Torba Yasa ile ilgili TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu değerlendirmesi

Torba  Yasalar AKP’ninse ,  Tabip Odaları Bizimdir !

Sanayi ve Ticaret Bakanı Kocaeli milletvekili Nihat Ergün geçtiğimiz Şubat ayında yapmış olduğu açıklamada, işyerlerinde zorunlu istihdam uygulamasını “kabul edilemez” diyerek eleştirirken, bu tip uygulamaların belirli bir süre sonra töre haline geldiğini ifade ederek : OSB’lerde ortak bir sağlık tesisi kurup, orada ciddi manada bu işleri yapıp, tüm işyerlerini işyeri hekimi çalıştırma mecburiyetinden çıkaracak bir noktaya gelmiş bulunmakta ama bunlar yerleşik adetler haline geliyor. Töre haline geliyor. Nasıl gelenekleri değiştirmek ne derece zorsa töreyi değiştirmek ne kadar zorsa bunları değiştirmek de zor oluyor. İş dünyası bunları sık konuştuğu için değiştirilmesiyle ilgili sürecin hızlanacağına inanıyorum.” demişti.

Sanayi Bakanı’nın değiştirilmesini istediği töre ve gelenek; bu ülkeyi ve Cumhuriyeti kuranların 1933 yılında işçi sağlığı ve iş güvenliğini düşünerek çıkardıkları 1593 sayılı ‘Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’dur. Diğeri ise halkın ve çalışanların sağlığını korumak, üyelerinin çalışma koşullarını iyileştirmek ve mesleki gelişimlerini sağlamak olan 6023 sayılı TTB Kanunu’dur. Aslında değiştirmek ve dönüştürmek istedikleri,  yarattıkları korku imparatorluğu ve polis devleti gücüyle her alanda Cumhuriyet’in kurumları ve değerleridir. Diğer yanda 2002 yılından beri uygulanan ve piyasa koşullarına dayanan özelleştirme politikaları, “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adı altında sağlık hizmetlerinde de uygulamaya sokulmuş, son olarak çalışanların ‘mesleki sağlık ve güvenliği’ de bu politikaların hedefi haline gelmiştir. Uygulanan politikalar doğrultusunda ve sermaye guruplarına yeni bir olanak sunma amacıyla, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı işçi sağlığı, işyeri hekimliği ve iş güvenliği mühendisliği alanını, bu alanın sosyal tarafları olan işçi sendikaları ve kamu tüzel kişiliğindeki meslek örgütlerini yok sayarak dizayn etme çabası içerisindedir. Bakanlığının bu alanda yapmakta olduğu mevzuat düzenlemelerine karşı, işçi sendikalarıyla birlikte TTB ve TMMOB tarafından verilen örgütsel ve hukuksal mücadele kritik öneme sahiptir.

Meslek örgütleri tarafından verilen mücadele karşısında Sağlık Bakanı Recep Akdağ; geçtiğimiz Nisan-Mayıs aylarında yapılan Tabip Odaları seçimleri arifesinde, Danıştay’da kazanılan yargı kararları nedeniyle meslek örgütlerine kızarak MÜSİAD’ın Samsun şubesinde yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullanmıştı : “ Sizin mahkemeyle satış yaptığınız bir yer var mı arkadaşlar? Yapmayın Allah aşkına. Böyle bir şey olamaz yani. Onun için bu yollar çıkmaz yol. Ben sektöre bunları bilerek söylüyorum ki, gidin bu birliklere laf anlatın yani. Bu gitmez bir yere. Bakın iki maddelik kanundur arkadaşlar, üç maddelik kanundur. Bir kanun yaparız, deriz ki Eczacılar Birliği, Tabipler Birliği, Diş Hekimleri Birliği’nin birlik kanunları iptal edilmiştir. Hadi bakayım, Danıştay karar alsın da göreyim bakıyım! Hangi kararı alacağını ondan sonra göreyim bakayım ben ! ”

Meslek örgütleri seçimlerinde ve özellikle Tabip Odaları’nda ; başta İl Sağlık Müdürlükleri ile bazı kamu kurum ve yöneticileri aracılığıyla hekimler üzerinde kurulan her türlü baskıya rağmen, oda seçimlerini uygulanan politikaların karşısındaki hekimler kazanmıştır.Bu durum karşısında demokratik yollarla hükümete bağlı yandaş bürolar haline getirilemeyen meslek birliklerinin; bazılarında yasaları değiştirilerek seçim sistemleri nisbi temsil sistemine göre düzenlenmiş, bir kısmının üzerinde idare tarafından denetleme baskısı kurulmuş yada yasal yetkilerinin devre dışı bırakılması için mevzuat düzenlemeleri başlatılmıştır.  

Bu ortamda meslek örgütlerinin aleyhte görüşlerine rağmen Çalışma Bakanlığı tarafından hazırlanıp,15.8.2009 tarihinde yürürlüğe giren “ İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik ” hakkında TTB ve TMMOB’un Danıştay’da açtığı dava sonucu yürütmesi durdurulmuş ve bazı AKP milletvekillerince yürütmesi durdurulan yönetmelik hükümleri “ 2/712 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ” haline getirilmişti. 7 Temmuz’da Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu"ndan geçirilen bu kanun teklifi ; 536 Sıra Numarası ile Gelir Vergisi Kanun Tasarısı"yla Torba Yasa Tasarısı birleştirilmiş ve 15 Temmuz tarihinde TBMM’de görüşmelerine başlanmıştır. Yasa tasarısı ile işçi sağlığı ve güvenliğinin taşeron hizmet sunum kuruluşları tarafından yerine getirilmesi, işyeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı eğitimlerinde meslek örgütlerinin devre dışı bırakılmaya çalışılması ve eğitimlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yetkilendirilmesi söz konusudur. Ayrıca tasarıyla 6023 sayılı TTB Kanunu devre dışı bırakılmaya çalışılarak Tabip Odalarının işyeri hekimliği alanındaki yetkileri kısıtlanmaya ve Odaların işyeri hekimlerinin mesleki ve özlük haklarının korunmasındaki yasal yetki, görev ve sorumlulukları ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.

İşyeri hekimliğinin ülkemizde gelişip kurumsal kimlik edinmesinde ve iş yaşamında etkin bir konuma yükselerek işçi sağlığının korunmasında önemli bir yeri olan meslek örgütünün temsilcileri olarak, kamuoyunun aydınlatılması amacıyla iktidara ve Çalışma Bakanı’na soruyoruz :

  • Yönetmeliğin Danıştay tarafından yürütmesinin durdurulmasından sonra bu Torba Yasa Teklifinin hazırlanması ve TBMM’nin gündemine getirilmesinde; siyasi yapılar ve kamu kurumları üzerinde baskı kurmaya çalışan taşeron işçi sağlığı ve güvenliği hizmet sunum kuruluşları ile özel ticari işyeri hekimliği-iş güvenliği uzmanlığı eğitim kuruluşlarının  lobi faaliyetlerinin etkisi nedir ?
  • Kanun teklifinde imzası bulunan ve meclise sunulmasında rol oynayan bazı AKP milletvekillerinin bu şirketlerle bir iş ortaklığı bulunmaktamıdır ?
  • Yasa tasarısının hazırlanması ve TBMM’ye getirilmesinde; Çalışma Bakanlığı’nın başta  İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nde (İSGGM) görevli olan bazı bürokratları, taşeron hizmet sunum ve eğitim şirketleriyle açık-gizli herhangi bir ilişki içersindemidir ?
  • İşçi sağlığı ve güvenliğinde taşeronluk hizmetleriyle, işyeri hekimliği ve iş güvenliği  uzmanlığı eğitimlerinde  faaliyet göstermek üzere kurulan özel şirketlerin, mağduriyet belirterek yasal düzenleme talep etmeleri  ve taleplerinin yerine getirilmesi iktidarınızın idolojik vesınıfsal tercihinin bir tezahürümüdür ? 
  • Yönetmeliğin yürütmesinin durdurulmasından sonra Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün Kocaeli’ndeki bazı taşeron işçi sağlığı ve güvenliği hizmet sunum şirketlerinin sahipleriyle görüşerek, onlara yatırımlarına devam etmeleri ve bu durumu bir yasal düzenlemeyle mutlaka aşacakları sözünü neye güvenerek vermiştir ?
  • Milli Prodüktivite Merkezi’nin 2008 raporuna göre Tuzla’daki ölümlü iş kazalarını önlemenin ilk yolunun, taşeron çalışmanın önlenmesi ve sendikal örgütlenme hakkının sağlanmasıyla başarılabileceğini göstermektedir. Buna rağmen “iş sağlığı ve güvenliği alanında piyasanın sıkıştırmalarının artması ve piyasanın basıncı " gerekçesiyle  işçi sağlığı, iş güvenliği ve işyeri hekimliği hizmetlerini de tümüyle taşeronlaştırmayı amaçlayan bu tasarının yasalaşması halinde taammüden yaşanabilecek iş kazaları  ve işçi ölümlerinde sorumluluğunuz ne olacaktır ?
  • İşyeri hekimlerinin sertifika alacakları örnek bir eğitim modeli olarak son dönemlerde çok sayıda üniversiteyle TTB arasında  imzalanan protokole göre düzenlenen ve 1988 yılından beri sürdürülen bu eğitimleri referans göstermek yerine;  hekimleri işyeri hekimliği konusunda eğitme ve sertifikalandırma yetkisi için bilimsel donanımı bulunmadığı ve teşkilat yapısının buna uygun olmadığı yargı kararlarıyla tespit edilen Çalışma Bakanlığı’nın bu yetkiyi kanun teklifiyle üzerine almasında  ülkemiz tıbbı ve işçi sağlığı açısından nasıl bir fayda görmektesiniz  ? Anayasa’ya göre işyeri hekimliği eğitimi tıp eğitimi sonrasında yüksek öğretim kapsamında verilen bir eğitim olmasına rağmen, işyeri hekimliği ve iş güvenliği  uzmanlığı eğitimlerinde özel şirketlere yetki tanımanızın bilimsel, yasal ve ahlaki dayanağı nedir ?
  • Kanun teklifinde “ işyeri hekimlerinin hizmet verilen işyerlerinde çalışan işçilerle sınırlı olmak üzere görevlerinin ifasında diğer kanunların kısıtlayıcı hükümleri uygulanmaz ” ifadesiyle; Bakanlığınızın, SGK’nın  işverenlerin ve taşeron işçi sağlığı hizmeti sunacak şirketlerin, hangi kanunların hangi maddelerinin hangi kısıtlayıcı hükümlerini uygulamamaları konusunda neye ve hangi yetkiye göre karar vereceklerdir? Kanun maddelerinin uygulanmamasından ve bunun sonuçlarından kim yada kimler sorumlu olacaktır ?
  • Geçtiğimiz Ocak ve Şubat aylarında şahsınızın direktifleriyle başlatılan ve İSGGM’de dört toplantısı düzenlenen “ İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı” komisyon çalışmalarında, komisyon kararıyla işyeri hekimlerinin mesleki bağımsızlığının korunması konusunda TTB’nin bir çalışma yapması kararlaştırılmıştı.Hazırlanan TTB görüşleri komisyonun son toplantısında “ …. bu çalışmalar işçi sağlığı ve güvenliği açısından çok faydalı.Fakat TÜSİAD ve TOBB işyeri hekimlerinin mesleki bağımsızlığının fazla olmasını istemiyor ve bu tasarıyı kabul etmiyor.Bu yüzden bu tasarıyı üzülerek  geri çekiyoruz” talimatını bakanlık bürokratlarına neden verdiniz ? Şimdi yeniden kamuoyunun gündemine getirdiğiniz  “ İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı” taslağını   hangi kuruluşlar ve yetkilileri hazırlamıştır ?
  • Bir panelde “ TBMM’de bir gece geç saatlerde CHP milletvekillerini uyutsakta , AKP’li vekillerle 6023 sayılı TTB Kanunu’nun 5.Maddesini kaldırsak” şeklinde  partizanca ifadeler kullanan ve Bakanlığınızda halen görevli bir bürokratınız hakkında herhangi bir işlem yaptınızmı ? Yapmadıysanız yapmayı düşünüyormusunuz ?
  • Hukuka, yasalara, Anayasa’ya, bilime ve demokratik teamüllere aykırı bu tavır ve uygulamalarınız, “ demokrasi reformu yapıyoruz ” diye referanduma götürdüğünüz ‘Anayasa Değişiklik Maddeleri’ üzerinde şüphe doğurmazmı ?
  • Temmuz ayı içersinde  Keşan’daki maden kazasında 3 , Tuzla Tersanesi’ndeki iş kazasında 1, Zonguldak’taki kaçak madendeki kazada 2 ve İzmir’deki metro çalışmasında 2 işçimiz daha hayatını kaybetmiştir. Zonguldak’ta 17 Mayısta yaşanan maden kazası sonrasında ölen 30 işçimizin ardından söylediğiniz gibi , hayatını kaybeden bu işçilerimiz içinde sadece “…güzel öldüler ” mi diyeceksiniz ?… İşçilerimizin ölmemesi için yapacağınız başka bir şey VARMI ?...

20 Temmuz 2010
TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu