Erol Zavar'ın sağlık durumu

 
altTürk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, tutuklu hasta Erol Zavar"ın sağlık durumu itibarıyla gerek tedavisinin uygun biçimde sürdürülmesi, gerekse iyileşmesinin sağlanması amacıyla bir an önce tahliyesinin sağlanmasını istedi.

 
 
03.08.2009 

BASINA ve KAMUOYUNA

Bilindiği gibi Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) icraatları son yıllarda giderek artan oranda tartışılmakta. Tartışılan konular sadece Hüseyin Üzmez vakası ya da Münevver Karabulut’un otopsisinde yaşananlar değildir. Cezaevlerinde yaşamsal risk yaratan hastalıklarla yatmakta olan birçok insan hakkında, özellikle de ATK 3. İhtisas Dairesi’nin adeta otomatiğe bağlanmış izlenimi veren Tutukluluk koşullarında tedavisi mümkündür! raporları da, kamuoyu vicdanını kanatmaya devam etmektedir. Geçtiğimiz aylarda 77 yaşındaki Ali Çekin’in ve 2 hafta kadar önce de İsmet Ablak’ın kanser hastası olmalarına karşın, bu yaklaşımın sonucu olarak cezaevlerinde yaşamlarını yitirdikleri biliniyor.  

Son olarak ‘ağız içindeki metastatik kanser’i, terminal (son) döneme (4. Evre) ulaşmış ve geçirdiği 2 ameliyattan sonuç alınamamış olan Güler Zere’nin durumu basına yansıdı. Zere için Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Kürsüsü’nce ‘%30’un altındaki tedavi şansının kullanılabilmesi için hemen tahliye edilmesi gerektiğiyönünde 2 rapor düzenlenmiş olmasına karşın İnfaz Savcılığı yine de kendisini ATK’na sevk edip görüş sorması, mevcut yasalara göre bile tümüyle keyfi bir uygulama görüntüsü veriyordu. Daha dramatik olan ise Güler Zere’nin 3 kilo daha kaybetmesine neden olan 28 saatlik karayolculuğu sonrasında 10 dakikalık bir muayeneye dayanılarak yazılan 3. İhtisas Dairesi Raporu’nun, bizatihi kendisi idi. Rapor’da Güler Zere’nin tedavisinin hükümlülük koşullarında sürdürülmesi uygun görülüyordu. Yetkililer, hiçbir nesnel ve bilimsel veriye dayanma gereksinimi duymaksızın, ATK 3. İhtisas Dairesi Kararı’nı, Çukurova Üniversitesi’ninkine üstün sayarak uygulamaya koydular. Güler Zere de maalesef ölüme gün saymak üzere tekrar cezaevine gönderildi. 

Yine benzeri olgulardan biri olan Erol Zavar’ın durumunu ve kendisi hakkında Birliğimizce hazırlanmış olan Raporu değerlendirmek üzere bugün bir aradayız. Erol Zavar’ın eşi Elif Zavar ve Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Merkezi tarafından Birliğimize yapılan başvuru üzerine Merkez Konseyimizce görevlendirilen Prof. Dr. Veli Lök başkanlığında, Üroloji, Adli Tıp; Kardiyoloji; Psikiyatri ve Dâhiliye uzmanlarından oluşan bir heyet; Erol Zavar’ın sağlık dosyası ile tüm verilerini inceleyerek bir değerlendirme raporu düzenlemiştir. 

Nisan 2009 başında başvuruculara teslim edilen rapor, öncelikle ve elden Cumhurbaşkanı’nın değerlendirmesine sunulmak istenildiği için, o aşamada kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Cumhurbaşkanlığı’ndan randevu taleplerine aylardır yanıt alamayan başvurucular, son olarak Cumhurbaşkanlığı Sekreterliği’nce yapılan:Erol Zavar ile ilgili elimize ulaşmış herhangi bir rapor yoktur! açıklaması üzerine, raporu iadeli taahhütlü olarak Cumhurbaşkanlığı’na göndermeyi ve bir basın toplantısı düzenleyerek kamuoyu ile paylaşmayı tercih etmişlerdir.

Hükümlü hastanın sağlık dosyası; Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Aşçı, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özgür Aslan ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Kaptanoğlu ’na gönderilerek her biri tarafından ayrı ayrı ürolojik, kardiyolojik ve psikiyatrik yönden incelenmiş ve düzenlenen değerlendirme raporları dosyaya eklenmiştir. 

İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dâhiliye Uzmanı Dr. Zeki Gül ’den ayrı ayrı, yukarıda belirtilen değerlendirme raporları ve Erol Zavar’ın sağlık dosyasının bir arada incelenerek yorumlanması istenmiştir. 

Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve Uzman Dr. Zeki Gül ’ün hazırlamış oldukları Değerlendirme Raporları birbirlerini destekler niteliktedir ve bu incelemeler temelinde aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır: 

Uzman Dr. Zeki Gül değerlendirme sonucunu; “(…) Dosya’nın tamamı ve tüm uzman tıbbi değerlendirmeleri; tek tek ve bir arada ele alındığında, Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Hasta Mahkum Erol Zavar’ın tedavisinin cezaevi koşullarında mevcut hali ile devamının sağlığını olumsuz yönde etkilediği ve hastalıklarının yaşamını tehdit eder duruma kadar ilerlemesine yol açtığı tıbbi kanaatine ulaşılmıştır. Bu tıbbi kanaat ışığında Erol Zavar’ın izlem ve tedavilerinin stres etkenlerinin asgari düzeyde tutulabileceği koşullarda, kendi doğal ve sosyal ortamında sürdürülmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır” şeklinde formüle ederken; Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ise tıbbi kanaatini; “(…) Erol Zavar’ın sağlık durumu itibarıyla, gerek tedavisinin uygun biçimde sürdürülmesi gerekse iyileşmesi için gerekli koşulların sağlanmasının F tipi cezaevi ortamında mümkün görülmediği, var olan hastalıklarının ve özellikle kanser ve kalp ritim bozukluğunun süreklilik arz eden ve yaşamını tehdit eder düzeyde hastalıklar olup, bu hastalıkları ile cezaevi ortamında bulunmasının 5275 sayılı yasanın 16/2 maddesinde belirtildiği şekilde hayatı için kesin tehlike oluşturacağı kanaatini bildirir rapordur” şeklinde ifade etmiştir.

Erol Zavar’ın sağlık durumu ve karşılaştığı uygulamalar ülkemiz cezaevlerinde, özellikle de F Tipi cezaevlerindeki tüm hükümlü ve tutukluların içinde tutuldukları sağlık atmosferi konusunda yıllardır hem bizlere hem de ilgili iç ve uluslararası kamuoyuna tartışılamaz veriler sundu. Denilebilir ki, alana duyarlı hemen herkes verili koşullarla ilgili teorik ve bilimsel öngörü ve beklentilerinin doğrulanması ya da yanlışlanmasını, Erol Zavar’ın kamuoyuna mal olan öyküsü üzerinden sınadılar. İzleyebildiğimiz kadarı ile Erol Zavar; ailesinin, dostlarının desteği ve yaşama direnci ile bir kanser hastası açısından bu en olumsuz koşullarda 9 yıla yakın bir süredir hayatta kalarak bizlere önemli bir zaman ve zemin sağladı. Bundan sonrası, yani Erol Zavar’ın tedavisinin uygun koşullarda gerçekleştirilebilmesi için zaman kaybedilmeksizin tahliyesinin sağlanması, bu ülkenin vicdanını oluşturduğunu düşündüğümüz demokratik kamuoyumuz ve tüm duyarlı insanlarımız için ertelenemez bir görevdir.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın, randevu alınamaması üzerine kendilerine posta yolu ile iletilen ilgili dosyayı vakit kaybetmeksizin değerlendirecekleri ve gereğini yapacaklarını umuyoruz. Raporumuzun herhangi bir boyutunun yorumlanması ile ilgili Sayın Cumhurbaşkanı’nın talep edebilecekleri her türlü katkı için her an hazır olduğumuzu ifade etmek isteriz.

Erol Zavar’ın, benzeri durumdaki diğer tüm insanlarımız gibi, daha da geç kalınmadan tahliyesi, toplumsal duyarlılığımızın kanıtı olacaktır. 

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ