Sağlık Bakanı bu pandemiyi -artık- nasıl yönetecek?

 
altSağlık Bakanı"nın kamuoyunu ikna etmek için basın önünde aşı olduğu sırada Başbakan"ın aşı olmayacağını açıklaması talihsizlik olarak adlandırılamaz. Bir bütün olarak, tutarlı, sürekli ve güven veren politikalar uygulaması gereken yönetsel erkin kendi içinde bile, ikna edici olamayışı basiretsizliktir ve kaygı vericidir. Böylesi bir durumda bu erkin bir Ulusal Pandemiyi yönetme konusunda ne kadar yeterli olabileceği çok tartışmalıdır.
04.11.2009
 
 
BASIN AÇIKLAMASI
 

Sağlık Bakanı bu pandemiyi -artık- nasıl yönetecek?

Türkiye"nin bir Ulusal Pandemi Planı bulunmaktadır. Birçok ayrıntıyı içeren bu planda, ilgili otorite olarak Sağlık Bakanlığı"nın yeri tartışılmazdır. En az onun kadar tartışılmaz olan bir diğer husus da söz konusu otoritenin topluma güven veren bir ciddiyetle süreci yönetmesidir.

Ne yazık ki bu süreçte Sağlık Bakanlığı"na yönelik ciddi bir güvensizlik hâkimdir. Özellikle aşılama konusuyla birlikte derinleşen güven sorununun 3 Kasım günü Başbakan"ın aşı olmayacağını açıklamasıyla ulaştığı noktanın telafisi mümkün değildir.

Ulusal Pandemi Planı birçok ayrıntıyı içermekle birlikte özel olarak Başbakan"a ait bir hüküm içermemektedir. Genel bir yaklaşım olarak Başbakan"ların sorumlu bir tutum içerisinde olacakları, ilgili otoritenin önerileri çerçevesinde davranacakları ve onları destekleyecekleri kabul edilmiştir. Ancak böyle olmamıştır.

Sağlık Bakanı"nın kamuoyunu ikna etmek için basın önünde aşı olduğu sırada Başbakan"ın aşı olmayacağını açıklaması talihsizlik olarak adlandırılamaz. Bir bütün olarak, tutarlı, sürekli ve güven veren politikalar uygulaması gereken yönetsel erkin kendi içinde bile, ikna edici olamayışı basiretsizliktir ve kaygı vericidir. Böylesi bir durumda bu erkin bir Ulusal Pandemiyi yönetme konusunda ne kadar yeterli olabileceği çok tartışmalıdır.

Aşının faydası, olası yan etkilerin yol açacağı zarardan çok büyüktür. Halkın Başbakan"a rağmen aşı olmaya devam etmesinin anlamı ise herkes için ve her açıdan ümit verici bir gelişme olarak  değerlendirilmelidir.

 
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ