İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası

is_sagligi“İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası” kapsamında 04-10 Mayıs 2010 tarihlerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından etkinlikler düzenlenmektedir.

Ülkemiz iş kazalarında ön sıralarda yer almaktadır. Önlem alındığı takdirde iş kazalarını engellemek mümkün iken; ILO’nun 2009 yılında yaptığı açıklamalara göre dünyada her yıl 270 milyon iş kazası meydana gelmekte, her 15 saniyede bir işçi yaralanmakta ve her gün yaklaşık 6 bin 300 kişi iş kazası veya meslek hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirmektedir. Üstelik iş kazalarında doğrudan harcamalar, dolaylı harcamaların 4 ile 10 katı arasında gerçekleştiğinden sosyal güvenlik sistemine maliyeti artırmaktadır. O halde yapılan bu etkinlikler yanında alınacak önlemlerin işverenin inisiyatifine bırakılmadan, denetlenebilir olması hem insan sağlığını koruyucu olacak hem de sosyal güvenliğinin yükünü azaltıcı olacaktır.

Yıllardır TTB’nce verilen mücadelelerin yanı sıra, 15 Ağustos 2009"dan beri Tabip Odaları, TTB İSİH Kolu, TTB Hukuk Bürosu ve TTB MK olarak inanç ve azimle sürdürdüğümüz, Türkiye işçi sağlığı, işçi güvenliği ve işyeri hekimliği ortamının piyasaya terk edilmemesi, işçinin sağlığının ve güvenliğinin korunarak işyeri hekimliği mesleğinin taşeronlaştırılmaması mücadelesinde, fiili olarak hep birlikte verdiğimiz mücadelenin şu an için karşılığını aldık. Özel şirketlerin işyeri hekimliği eğitimi verme yetkisi ile İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik’in yürütmesi  Danıştay tarafından durduruldu.

Devletin, işçi sağlığı-iş güvenliği alanında araştırma yapmaktan, üretim süreçleri konusunda tarafları bilgilendirmeye, ulusal mevzuatı günün gereksinimlerini karşılayacak bir biçimde güncelleştirmekten, insan sağlığını her şeyin üstünde tutarak işyerlerini etkili bir biçimde denetlemesine kadar pek çok sorumluluğu vardır. Devlet, işçi sağlığı ve güvenliğinin zorunlu kıldığı tüm önlemlerin alınmasını sağlamak konusunda işverenlere gerekli yaptırımları uygulamalıdır.

İş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesi, ülkemiz çalışma yaşamı ve iş barışının sağlanması için, yapılması gerekenler basit bir ideolojik  tercihtir. Bu da emekten, ezilenden, alın terinden ve dezavantajlıdan yana politikalar  uygulamak, bu yönde siyasi tercihlerde bulunmak ve gereğini yapmaktır.

Bunun  için her zaman söylediğimiz ve tekrarlamaya devam edeceğimiz sözleri yineliyoruz.

Öncelikle işverenlerin çıkarları doğrultusunda hazırlanan 4857 sayılı İş Yasası değiştirilerek esnek ve kuralsız çalışma engellenmeli, işçiyi başka işverenlere modern köleler  gibi kiralamayı, taşeronlaştırmayı yasal hale getiren, kıdem tazminatlarını, fazla mesai ücretlerini, sendikal hak ve yetkileri budayan bu yasa yerine, konunun tüm taraflarının katılımı ile demokratik bir yasa çıkarılmalıdır. Tüm çalışanlara iş güvencesi sağlanmalı, kaçak işçilik önlenerek kayıtlı hale getirilmeli, sosyal güvence altına alınmalıdır. İş Mevzuatı, ekseni ve önceliği "insan"  olan çağdaş bir yapıya kavuşturulmalıdır. İşçi sağlığı ve güvenliği için alınacak tedbirlerde işverenlerin maliyet unsuru  mazeretine sığınmaları engellenmelidir.

Ancak bu şekilde, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında yapılacak samimi  bir açılımla ülkemizin Tuzla cehennemlerinden, slikozis nedeniyle ölümlerden, maden ocaklarındaki  gaz patlamalarından, yangın ve seller nedeniyle artık cinayete dönüşen işçi ölümlerinden kurtulabileceğine inanmaktayız.

Bu vesileyle; bu hafta içinde kaybettiğimiz,  iş sağlığı iş güvenliğini daha ileriye taşıma bilinciyle TTB çatısı altında;  işyeri hekimleri temel ve ileri eğitimleri alanında 1988 yılında ilk sertifika programını gerçekleştirilmesinde emeği olan, ilk meslek hastalıkları kliniği, daha sonra Meslek hastalıkları ve Mesleki Rehabilitasyon merkezlerinin kurulmasında emeği olan Sayın Dr. Haldun Sirer hocamızı saygıyla anıyoruz, ruhu şad olsun.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞYERİ HEKİMLİĞİ KOLU