4 Mart'ta tıbbi maskeyle çalışıyoruz!

altSağlıkçılar, çalışma koşullarına, meslek hastalıklarına ve risklerine dikkat çekmek için 4 Mart"ta tıbbi maskeyle çalışıyorlar. Konuya ilişkin olarak TTB Merkez Konseyi, 2 Mart 2009 günü yazılı bir basın açıklaması yaptı.

02.03.2009
 
BASIN AÇIKLAMASI
 
“Hekimlere/sağlıkçılara ne olabilir ki?
Onlar zaten sağlık kuruluşlarında çalışmıyorlar mı?”
Geçtiğimiz yaz Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına yakalanan hekim-hemşire-sağlıkçı arkadaşlarımız nedeniyle hem biz hem kamuoyu “nerede, hangi koşullarda, nasıl” çalıştığımızı bir kez daha fark ettik.
    
“Hekimlere/sağlıkçılara ne olabilir ki? Onlar zaten sağlık kuruluşlarında çalışmıyorlar mı?” bu ifadeler elbette sağlıkçılara ait olamaz. Olamaz ama nedense sağlık kuruluşlarında çalışanların sağlığı ile ilgili doğrudan sorumlu özel bir düzenleme de yoktur. Oysa bilinir ki sağlık kuruluşları en riskli çalışma alanlarının başında gelir. Bu durum hem riskin çeşitleri hem de maruz kalındığında doğabilecek ciddi sonuçlar açısından böyledir.
       
Uzun çalışma saatleri, nöbetler, sağlıksız beslenme vd. ise kanıksanmış çalışma koşullarımızdır.    

            Sağlık çalışanları bulaşıcı hastalıklar açısından risk altındadır:

            (1) Kan ve vücut sıvıları ile temas sonucu (açık yaradan, mukozalardan veya iğne batması ile ciltten) bulaşan etkenlerdir. Otuz civarında mikroorganizma bu yolla bulaşabilirse de en önemlileri Hepatit B, Hepatit C ve HIV virüsleridir.

            (2) Damlacık ve damlacık çekirdeği olarak hastalar tarafından salınan solunum salgılarıyla bulaşan etkenler: Nezle, grip, tüberküloz, kızamık, kızamıkçık, suçiçeği bu gruptadır.

            Sağlık çalışanlarının diğer çalışanlara göre enfeksiyon hastalıklarına 10 kat daha fazla yakalandıkları gösterilmiştir. Ülkemizde yapılan iki çalışmada toplumda tüberküloz insidansı 100 000’de 34 bulunmuşken sağlık çalışanlarında 100 000’de 96 bulunmuştur.

            Sağlık çalışanlarının sağlığını tehdit eden çok sayıda kimyasal ajan vardır: Anestezik maddeler, Sitotoksik maddeler, Sterilizasyonda kullanılan maddeler.    

            Sağlık çalışanlarının karşı karşıya oldukları ve sağlıklarını tehdit eden fiziksel ajanlar vardır: Radyasyon, elektrik, gürültü, kanserojen ajanlar, kötü havalandırma gibi iyi bilinen riskler yanında üzerinde hiç durulmayan aydınlatma düzeyi gibi etkenler sağlıkçıları tehdit etmektedir.

Sağlık çalışanlarını tıpkı diğer çalışanlar gibi bir “çalışan” olarak kabul edebilirsek -ki etmeliyiz-, sağlık kurumlarından kaynaklanabilecek riskleri/maruziyetleri çeşitlendirebilsek, sağlık kurumlarında “İşçi Sağlığı İş Güvenliği Yönetim Sistemleri” gibi bir yaklaşımın kapısını aralayabiliriz. Bu yaklaşım bizi iki temel kavram/kurulla tanıştıracaktır:

            1- Sağlık Kurumlarında “Mesleki Sağlık Birimi-İşyeri Sağlık Birimi” ya da yaygın bilinen adıyla “İşçi Sağlığı, İş Güvenliği Kurulları”

            2- Sağlık Kurumlarında İş Güvenliği kuralları ya da başka bir deyişle “Risk Değerlendirme”.

İşyeri sağlık birimleri kurulduğu takdirde;

işe giriş muayeneleri, aralıklı kontrol muayeneleri, çalışanların işe uyumu, bağışıklama, sağlık eğitimleri, iş güvenliği çalışmalarının organizasyonu, özellikli çalışanların takibi/muayenesi, iş ortamı risklerinin belirlenmesi, veri toplanması, araştırma yapılması, danışmanlık yapılması gibi işlevler yerine getirilebilecektir.

Yukarıda sayılanların yanı sıra şiddet de sağlık çalışanları açısından bir sorundur. Ancak bugünlerde bu sorun Türkiye’de çok farklı bir boyut almıştır. SB Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin başhekimi 15 Ocak 2009 tarihinde bir meslektaşımıza saldırmış ve halen görevde tutulmaktadır. Bu durum sorunun ve şiddete “toleransın” kaynağının bir merkezi yönetim anlayışı olduğunu düşündürtmektedir. Başhekimin bir kez daha görevden alınmasını hatırlatıyor, şiddet başta olmak üzere çalışma koşullarımızın düzeltilmesi için sistemi bir müdahalenin ilk adımı olarak işyeri sağlık birimleri kurulması için yönetmelik çıkartılmasını talep ediyoruz. Bu yönetmeliği çıkartmak ve gereğini yapmak için bir tek şeye ihtiyaç vardır: çalışanlarının sağlığını düşünen bir merkezi idare.

TTB olarak 25 Eylül 2008’de Sağlık Bakanı’na ilettiğimiz bu talebimizin 14 Mart öncesi Başhekimin görevden alınmasıyla birlikte yerine getirilmesini bekliyoruz.

 
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ

Sağlık çalışanlarının karşı karşıya bulundukları risklere ilişkin bilgi notu için...