Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Tasarısı Hakkında Türk Tabipleri Birliği Görüşü

Türk Tabipleri Birliği"nin Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Tasarısı hakkında görüşleri açıklandı. TTB Tarım, Gıda ve Beslenme Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Kenan Demirkol, tasarının bu haliyle asla yasalaşmaması gerektiğni söyledi.

Genel Bilgiler

Bu hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmeye başlanacak olan ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan yasanın hazırlık aşamasında, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği (ABGS), Ziraat Mühendisleri Odası, Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği, İktisadi Kalkınma Vakfı, Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Türk Veteriner Hekimleri Birliği, Türkiye Esnaf Sanatkarları Konfederasyonu, Gıda Mühendisleri Odası, Veteriner Hekimler Derneği ve Ankara Veteriner Hekimler Odası’nın görüşüne başvurulmuş olmasına karşın, yasanın amacını açıklayan birinci maddesinde Bu Kanunun amacı, gıda ve yem güvenilirliğini, halk sağlığı, bitki ve hayvan sağlığı ile hayvan ıslahı ve refahını, tüketici menfaatleri ile çevrenin korunması da dikkate alınarak korumak ve sağlamaktır” denildiği halde bırakın halk sağlığı uzmanı hiç bir hekime, Türk Tabibleri Birliği’ne, Halk Sağlığı Derneği’ne ya da Tıp Fakültesi’ne danışma gereksinimi duyulmamıştır.

Gıda doğrudan, yem ise dolaylı yoldan insan sağlığını önemli ölçüde etkileyebilmektedir. Durum böyle iken gıda ve yem yasasının sadece Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanması, Sağlık Bakanlığı’nın devreye sokulmaması ve yasa hazırlanırken hiçbir tıbbi kurum ve kuruluşa danışılmaması çok önemli bir eksikliktir.

Diğer taraftan gıda ve yem gibi yaşamsal bir konunun veterinerlik hizmetleri ve bitki sağlığı gibi yine son derece önemli ancak gıda ve yem yasası ile hiç ilgisi olmayan unsurları da taşıyan maddelerle tek bir yasa halinde çıkartılması hiçbir AB ülkesinde olmayan bir örnektir. Avrupa’da gıda ve yem genelde tek bir yasa ile düzenlenirken bunun bile ayrı yasalar halinde olması gerektiğini vurgulayan ülkeler vardır (örneğin İsviçre).

Yasa tasarısının Zootekni alt başlığında yer alan 10. maddesi “Bakanlık... hayvan yarışları düzenlemeye, yurt içinde ve yurt dışında düzenlenen hayvan yarışları üzerine yurt içinden ve yurt dışından müşterek bahis kabul etmeye yetkilidir” denilmektedir. Böyle bir maddenin ülkenin gıda ve yem mevzuatını düzenleyen yasa tasarısında yeri nedir? Bu madde yasa tasarısının amacının belirlendiği birinci maddesi ile de ilgisi yoktur.

Diğer taraftan insan ve hayvan sağlığını olumsuz yönde etkileyecek çok sayıda madde yer almakta ve böylece yine yasa tasarısının birinci maddesi ihlal edilmektedir.

Türk Tabibleri Birliği olarak yasa tasarısının özellikle insan sağlığı açısından eksiklerini dile getirmek bir toplumsal sorumluluk olduğundan bu rapor hazılanmıştır.

İnsan sağlığ açısından yasa tasarısının eksiklikleri

1. Yasa tasarısının “Hayvan Sağlığı, Hayvan Refahı ve Zootekni” başlığını taşıyan ikinci bölümünde hayvanlara enfeksiyon hastalıkları dışında değişik amaçlarla uygulanan antibiyotiklerin kullanımı konusunda herhangi bir kısıtlama getirilmemektedir. Tasarıda sadece antibiyotik direnci takibi konusunda araştırma yapılabileceği öngörülmektedir. Halbuki hayvanlara aşırı miktarda uygulanan antibiyotikler sonucu hem hayvanlarda hem de hayvansal ürünleri yiyen insanlarda antibiyotik direnci gelişmektedir. Antibiyotik direnci günümüzde çok önemli bir sorundur. Ülkemizde büyük baş hayvanlarda yaygın bir şekilde görülen tüberküloz hastalığı giderek artan oranda ilaç tedavisine direnç kazanmaktadır. Bu durumda bakanlık sadece antibiyotik direnci takibi yapmakla yetinemez, aynı zamanda enfeksiyon hastalıkların tedavisi dışında hayvanlara antibiyotik uygulanmasını yasa ile kısıtlamalıdır.

2. Bazı ülkelerde süt verimini arttırmak için kullanılan rekombinant inek büyüme hormonu kullanımı ülkemizde yasaktı. Aynı yasağın bundan sonra da sürdürülmesi, insan ve hayvan sağlığı için çok önemlidir. Yasa tasarısında bu konuda yasaklayıcı bir madde yer almamaktadır. Süt verimini arttırmak için ineklere uygulanan rekombinant inek büyüme hormonu insanlarda prostat kanseri, meme kanseri gibi ağır sağlık sorunlarına yol açtığı birçok bilimsel çalışma ile kanıtlanmıştır.

3. Yasa tasarısının bitki koruma ürünlerinin toptan ve perakende satışı ile tanıtım başlığını taşıyan 19. maddenin 4. fıkrasında “Bitki koruma ürünlerinin ambalajında satış fiyatının belirtilmesi zorunludur” denmektedir. Ancak özellikle tarımsal ilacı uygulayan çiftçiye zehirli etki konusunda uyarı şartı yasada belirtilmemiştir. Zirai ilaçların bazıları bu ilaçları uygulayanlar açısından oldukça sakıncalıdır. Her yıl dünyada binlerce çiftçi zirai ilaç uygulamasına bağlı zehirlenerek hayatını kaybetmektedir. Yasada ambalajda fiyatın yazılması düşünülmüş insan sağlığı hiçe sayılmıştır.

4. Yasa tasarısının bitki koruma ürünlerinin uygulanması başlığını taşıyan 20. maddenin birinci fıkrasında “Bakanlıkça bitki koruma ürünleri için reçete düzenleme yetkisi verilenler, uygulayacağı veya tavsiye edeceği, reçeteye tabi bitki koruma ürünleri için, reçete düzenlemek, belirlenen kayıtları tutmak ve talep edildiğinde Bakanlığa sunmak zorundadır” denilmektedir. Aynı yasa tasarısında hayvanlara uygulanacak reçeteye tabi ilaçların veteriner hekimler tarafından yapılacağını kesinleştirildiği halde (madde 14) zirai ilaçların reçetesinin kimin tarafından yazılacağı belirlenmemiş “düzenleme yetkisi verilenler” denmekle yetinilmiştir. İnsan, hayvan ve çevre sağlığı açısından zirai ilaç reçetesi yazımı sadece ziraat mühendislerinin yetkisinde olması gerekirken Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, hazırladığı yasa tasarısı ile ziraat mühendislerini saf dışı bırakmaya çalışmaktadır.

5. Yasa tasarısının Beşinci Kısım, Gıda ve Yem ana başlığı altında Gıda ve yem güvenirliği şartları başlığını taşıyan 21. maddenin 1. fıkrası “Gıda güvenirliği şartları aşağıda belirtilmiştir” denerek “b” bendinde Gıdanın güvenilir olup olmadıgının belirlenmesinde, üretim, işleme ve dağıtım aşamaları, etiket bilgileri ve sağlıkla ilgili uyarı niteliğindeki bilgiler ile insanlar tarafından günlük normal kullanım koşulları dikkate alınır.” dendikten sonra “c” fıkrasında “Gıdanın insan sağlığına zararlı olup olmadığının belirlenmesinde; tüketenin sağlığı üzerinde ani, kısa veya uzun vadede oluşturabileceği muhtemel etkileri yanında, gelecek nesiller üzerindeki etkileri, birikerek artan muhtemel toksik etkileri ve belirli tüketici gruplarının özel sağlık hassasiyetleri de dikkate alınır.” denmektedir. İlgili maddenin yazımında Avrupa Birliği’nin 178/2002 nolu Gıda Güvenliği Yönergesi’nde dile getirilen mantık sırası alt üst edilmiştir. Avrupa Birliği’nin gıda güvenliği yönergesi bir gıda maddesi piyasaya sürülmeden önce insan sağlığına ani, kısa veya uzun vadede oluşturabileceği muhtemel etkileri yanında gelecek nesiller üzerindeki etkileri ve olası birikimli toksik etkileri açısından incelenir denmektedir. Gıda güvenliğinin temeli gıdanın piyasaya sürülmeden önce incelenmesidir. Halbuki mevcut yasa tasarısında gıda güvenliği ilk olarak üretim, işleme ve dağıtım açısından ele alınmış insana olumsuz olası etkiler daha sonraki bentte sadece “dikkate alınır” sözü ile geçiştirilmiştir. Bu vahim bir hatadır ve insan sağlığını hiçe saymaktır.

6. Yasa tasarısının aynı maddesi ve fıkrasının “e” bendinde “Gıda, Bakanlıkça belirlenen şartlara uygun olsa bile, gıdanın güvenilir olmadığına dair şüphe oluşması durumunda, Bakanlık söz konusu gıdanın piyasaya arzını kıstlayabilir veya piysaya arz edilen gıdayı toplatabilir” denmektedir. Avrupa Birliği’nin Gıda Güvenliği Yönergesi’nin (178/2002) temel unsuru “ihtiyat ilkesi”dir. Buna göre herhangi bir gıda maddesi ile ilgil şüphe oluşması ilgili gıdanın hakkındaki şüphe ortadan kalkana kadar piyasaya sürülmesi kesin bir dille yasaklanmaktadır. İnsan sağlığını güvence altına almanın da koşulu budur. Halbuki mevcut yasa tasarısında “piyasaya arzını kısıtlayabilir” gibi belirsiz ifadelerle “ihtiyat ilkesi” tam anlamıyla işletilmemektedir. Bir şüphe varsa “kısıtlamak” yerine “tümüyle engellemek”, ve “yapabilir” yerine “yapar” sözcüklerin kullanılması ihtiyat ilkesinin işletilmesi için gereklidir.

Yukarıda dile getirdiklerimiz yasa tasarısının aynı maddesinin 2. fıkrasının “d” bendinde yem ile ilgili ifadeler için de geçerlidir.

7. Yasa tasarısının hiçbir maddesinde genetiği değiştirilmiş gıdalara değinilmemektedir. Yeni bir gıda yasası hazırlanırken genetiği değiştirilmiş gıdaların ithalatı ile ilgili yönetmelik ve biyogüvenlik yasası çıkartılmış olduğu halde gıda yasası başlığını taşıyan bir yasada genetiği değiştirilmiş gıdalara hiç değinilmemiş olması, maksatlı bir gizleme amacını taşıyor izlenimini vermektedir. Bu hali ile AB yasaları ile de çelişmektedir.

8. Geçerli mevzuata göre 20 beygir gücünün üstünde ya da 5 kişiden fazla personel çalıştıran işletmelerde gıda mühendisi veya ziraat mühendisi veya kimya mühendisi çalıştırma zorunluluğu olduğu halde yeni tasarı ile bu zorunluluk gevşetilerek 30 beygir gücü veya 10 kişiden fazla personel çalıştıranlara getirilmektedir. Böylece ülkemizde gıda üretim tesislerinin %80’i belirtilen büyüklükten daha küçük olduğundan, gıda üretiminin çok büyük bir kısmı iç denetimsiz gerçekleştirilecektir. İnsan sağlığını hiçe sayan bu uygulamanın ayrıntıları için Ziraat Mühendisleri Odasının ilgili raporu incelenmelidir.

Sonuç

Kanunlaşması için TBMM’inde görüşmeye başlanacak olan Veteriner hizmetleri, bitki sağlığı, gıda ve yem kanunu tasarısı amacının tanımlandığı birinci maddesini hiçbir şekilde karşılamayan, Avrupa Birliği mevzuatı ile uyumlu olduğu iddia edildiği halde çok belirgin sapmalar gösteren, insan, hayvan ve çevre sağlığını hiçe sayan aceleye getirilmiş, ilgili taraflarla (üniversiteler, odalar, meslek örgütleri) yeterince tartışılmamış, insan beslenmesi ile ilgili olduğu halde sağlık bakanlığı, tıp fakülteleri, Türk Tabibleri Birliği’nden hiç görüş alınmadan hazırlanmış, ülke koşulları ve çağdaş gereksinimleri karşılayamayan bir tasarıdır.

Gıda gibi yaşamsal bir yasanın hayvan yarışları, yarış atları, yarış bahisleri gibi konularla bir potada ele alınması, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın toplum sağlığını hiçe saydığının göstergesidir.

Bu yasa tasarısı bu hali ile TBMM’inde asla onaylanmamalıdır.

Prof. Dr. Kenan Demirkol
TTB Tarım, Gıda ve Beslenme Komisyonu Başkanı