'H1N1 mevsimsel influenzadan daha ağır değil'

 
altTürk Tabipleri Birliği, domuz gribi ile ilgili güncel gelişmeler doğrultusunda, Prof. Dr. Murat Akova ve Doç. Dr. Alpay Azap’ın katılımıyla bir basın toplantısı düzenledi.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), kış mevsiminin gelmesiyle birlikte Kuzey yarı kürede yayılmaya başlayan Domuz Gribi (H1N1 Virüsü) ile ilgili olarak, TTB Merkez Konseyi Binası'nda basın toplantısı düzenledi.

Basın toplantısına TTB Genel Sekreteri Dr. Eriş Bilaloğlu, Hacettepe Üniversitesi (HÜ) İç Hastalıkları Anabilim Dalı İnfeksiyon Hastalıkları Ünitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Akova ile Ankara Üniversitesi (AÜ) Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alpay Azap katıldı.

Doç. Dr. Alpay Azap, domuz gribinin şu aşamada mevsimsel influenzadan daha ağır seyretmediğini söyledi. İçinde bulunduğumuz dönemde Kuzey yarı kürede bu salgının görüleceğini belirten Azap, hastalığın bugüne kadarki seyri incelendiğinde gençlerin daha çok hastalığının görüldüğünü ve atak hızının da yüksek olduğunu belirtti. Endişelerin influenza virusunun çok kolay yapı değiştirmesinden kaynaklandığını belirten Azap, bu bağlamda ilerleyen süreçte hastalığın seyrinin daha ağır olup olmayacağı hakkında kesin bir şey söylenemediğini kaydetti.

Gençler aşılanmalı

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı İnfeksiyon Hastalıkları Ünitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Akova da, “H1N1’in mevsimsel influenzadan en önemli farkı toplumun büyük kesiminin daha önceden bu ve benzeri olan viruslerle karşılaşmamış olmasıdır” diye konuştu. Hastalığın 65 yaş üzerindeki seyrinin düşük olduğunu belirten Akova, bunun 1918’de meydana gelen büyük salgın ile ilintili olduğu üzerinde durdu. Akova, 1918’de meydana gelen grip salgınındaki virusun bugünkü viruse çok benzediğine işaret ederek, “O virus 1950’lere kadar çok dolaşmış. 65 yaş üzerindeki grubunun kısmi bağışıklık geliştirdiği kabul ediliyor” diye konuştu.

Özellikle daha önceden hastalıkla karşılaşmamış olan 6 ay ile 24 yaş grubunda ölüm görülebildiğine işaret eden Dr. Akova, tedirginliğin bundan kaynaklandığını ifade etti. Akova, H1N1’in öldürme hızının binde 3-5 arasında olduğunu belirtirken, bunun normal influenzadan daha düşük bir oran olduğunun altını çizdi. Ancak, hastalığa yakalananlar arasında belli gruplarda ölüm oranının normal influenzaya göre daha yüksek olduğunu ifade eden Akova, “Hastalık hafif seyrediyor ama ağır etkilediği öncelikli bir grup var” diyerek, çocuk-genç grubuna dikkat edilmesi gerektiğini bir kez daha vurguladı.

Alpay Azap da, 65 yaş altı tüm nüfusun belli bir öncelik sırasına göre aşılanması gerektiğini belirtti. Sıranın başında hastalığa en açık kesim olarak nitelenen 6 ay ve 24 yaş grubu çocuklar ve gençler, hamileler, hastalıkla öncelikli karşılaşabilecek hizmet grupları; sağlık çalışanları, itfaiye, güvenlik görevlileri vs. yer alıyor.

Öneriler

Azap ve Akova, panik yaratılmaması gerektiğinin altını çizerken, önümüzdeki dönemde bu tür olaylarla sık karşılaşılabileceği uyarısında bulundular. Basın toplantısında, hasta olduğu düşünülen kişilerle temas etmiş olanların rutin olarak bu virusun varlığı yönünden taranmasına gerek olmadığı, hastanın ancak grip semptomları yönünden takip edilmesi gerektiği, grip semptomları çıktığı takdirde doktora başvurulması gerektiği vurgulandı. Hastalarla temas etmiş kişilerin ilaçla korunmasına kesinlikle gerek olmadığının belirtildiği basın toplantısında, ancak semptom çıkması durumunda hastanın tedavi yönünden değerlendirilmesi gerektiği, bunun büyük kısmında da tedaviye ihtiyaç duyulmayacağı vurgulandı. Basın toplantısında, uluslararası bilimsel kurumların hastalığa yakalanan herkesin tedavi edilmesine yönelik önerisinin olmadığı, belli bir takım risk faktörü taşıyan kişilerin tedaviye alınmasını önerdiği hatırlatıldı.  

Azap ve Akova’nın önerileri şöyle:
  1. Hastalanan çocuklar okula gönderilmemeli, veliler bu konuda uyarılmalı.
  2. Okullarda hijyene, özellikle el hijyenine maksimum önem verilmeli. Eller sık sık yıkanmalı. Küçük yaş gruplarında eğer çocukların sık sık ellerini yıkamaları sağlanamıyorsa alkollü el dezenfektanları kullanılmalı.
  3. Okullarda, çocukların bir arada bulunmalarının zorunlu olmadığı sınıf dışı faaliyetler sınırlanmalı. Ne kadar çok farklı gruptan çocuk bir araya getirilirse risk o kadar artar.
  4. Okul gezileri sınırlanmalı.
  5. Hastalanan çocuklar hastalık tamamen iyileşene kadar -ki bu süre genellikle 7 gündür- evde tutulmalı, hastalığın daha uzadığı durumlarda ise ateş düştükten en erken 24 saat sonra okula gönderilmeli.
  6. Hastalanan çocukların iyi beslenmesi ve bol sıvı alması sağlanmalı.
  7. Aşı yapılmalı.
Aşı hakkında bilgiler

Bir gazetecinin aşının etkinliğin ne kadar olacağı yönündeki sorusu üzerine de Murat Akova, domuz gribi için geliştirilen aşının şu anda ABD ve Macaristan’da kullanıldığını, şu an Türkiye’de var olduğu söylenen aşının bir yıl öncesinin influenza virusüne karşı geliştirilen aşı olduğunu söyledi. Domuz gribi aşısının Temmuz ayı başında üretilmeye başlandığını belirten Akova, yaklaşık 5 bin civarında çocuk ve erişkinde denendiğini ve belirgin bir yan etkisinin izlenmediğini kaydetti.

Alpay Azap da, grip aşısının dünyada 50 yıldan daha uzun süredir üretilen bir aşı olduğunu belirtti. Lokal yan etkiler görülebileceğini ifade eden Azap, ciddi yan etkiler çıkması olasılığının son derece düşük olduğunu söyledi. Azap, mevsimsel grip aşısında beklenen yan etki oranından daha fazla olmayacağını kaydetti. Ancak dünyada ilk kez böyle büyük bir kitlesel aşılama faaliyeti olacağına işaret eden Azap, milyonda bir ya da daha nadir görülen yan etkilerin de ortaya çıkma olasılığı bulunabileceğinden söz etti. Azap, Dünya Sağlık Örgütü’nün bunları takip ettiğini söyledi.  

Aşının kanser yaptığına dair söylencelerin kesinlikle doğru olmadığını belirten uzmanlar, aşının vereceği faydanın olası yan etkiden çok daha fazla olduğunu belirterek, aşı yapılmamasının hata olacağı uyarısında bulundular.