'A GEÇİLİYOR:

NOBEL ÖDÜLÜ'NE 4000 PUAN

 Çeşitli ülkelerde farklı şekillerde uygulanan ve ülkemiz Sağlık Bakanlığı hastanelerinde uzun zamandır uygulanmakta olan 'performansa göre ücret' politikası hükümetin çıkardığı 'Tam Gün Yasası'nın bir sonucu olarak 31 Ocak 2011 tarihinden itibaren üniversite hastanelerinde uygulanmaya başlayacaktır. Yasa'nın YÖK'e, üniversite hastanelerinde performans uygulamalarını düzenlemesi için verdiği süre bu ay sonunda dolacak olmasına rağmen YÖK halen bir metin hazırlayamamıştır. Ortada performansın nasıl uygulanacağına dair taslaklar dolaşmaktadır. Bu taslaklarda yer alan düzenlemelerin mantık dışılığı bir yana hem dünyadaki hem de ülkemizdeki deneyimler böylesi bir ücretlendirme yönteminin sağlık alanında büyük tahribatlar yarattığını açıkça göstermektedir. Türk Tabipleri Birliği, gerek halkın sağlığı gerekse sağlık çalışanlarının çalışma koşulları açısından son derece önemli olan 'performans' meselesini birçok kez gündeme getirmiş ve yol açacağı sıkıntıları dile getirmiştir. TTB Merkez Konseyi, 'Performansa göre ücret'  konusunu sağlık alanındaki birçok diğer başlıkla birlikte dün (9 Ocak 2011) Ankara'da 47 Uzmanlık Derneği'nin başkanlarının bir araya geldiği toplantıda tekrar ayrıntılı bir şekilde ele almıştır. Toplantıda, 'performansa göre ücret' uygulamasının sınırlandırılması gerekirken tam tersine üniversite hastanelerini de kapsayacak şekilde yaygınlaştırılmasının hem halkımızı hem de sağlık çalışanlarını ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakacağı, bu nedenle kesinlikle yürürlüğe girmemesi gerektiği konusunda görüş birliği oluşmuştur. Türk Tabipleri Birliği olarak daha önce defalarca dile getirdiğimiz sakıncaların saygın bilimsel kuruluşlar olan uzmanlık dernekleri tarafından da paylaşıldığını görerek yetkilileri bir kez daha uyarmak istiyoruz.

Performansa göre ücretlendirme halkın sağlığını tehdit eden bir uygulamadır:

Çünkü, ağır hastalığı olanlar uygun ve yeterli tedaviye ulaşamamaktadır: Tanı ve tedavisi zor ve zahmetli olan hastalıklar 'performans puanı' getirmediğinden öncelik daha kolay, puanı daha yüksek ve daha az risk taşıyan hastaların tedavisine verilmektedir.

Çünkü, başta hekimler olmak üzere tüm sağlık çalışanları insanca yaşayabilecek bir ücret için daha fazla hasta bakmak zorunda kalmakta, her bir hastaya ayrılan zaman azalmaktadır. Zaman azlığı nedeniyle tıbbi hataların artması kaçınılmaz olmaktadır.

Çünkü,  'performans'ın uygulandığı yerlerde girişimsel işlemlerin ve ameliyatların sayısının arttığı bir gerçektir. Bunun sonucunda sağlık harcamaları artmakta, bunun faturası ise giderek artan tedavi katkı payları olarak halkımızın sırtına yüklenmektedir.

'Performansa göre ücret' tıbbi uygulamaları değersizleştirmektedir.

Çünkü, niteliğe değil niceliğe değer vermektedir. 'Performansa göre ücret', tıbbi uygulamaların bilimsel, doğru ve nitelikli olmalarına hiç bakılmaksızın sadece sayısına göre değerlendirilmesidir.

Çünkü, tıbbi tanı ve tedavi yaklaşımlarını 'parasına' göre sınıflamaktadır: Performans uygulamasında bütün tıbbi işlemler hastaya sağladığı faydaya göre değil getirdiği paraya göre değerlendirilmektedir.  Ortada dolaşan taslaktaki puanlara bakılacak olursa, örneğin bir hastasının kalbindeki tümörü ameliyat eden hekim 2000 puan alırken, kalbi duran bir hastayı yeniden canlandırıma işlemi için 200 puan veriliyor. Bu taslakta Nobel ödülünün bile puanı var: 4000 puan! Şimdi soruyoruz: Bu puanlar neye göre hesaplanmaktadır? Hangi işlemin hasta veya toplum sağlığı açısından daha değerli olduğunun hesabı yapılabilir mi? Aslında bu soruların cevabı da sistemin içinde var. Performans puanlamasında kişileri ve toplumu hastalıklardan korumanın bir karşılığı ne yazık ki yoktur.  Bu yönüyle performansa göre ücret uygulaması toplum sağlığını da tehdit etmektedir.

Tüm bunların yanı sıra 'Performansa göre ücret' sürdürülebilir değildir.

Çünkü, sağlığa ayrılan kısıtlı bütçe ile artan harcamalar karşılanamaz. Performans uygulamaları nedeniyle kağıt üzerinde verimlilik artmış gibi görünse de asıl artan maliyet ve sağlık harcamalarıdır. Bunun böyle olduğu rakamlarla ortadadır. Nitekim Sağlık Bakanlığı da yıllardır kendi hastanelerinde bu uygulamayı, ürettiği hizmetin gerçek karşılığını alarak değil 'global bütçe antlaşması' yoluyla genel bütçeden aldığı fazladan kaynakla yürütebilmektedir. Bu fazla kaynağın üniversitelere verilmeyeceği aşikardır. Bu durumda zaten mali açıdan zor durumda olan üniversite hastaneleri ayakta kalabilmek için bütün enerjilerini 'performans puanı getirecek' işlemlere harcayacaktır.

Böylesi bir ortamda tıp fakültelerinde hekim yetiştirmeye öncelik verilmesi ve özen gösterilmesi ne kadar mümkün olabilir?

Halkımızın gelecek yıllarda sağlığını emanet edeceği genç doktorlar ne kadar donanımlı olacaktır?

Ülkemizin sağlık düzeyini yükseltecek bilimsel çalışmalar ne zaman, nasıl yapılabilecektir?

Tanısı konulamamış hastalıklarla, tedavisi yapılamamış zor hastalarla kim ilgilenecektir?

Performansa göre ödeme yapılmasına ilişkin YÖK taslağında performans ödemelerinin ancak ve ancak performans üretilirse ve üretenlere ödeneceği belirtilmektedir.

Tıp fakültesi öğretim üyeleri, ücretlerin performansa göre belirlenmediği aksine birikimlerini, donanımlarını, aldıkları mesleki riskleri, yaptıkları işlerin niteliğini değerlendiren ve emekliliğe yansıyan bir ücret politikasını istemektedirler.  Ancak böylelikle nitelikli bir tıp eğitimi verebilmeleri, bilimsel çalışmalarını yürütebilmeleri ve nitelikli sağlık hizmeti sunabilmeleri mümkün olacaktır.

Son bir-iki ay içinde İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Aydın, Denizli, Kocaeli, Trabzon, Isparta, Eskişehir illerinde Tıp Fakültelerinde öğretim üyeleri ile yapılan toplantılarda öğretim üyeleri performans sistemine karşı çıkmaktadır.

TTB tarafından yürütülen imza kampanyasına 3500 akademisyen, asistan, tıp öğrencisi katılmıştır. Taleplerimiz çok yalındır.

1.    Üniversite Hastanelerinin Sağlık Bakanlığı ile ilişkilendirilmesi akademik özerkliğe aykırı bir gelişme olduğundan gündemden çıkarılmalıdır.

2.    Tıp Fakültelerine gittikçe artan sayıda öğrenci alınması eğitim kalitesini düşürdüğünden engellenmelidir.

3.    Alt yapısı ve eğitmen kadrosu olmayan tıp fakültelerinin açılmasına izin verilmemelidir.

4.    Üniversitelerde eğitim ve araştırma faaliyetleri genel bütçe kaynaklı bir finansal güvence altında olmalıdır. Performans uygulaması ise ancak bu kaynağı tamamlayan ve çalışanları motive etmek üzere iyi tanımlanmış ve hizmetin niteliğini geliştirecek parametreler üzerinden yeniden düzenlenmelidir.

3500 öğretim üyesinin taleplerini iletmek üzere YÖK Başkanı'ndan 15.12.2010 tarihinde randevu istenmiş ancak henüz olumlu ya da olumsuz bir yanıt alınamamıştır. Burada basın yayın organları aracılığıyla ve ayrıca yazılı olarak YÖK Başkanı Sayın Y