Zorunlu bir açıklama...

alt"Türkiye"de sağlık hizmetlerinde etik" konulu Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu"nca yaptırılan bir çalışmanın bir gazetede yer alması nedeniyle bazı gerçeklerin hatırlatılmasında yarar görülmüştür.

1. Dünyada ve özel olarak Türkiye"de sağlık hizmetleri olağanüstü bir hızda ticarileşmiştir, ticarileşmektedir.
2. Meslek örgütleri ve hekimler bu sisteme karşı bir çabanın gerçek çözüm olacağını söylemekte ve bu anlayışla mücadele etmektedir.

Özel olarak Türkiye gerçeğinde ise,

1. Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) ile birlikte sağlığın ticarileştirilmesi, bir kar alanı haline getirilmesi çok daha hız kazanmıştır.   
2. SDP katkı-katılım paylarından fark ücretlerine, performans uygulaması ödeme biçiminden tıbbi cihaz-malzeme politikalarına kadar bu sürecin zeminini oluşturmaktadır.
3. Aslında SDP da dahil olmak üzere hükümetin adaletten, eşitlikten yoksun ve her şeyi ticarileştiren temel icraatı bütün toplumsal dokuda bir çözülme, etik değerlerde yıpranmayı doğurmuştur. "Benim memurum işini bilir"le başlayan bu çizgi mevcut hükümetle herkesçe bilinen aşamaya gelmiştir.

Özel olarak hekimler için ise,

1. Türkiye"de hekimlerin “etik dışı kazanç elde etmeleri” mevcut bütünden ayrı düşünülemez, değerlendirilemez.
2. Meslek örgütü açısından bu durum kabul edilemez olup, doğuran koşullarla ve esas zeminle mücadele kadar tek tek olaylarla da uğraşmak önemlidir ve görevimizdir.
3. TTB bu duruma yol açan politikalarla mücadeleyi temel bir öncelik olarak değerlendirmekte ve sorunun köklü çözümünün ancak böyle mümkün olacağını düşünmektedir. Söz konusu çalışmanın verilerini geçerli kabul ettiğimiz takdirde bunun izlenen sağlık politikalarının sonucu olduğu net olarak anlaşılmaktadır.

Ayrıca söz konusu çalışma, mesleki değerlerdeki yıpranma üzerinde SDP’nin yukarıda tanımlanan etkilerini dikkate almamaktadır. Mesleki değerlerle ilgili araştırmaların, o değerleri etkileyen faktörleri sorgulaması ve yorumlarında bu faktörleri dikkate alması beklenir. Ancak çalışma kurgulanırken  SDP’nin performans, verimlilik, rekabet gibi mesleki değerlerle çatışan uygulamalarının etkileri göz ardı edilmiş, sonuçlar da sadece sağlık çalışanlarına, diğer deyişle bireylere odaklanılarak kaleme alınmıştır.

Bir meslek örgütü olarak,

Bizim açımızdan “etik dışı kazanç elde etmenin” kabul edilemez olduğu kadar kabul edilemez olan bir konu da “hekimlerin etik dışı kazanç halinin” toplumun diğer kesimlerinden fazla olduğu “imajının” yaratılmasıdır.

Bu kasıtlıdır. Hükümetin politikalarının olumsuzlukları hekimler hedef gösterilerek aklanmakta, hekimler suçlu ilan edilmektedir. Bu durumun somut göstergesi hekimlere yönelik şiddette artıştır.

TTB sağlığın ticarileştirilmesi/piyasalaştırılmasının engellenmesini ve yerine eşit, ücretsiz, nitelikli, herkes için ulaşılabilir bir sağlık hizmetinin tesis edilmesini savunmaktadır. Bu savununun gerçekleşmesinin sağlık üzerinden etik dışı kazanç elde eden tıbbi endüstriyel kompleksler, ilaç ve tıbbi teknoloji tekelleri/sermayesi  ile bunlarla yakın ilişkisi olan politika yapıcılar başta olmak üzere herkesi engellemekte en gerçekçi ve geçerli önlem olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ