10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü
soyut değil somut olarak,
her zamankinden daha fazla
ihtiyacımız var!
(İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nden..) Bütün insanlar özgür; onur ve hakları yönünden eşit doğarlar. Herkes,..bir ayrım gözetilmeksizin bu Bildirge"de açıklanan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır. Hiç kimse işkenceye ya da acımasız, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza ya da muameleye uğratılamaz. Herkes, nerede olursa olsun, kişiliğinin tanınması hakkına sahiptir. Hiç kimse, keyfi olarak tutuklanamaz, alıkonulamaz, sürülemez. Herkesin bir yurttaşlığa hakkı vardır. Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır. Herkesin düşün ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Her kişinin, toplumun bir üyesi olarak, sosyal güvenliğe; onuru için ve kişiliğinin özgürce gelişmesi için zorunlu olan ekonomik, toplumsal ve kültürel hakların, ulusal çaba ve uluslararası işbirliği yoluyla ve her devletin örgütleriyle ve kaynaklarıyla orantılı olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır. Herkesin çalışmaya, işini özgürce seçmeye, adil ve elverişli çalışma koşullarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır. | ..... | Biliyoruz ki bugün dünya “insanların eşit olarak doğduğu” koşullardan düne gore çok daha uzaktadır. İnsanlar hakları yönünden eşit doğmadığı gibi yaşamları süresince (bir biçimde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde yer almış bir çok başlık açısından da) giderek artan eşitisizliklerle karşılaşmaktadırlar. Son 30 yılın “küreselleşme/yeni dünya düzeni”vb. sıfatlarla nitelenen dönemi bunun temel gerekeçesidir. Varolduğu kadarıyla bile insan haklarına tahammülsüzleşen bu dönem, herkesçe görünür hale gelen kapitalizmin kriziyle daha da yok edici olmaya, daha da kendisi dışındaki herkesin hakkına saldırmaya adaydır.
2009’un eşiğindeki dünya ve Türkiye’de haklarımızın korunması ve geliştirilmesine her zamankinden daha çok ihtiyaç vardır: Çocuklarının borçla doğduğu bir ülkede, eğitim ve sağlığın paralı olduğu bir ülkede, çocuklarının ülkenin doğusunda-batısında yüzlerle/binlerle sokaklarda yaşadığı, içinde yaşadığı-bulunduğu koşulları göz ardı ederek cezaevlerine konulduğu bir ülkede, polisin silah-zor kullanma halinin genişletildiği bir ülkede, işkence vb.nin, gözaltında ölümlerin bilindiği bir ülkede, insanların kültür, dil, kimlik vb. farklılıklarının bir insan hakkı olarak birlikteliğimizin kuvveti değil tehditi haline getirildiği bir ülkede, cezaevlerinin dolup taştığı bir ülkede, işsizliğin kol gezdiği bir ülkede, işten çıkarmaların olağan olarak beklendiği, ücretlerin düşürüldüğü bir ülkede, sosyal güvenlik hakkının olduğu kadarıyla bile yıllar içinde yok edildiği/edileceği bir ülkede…yaşadığımızı biliyoruz.
Bugün düne gore insan haklarının üretim ilişkilerinden ayrı ele alınamayacağının daha çok farkındayız.
İnsanların eşit olarak doğduğu bir dünyaya ihtiyacımız ve özlemimiz artarak sürüyor. İnsan hakları gününü bu özlemi gerçekleştirme çabalarının bir adımı olarak görüyoruz ve İnsan haklarıyla insandır; diyoruz. |