1500 tıp fakültesi öğretim üyesinden kamuoyuna duyuru
Tıp fakültelerinde zorunlu rotasyon uygulamasıyla uç veren ve bugün TBMM’nin gündeminde olan “tam gün” yasasının daha kemikleştireceği sorunlara dikkat çekmek amacıyla tıp fakülteleri öğretim üyeleri tarafından yaklaşık 3 ay önce başlatılan imza kampanyası sona erdi.
Kampanyaya imza veren 1500 öğretim üyesi adına, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Şükrü Hatun, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. İskender Sayek, Prof. Dr. Okan Akhan ve Prof. Dr. Nural Kiper, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Raşit Tükel, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Saadet Arsan ve Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Kemal Bakır’ın katılımıyla TTB merkez binasında 2 Ekim 2009 günü bir basın toplantısı düzenlendi.
“Tam gün” yasa tasarısı ile tıp fakültelerinde “performansa dayalı ücretlendirme” sisteminin getirileceğine dikkat çekilen basın toplantısında, bunun tıp fakültelerinin çöküşünü getirecek bir sistem olduğu vurgulandı. Basın toplantısını düzenleyen öğretim üyeleri, gerçek anlamda tam gün çalışma sistemini desteklediklerine dikkat çekerek, “Ancak bu getirilen tam gün yasası değil, performansa dayalı bir ücretlendirme yasasıdır” değerlendirmesini yaptılar. Basın toplantısında, performansa dayalı ücretlendirme sisteminin, asıl işlevi eğitim olan tıp fakültelerinde eğitimin niteliğini düşüreceği, ciddi bir yozlaşma yaratacağı, uzun vadede toplum sağlığı açısından da ciddi sorunlar yaratacağı uyarılarında bulunuldu.
02.10.2009
Ülkemizdeki 50 tıp fakültesi (66 tıp fakültesinden 50 tanesi öğrenci almaktadır), 35.000 civarında öğrencisi, 12.000 öğretim üyesi ve binlerce sağlık çalışanı ile yeni eğitim dönemine üniversite hastanelerinin ertelenmiş mali sorunları, kontenjanların artırılması nedeniyle öğrencilere derslik bulma telaşı ve “tam gün” yasa tasarısından kaynaklanan belirsizlikler nedeniyle büyük bir huzursuzlukla başlıyor.
Uzun süredir devam eden ve bu yılın ortalarında öğretim üyelerine zorla rotasyon uygulaması ile uç veren sorunlara ve tıp eğitimindeki akademik krize dikkat çekmek için, 23 Haziran 2009 tarihinde bir grup tıp fakültesi öğretim üyesi tarafından kamuoyuna ekte sunduğumuz bildiri açıklanmış ve bir imza kampanyası başlatılmıştı. Bugüne kadar ülkemizdeki bütün tıp fakültelerinden 1500 öğretim üyesi, bildirideki görüşleri benimsediğini belirterek imza kampanyasına katılmıştır. Daha önce planlandığı üzere, imza kampanyasına bugün itibarıyla son verilmiş ve taleplerimizin iletilmesi için YÖK ve TBMM başkanlarından randevu istenmiştir. Ne yazık ki, bu randevu taleplerimize yanıt verilmemiştir. Öncelikle yetkililerin bu tutumunu protesto ettiğimizi bildirmek istiyoruz.
İmza kampanyasının başlatıldığı günlerde, Danıştay’ın, YÖK’ün “öğretim üyelerinin rotasyona gönderilmesi” kararının yürütmesini durdurmasıyla rotasyon konusunun gündemden düşmesi ve YÖK yönetiminin tıp fakültelerindeki rutin kadro ilanlarına izin vermesi kuşkusuz olumlu gelişmelerdir. Bununla birlikte imza kampanyası bildirisinde üzerinde önemle durulduğu üzere, tıp fakültelerinin ikili eğitime geçme, İngilizce eğitim veren bölüm açma veya YÖK tarafından alt yapı imkanlarını dikkate almadan kontenjanları artırma gibi yöntemlerle fazla sayıda öğrenci alması, bu eğitim yılının en önemli sorunu olmuştur. Etkili bir tıp eğitimi için küçük gruplarla eğitim yapmanın gerekliliği bilinmekteyken, ülkemizde giderek artan ve artırılması düşünülen öğrenci sayıları ile, çağdaş eğitim yöntemlerini kullanarak iyi bir tıp eğitimi vermenin giderek olanaksız hale geldiğine, bu uygulamalar ile tıp eğitiminin bir krize sürüklenmekte olduğuna ve yakın gelecekte ülkemizde nitelikli hekim yetiştirmede büyük sorunlar yaşanacağına bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz.
Bilindiği gibi tüm dünyada üniversite hastanelerinde, kâr amacı ön planda olmadan, özellikle tanı ve tedavisi güç, karmaşık ve ağır hastalara yönelen bir sağlık hizmeti ve yanı sıra eğitim ve araştırma yapıldığından toplam maliyet her zaman daha yüksektir. Ne yazık ki, son yıllarda üniversite hastaneleri, kamusal hizmet yerine piyasa yönelimli hizmet anlayışıyla yönetilmeye çalışılmış, maliyetleri düşürmek için ağır baskılara ve merkezi destek kesilerek ciddi gelir kaybına uğratılmış ve düşük maliyetli üretim anlayışına zorlanmıştır. İmza kampanyasının başlangıcından bugüne, üniversite hastanelerinde döner sermaye sorunları konusunda hiçbir iyileştirme çabası olmadığı gibi, bu hastaneler “global bütçe uygulaması” planı ile yeni bir mali baskı ile karşı karşıya bırakılmıştır.
Ne yazık ki, imza kampanyası sonrasındaki en olumsuz gelişme, sayın Sağlık Bakanı’nın Tam Gün Yasa Tasarısı ile ilgili tartışmaları hekim ve öğretim üyelerinin maaşlarındaki artış çerçevesine sıkıştıran kamuoyunu yanıltıcı açıklamalarından kaynaklanmıştır. Sağlık Bakanlığı yaz başında yaptığı açıklama ile, yasa çıktıktan sonra üniversite hastanelerinde çalışan bir asistan doktorun maaşının yan ödemeleriyle birlikte en yüksek 6 bin 550 TL, yardımcı doçentlerin 13 bin 50, doçentlerin 14 bin 600, profesörlerin 17 bin 100 TL olacağını duyurarak, sanki bu paraların herkes tarafından alınabileceği izlenimi yaratmış, Tam Gün Yasa tasarısı ile üniversite hastanelerine getirilmek istenen “performansa dayalı ücret” sistemini gözden saklamıştır. Şu anda ülkemizde 13.000 dolayındaki öğretim üyesinin 1200 kadarının muayenesi vardır. Yasa ikili çalışma düzeninden kaynaklanan sorunları çözmek iddiası ile çıkarılırken, bu kez öğretim üyelerinin tamamı para kazanmak için puanla çalıştırılmaya başlanacaktır. Bu çok ciddi bir risk taşımaktadır. Tıp fakültelerinde hizmetlerin gerçek olarak puanlanması mümkün olmadığı gibi, tıp eğitimi ve üniversite öğretim üyesinin çalışmalarının büyük bir kısmı niceliksel bir değerlendirmeye alınamayacak çalışmalardır. Üniversite hastanelerine getirilmek istenen performans sistemi, birincil işlevimiz olan eğitim ve araştırma görevlerimizi çok geri plana itecek ve ne yazık ki, sadece sağlık hizmeti veren kuruluşlar haline gelmemize neden olacaktır. Üstelik hekim iş gücünün ‘ucuzlatılması’ halkın kaliteli sağlık hizmetine ulaşmasını da imkansız hale getirecek ve (şu an pek çok devlet hastanesinde yaşandığı gibi) nicelik niteliğin önüne geçecektir. Bizler hak ettiğimiz, emeğimizin karşılığı olan, emekliliğe yansıyacak bir gelirle tam gün çalışmaktan yanayız. Tıp fakültelerindeki eğitim, araştırma ve hizmet bütünlüğünün gereği olarak, öğretim üyelerini tatmin edecek bir temel ücretin yanında, gelirin çok az bir kısmının puanlama ile verilmesi daha gerçekçi görünmektedir.
Sayın Sağlık Bakanı’na bu evrensel gerçekler ortadayken, ‘Tam Gün’ tartışmasını, öğretim üyelerini ve hekimleri yalnızca para düşünen kişiler olarak göstererek toplum nazarında küçük düşüren popülist bir kampanyaya dönüştürmenin büyük bir haksızlık olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz.
Tıp Fakültelerinin sesini duyurmak için düzenlediğimiz bu imza kampanyasını bitirirken bir kez daha taleplerimizi kamuoyuna iletmek ve katılan herkese teşekkür etmek istiyoruz.
- YÖK’ün Danıştay’ın kararına uyarak rotasyon uygulamasına kesin olarak son vermesini ve yeni tıp fakültelerinin kadro sorununu çözebilmek için tıp fakülteleri ile doğrudan ve yakın bir diyalog içine girmesini,
- Ülkedeki hekim sayısını artırmak uğruna kalitesiz hekim yetişmesine yol açacak tıp fakültelerindeki kontenjan artırılmasını zorlayan politikadan vazgeçilmesini, bunun yerine mevcut tıp fakültelerindeki öğretim üyesi kadroları ve altyapının desteklenmesini,
- Üniversite hastanelerinin finansman sorunlarının çözümü için, bu hastanelerin ürettiği hizmetin niteliğine uygun ödeme programlarının geliştirilmesini,
- TBMM’ye sunulan Tam Gün Yasa Tasarısında tıp fakültelerinin temel işlevi olan eğitim ve araştırmayı özendiren değişiklikler yapılmasını ve öğretim üyelerine “performans puanı karşılığı” ek ödeme yerine, emeklerini karşılayacak düzeyde, emekliliğe yansıyan bir temel ücret verilmesini talep ediyoruz.
Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.
- Prof.Dr. Okan Akhan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Prof.Dr. Feride Aksu Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Prof.Dr. Saadet Arsan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Prof.Dr. Murat Aydın Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Prof.Dr. Kemal Bakır Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Prof.Dr. Buket Dalgıç Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Prof.Dr. Necati Dedeoğlu Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Prof.Dr. Hüda Diken Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Yrd.Doç.Dr. Osman Elbek Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Prof.Dr.Şükrü Hatun Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Prof.Dr. Nuri Kalyoncu Karadeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Prof.Dr. Cem Kaptanoğlu Osman Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Prof.Dr. Taha Karaman Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Prof.Dr.Ali Osman Karababa Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Prof. Dr. Özgür Kasapçopur İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
- Prof.Dr. Sabri Kemahlı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Doç.Dr. Osman Küçükosmanoğlu Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Prof.Dr. Nural Kiper Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Prof.Dr. Demet Özbabalık Osman Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Prof.Dr. Füsün Saygılı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Prof. Dr. İskender Sayek Hacettepe Üniversitesi Tıp fakültesi
- Prof.Dr. Cem Terzi Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Prof.Dr. Ayşegül Tokatlı Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Prof.Dr. Raşit Tükel İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi
- Prof.Dr. Ersin Yarış Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp fakültesi
* Bu imza kampanyasına katılan öğretim üyelerinin listesi www.tipfakultelerininsesi.net sitesinde bulunmaktadır.