TTB Heyeti Anayasa Mahkemesi üyeleriyle görüştü

anayasamhkm

Türk Tabipleri Birliği, Anayasa Mahkemesi’nin 15 Temmuz 2010 tarihli toplantısının gündeminde olan ve iptal ve yürütmesinin durdurulması isteminin görüşülerek karara bağlanması beklenen “Tam Gün Yasası”yla ilgili itirazlarını Anayasa Mahkemesi’ne sundu.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın yönettiği ve Mahkeme’nin bütün üyeleri ile Dosya Raportörü’nün katılımıyla Mahkeme Salonu’nda gerçekleştirilen oturum 14 Temmuz Çarşamba günü saat 09.30’da başladı ve toplam bir saat sürdü.

TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu, TTB İkinci Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Feride Aksu Tanık, TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Osman Öztürk ve TTB Hukuk Danışmanı Av. Ziynet Özçelik’in yer aldığı TTB Heyeti; “Tam Gün Yasası”na TTB’nin ve hekimlerin niçin ve hangi yönleriyle karşı çıktığını ayrıntılı olarak ifade etmenin yanı sıra, konuyla ilgili hazırladığı birer dosyayı da Mahkeme üyelerine sundu.

Anayasa Mahkemesi çıkışında basına açıklama yapan TTB Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu; Tam Gün Yasası’nın sadece üniversitede ve part-time çalışanları değil bütün hekimleri, bütün sağlık çalışanlarını ve aynı zamanda toplumun sağlığını ilgilendirdiğini belirterek, hekimlerin, sağlık çalışanlarının ve halkın sağlık hakkı çerçevesinde TTB görüşlerini ve taleplerini Anayasa Mahkemesi’nde dile getirdiklerini bildirdi.

Anayasa Mahkemesi, aynı gün; TTB’den sonra sırasıyla Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Yükseköğretim Kurulu ve Sağlık Bakanlığı"nı da konuyla ilgili görüşlerini sunmaları için davet etmişti.

14.07.2010

 

BASIN AÇIKLAMASI

Anayasa Mahkemesi, büyük olasılıkla bu hafta içinde yaşamsal bir karar verecek.

Bu nedenle Türk Tabipleri Birliği, tabip odaları, hekimler olarak neye itiraz ediyoruz, bir kez daha sizlere açıklamak istiyoruz.

Bu yasa ile ilgili Hükümetin, Sağlık Bakanı’nın kamuoyuna söylediklerinin doğru olmadığını, gerçeği yansıtmadığını, aldatmaca olduğunu biliyoruz.

  1. Hükümet sürekli olarak yanıltıcı beyanlarla hekim ücretlerine yönelik açıklamalar yapmakta ve hekimleri hedef tahtası haline getirmektedir. Biliyoruz ki global bütçeye geçildiği, Kamu Hastane Birlikleri kurularak maaşların da döner sermayeden ödeneceği koşullarda şu andaki ücretleri almak bile hayal olacaktır. Çünkü Kamu Hastane Birliği işletmesi kurulduğunda devletin maaş ödemesi kalkacak elde edilen gelir ölçüsünde para ödenecektir.
  2. Ayrıca hekimlerce yine çok iyi bilinmektedir ki Sağlık Bakanı ve Başbakan’ın kamuoyuna duyurduğu ücretler kağıt üzerinde olup tavan rakamları yansıtmaktadır. Halen mevcut döner sermaye ödemeleri bile tavandan yapılmamakta, tasarıda belirtilen mesai dışı çalışma ile elde edilecek kazanca ulaşabilmek ise günde en az 13-14 saat çalışmayı gerektirmektedir. Bu gerçeği de bütün hekimler bilmektedir.
  3. Emekli hekimlere 1.250 TL civarında ödeme yapılmaktadır. Yasa mevcut emeklilere hiçbir iyileştirme sunmamakta; yasa çıktıktan bir yıl sonra emekli olan hekimin maaşında ise 19-44 TL arasında iyileştirme yapmaktadır. Bugün çalışmakta olan hekimler için bir tür zorunlu bireysel emeklilik sigortası getirilerek 30 yıl sonra emekli olacakların maaşının 2.000 küsür TL’yi ancak geçeceğini vaat etmektedir. Oysa ki bugün emekli bir hakimin maaşının 3.000 TL’nin üzerinde olduğu bilinmektedir.
  4. Yasa araştırma ve sağlık hizmeti açısından da eğiticilere, öğretim üyelerine daha iyi bir ortam sağlamamaktadır. Hekimleri güvencesiz bir ortamda çalışmaya iten bu anlayış, hekimlerin gelirini performans sistemiyle hastaların cebinden alınacak paraya, daha fazla ve niteliksiz hasta bakmaya endekslemiştir. Son beş yılın performans uygulamasının sonucu budur.
  5. Sağlık hizmetlerinin katkı-katılım payı, fark ücreti getirilerek giderek daha fazla paralı hale dönüştürülmesi gidilen yolu göstermektedir.
  6. Yasa radyoloji çalışanlarının sağlığını riske etmektedir.
  7. Zorunlu mesleki sorumluluk sigortası ise sağlık hizmet sunumunda zarar gören vatandaşı mahkemelerde süründürüp -eğer parası varsa- sigorta avukatlarıyla boğuşmaya ve yıllar sonra zararını tazmin etmeye yöneltirken hekimlerden de içine ittiği uzun ve olumsuz çalışma koşullarında daha fazla yapacağı hatalar için prim kesmektedir. Amerika’nın iflas etmiş modelini Türkiye’de yaşatmayı hedeflemektedir. Sürekli suçlu ilan ettiği hekimleri şiddete maruz bırakmaktadır. İşin özü ise kesilen paralarla sigorta şirketlerini zengin etmeye, kaynak aktarmaya dayanmaktadır.

Yasa tasarı halindeyken uyarmıştık, yine uyarıyoruz:

Tam Gün adıyla bilinen yasa halen TBMM gündeminde olan Kamu Hastane Birlikleri yasa tasarısı ile birlikte değerlendirildiğinde Bakanlığa bağlı eğitim ve araştırma hastaneleri ile tıp fakülteleri hastaneleri başta olmak üzere sağlık ortamında telafisi mümkün olmayan sakıncalar doğacaktır:

  • Hastane gelirlerinin artırılması temel hedef olurken, nitelikli hasta bakımı, eğitim ve araştırma bugünkünden daha da geri plana itilecektir;
  • Zor ve zaman harcanması gereken hastalardan uzak durularak, sadece "bakılan" hasta sayısının artırılmasına çalışılacak;
  • Öğretim üyesinden sağlık ocağı hekimine tüm sağlık çalışanları, emekliliğe yansımayan düşük bir temel ücrete mahkum edilerek, daha fazla hasta bakıp daha fazla kazanç elde etmeye yönlendirilecektir.
  • Sonuç olarak verilen sağlık hizmeti her alanda giderek kötüleşecektir.

Biz; hekimlerden taşeron işçilere, kamu-özel ayrımı olmaksızın bütün sağlık çalışanlarının, iş güvencesi başta olmak üzere, özlük haklarının kalıcı bir şekilde düzeltilmesini;

Hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarının, iyi ve nitelikli hizmet üretecekleri, işsizlik kaygısı duymayacakları ve emekliliklerinde geçinebilecekleri düzenlemelerin acilen yapılmasını bir kez daha talep ediyoruz.

Buradan Anayasa Mahkemesine sesleniyoruz:

Bugüne dek uyarılarımıza kulak verilmemiştir. Bu yasa basit bir “çalışma alanı” düzenlemesi değildir. Bu yasa sağlık alanında hekim iş gücü piyasası düzenlemesidir.

Neredeyse 7 gün 24 saat çalışmayı dayatan, hizmetin niteliğini daha fazla tehlikeye sokan, ülkenin kaynaklarını özel sigorta şirketlerine aktaran/heba eden, radyoloji çalışanlarının sağlığı başta olmak üzere uzun çalışma süreleri sonucu bütün sağlık çalışanları ile birlikte halkın sağlığını tehdit eden bir düzenlemedir.

Anayasa Mahkemesinden; sadece bizlerin değil, gelecek nesillerimizin de sağlık hakkını gasp eden uygulamaların bir parçası olan bu yasayla ilgili yürürlüğü durdurma ve iptal kararı vermelerini talep ediyoruz.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ