'Gerçeklerle Yüzleşeceksiniz'

altTürk Tabipleri Birliği'nin de aralarında bulunduğu sendikalar, meslek ve demokratik kitle örgütleri, 18 Nisan 2009 Cumartesi günü İstanbul Galatasaray Meydanı'nda ortak bir açıklama yaparak, 'Ergenekon sürecine toplumsal muhalefet cephesinden müdahale' olarak özetledikleri bir girişimi başlattılar.

 

18.04.2009

GERÇEKLERLE YÜZLEŞECEKSİNİZ

Biz aşağıda isimleri bulunan kurumlar ve aydınlar olarak yakın tarihimizde bu ülke topraklarında yaşayan tüm halklara, farklı inanç ve kültürlere, her türden muhaliflere karşı gerçekleştirilen inkar, ayrımcılık ve yok etme politikalarını, faili meçhul cinayetleri,

kayıpları, katliam ve provokasyonları açığa çıkarmak, faillerin ve suç iklimi yaratanların bir bütün olarak yargılanmasını sağlamak ve tarihsel bir yüzleşme ile hakikatleri ortaya çıkaracak bir yapılanmanın zeminini yaratabilmek için, birlikte mücadele etme kararlığıyla bir çalışma başlatmış bulunuyoruz.

Ergenekon sürecine toplumsal muhalefet cephesinden müdahale olarak özetlenebilecek bu çalışmayla halkta duyarlılık yaratılması ya da var olan duyarlılığın açığa çıkarılmasını hedefliyoruz. Siyasilerin avukat ve savcı rolüne soyundukları, her kesimin bir şey söylediği, cinayet işleyenlerin, katliamcıların, darbecilerin konuştuğu bir yerde, gerçek mağdurların susması beklenemez. Konuya dair söz söylemesi gerekenler bir biçimde Ergenekon'a eklemlenenler değil, Türkiye halklarıdır; örgütlü toplumdur, toplumsal muhalefet güçleridir. Bunun için güçlerimizi birleştirmek tarihsel bir sorumluluk, aynı zamanda bir zorunluluk haline gelmiştir.

Konuya dair farklı yaklaşımlarımız olmakla birlikte, süreci tarihsel bir fırsata dönüştürme ve inisiyatif alma gereği hepimizin kesişme noktası olmuştur. Ortada bunca politik cinayet ve kayıp, onlarca katliam, ülkeyi insan hakları ve özgürlükler bakımından adeta cehenneme çeviren binlerce operasyon ve uygulama varken etkin ve etkili bir müdahillik sorumluluğu halklarımıza karşı ertelenemez görevimiz olarak algılanmaktadır. Kaldı ki egemen anlayışın, süreci aynı zamanda toplumsal muhalefet güçlerini bölmek için kullanmaya çalıştığının da bilincindeyiz. Bu nedenle bütün duyarlı kesimleri, demokratik örgütleri ve çevreleri güçleri bu çalışmaya omuz vermeye ve sorumluluk almaya çağırıyoruz.

Ergenekon yargılanmasını titizlikle izliyor olmakla beraber asıl sorunun hukuki sürece müdahil olmaktan öte, tarihsel ve siyasal gerçeklerin ortaya çıkarılması olduğunun altını çiziyoruz. Fırat'ın ötesine geçmeyen, önemli tarihsel olay ve süreçleri dikkate almayan ve birkaç lokal olay ve iktidara karşı darbe girişimi iddiasıyla sınırlandırılmış bir yargılamanın gerçekleri açığa çıkarmayacağı, işlenen suçları da bireysel sorumlulukla sınırlı tutup kolektif sorumluluğu gizleyeceği açıktır. İddia edildiği üzere ortada bir 'temiz eller' operasyonu yoktur. Tam tersine başta bu iddianın sahipleri olmak üzere bütün düzen güçleri sonuna kadar kire bulaşmış, son bir gayretle düzeni ve kendilerini temize çıkarmaya çalışmaktadırlar.

Bizler, gerçek sorumlunun 'unutturmayı' bir idari teknik olarak kullanan askeri vesayetçi devlet yapılanması olduğunu, Ergenekon'un, öncülleri gibi kont-gerilla devlet geleneğinin devamından başka bir şey olmadığını, dolayısıyla da, esas olarak bu mantığın yargılanması

gerektiğini söylüyoruz. Sorumlular sadece Silivri'de yargılanan gözden çıkarılan sınırlı sayıda emekli değildir. Esas olarak sistemin kendisidir. Dolayısıyla da yargılanması gereken sistem ve onun uygulamalarıdır.

Çeşitli manipülasyonlarla bulanıklaştırılan süreç tipik bir iç iktidar kavgası biçiminde sürmektedir. Giderek de aktüel gelişme ve siyasal ihtiyaçlara bağlı olarak her türden muhalifi hedef alabilecek bir muhteva kazanmaktadır. Son operasyonlarda evi aranan Türkan Saylan'ı ve seçim sürecinin rövanşı niteliğindeki DTP operasyonunu buna örnek gösterebiliriz.

Siyasal iktidar başta olmak üzere bütün düzen güçlerini buradan bir kez daha uyarıyoruz. Tarih, sizler tarafından, halklarımıza karşı işlenmiş suçlarla kirletilmiştir. Buna rağmen sonuç alamadığınız ortadadır. Yeni suçlarla daha çok kirlilik yaratmaktan vazgeçin. Tarihsel bir yüzleşmenin önünü açın. Unutmayın ki tarih ancak bedel ödeyen emekçi ve ezilenlerin talepleri üzerinden demokrasi ve özgürlükler tarihi olabilir.

Bizler böyle bir tarihin yapıcısı olarak bu çalışmada görev alıyoruz. Bugünün tarihinin not edilmesini istiyoruz. Bugün sadece bir deklarasyon yayınlamıyoruz. Halklarımıza karşı işlenen suçların ve ağır hak ihlallerinin bird aha yaşanmaması için gerçeği açığa çıkarmanın, bu gerçek üzerinden yeni bir başlangıç yapmanın ilk adımını atıyoruz. Bunun için bütün muhalif güçleri alışılagelmişin ötesinde, yeni bir ruh ve heyecanla birlikte yürümeye çağırıyoruz.

Bizler bu çalışma çerçevesinde;

-Tüm ülkede eş zamanlı ve tek bir talebin dillendirileceği demokratik eylemleri gerçekleştireceğiz.

-Oluşturacağımız komisyonlar aracılığıyla süreci titizlikle izleyecek, her aşamada kamuoyunu bilgilendireceğiz.

-Çeşitli alanlarda çalışma grupları oluşturacağız. 1 Mayıs 77, Maraş, Sivas, Çorum, Madımak, Gazi ve Cezaevleri katliamları, Köy boşaltmalar, kayıplar, faili meçhul diye anılan cinayetler gibi gelişmeleri araştıracak, tanıklıkları ortaya koyacak, belgeleyecek ve ısrarla faillerinin yargılanmasını isteyeceğiz.

-Büyük bir demokrasi buluşması gerçekleştireceğiz.

-Yaygın bir biçimde bilgilendirme ve paylaşma toplantıları düzenleyeceğiz

-Yakın geçmişte devlet içerisinde yetki almış, etkili görevlerde bulunmuş kişilerin işlenen suçlara ilişkin olarak konuşmasını sağlamak üzere çağrılar yapacak, 'vicdan toplantıları' gerçekleştireceğiz.

-Tarafsız ve bağımsız bir hakikatleri araştırma komisyonunun oluşturulması için hem ulusal, hem de uluslararası düzeyde çalışmalar yapacağız.

Bu vesileyle kamuoyunu demokrasi ve özgürlük adına duyarlı olmaya çağırıyoruz.

KATILAN KURUMLAR:

İHD, Alevi Bektaşi Federasyonu, Barış Meclisi, ÇHD, DTP, Devrimci 78'liler Federasyonu, EMEP, ESP, EHP, Halkevleri, Mazlumder, KESK, ÖDP, SDP, Sosyalist Parti, TTB, THİV, 78'liler Girişimi