'Görevden alma gecikmiş bir adım'

altTürk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, Adli Tıp Kurumu Başkanı Keramettin Kurt'un görevden alınmasını, 'uygun ancak gecikmiş ve yetersiz bir adım' olarak değerlendirdi. TTB Merkez Konseyi, konuya ilişkin olarak bir basın toplantısı düzenledi.

21.02.2009
Basın Açıklaması
 
ADLİ TIP KURUMU BAŞKANI’NIN GÖREVDEN ALINMASI
UYGUN ANCAK GECİKMİŞ VE YETERSİZ BİR ADIMDIR
 

Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez ile ilgili pedofili, subyancılık iddiasıyla ilgili adli tıp raporu… Susurluk davası hükümlüsü ve Ergenekon davası tutuklusu İbrahim Şahin hakkında düzenlenen adli tıp raporları… Vernicke-Korsakoff’lu hastalara düzenlenen çelişkili raporlar…

Ülkemizde aylardır, yıllardır Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) raporları tartışılıyor. Hemen her gün medyada Adli Tıp Kumru ile ilgili yani bir skandal haberi yer alıyor.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak konuyu yakından takip ediyor ve görüşlerimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.

Bu tartışmalarla ilgili olarak hazırlayıp Adalet Bakanlığı’na gönderdiğimiz ve 27.01.2009 tarihinde kamuoyuna da açıkladığımız Rapor’da gelinen durumu şöyle özetlemiştik:

“Türkiye’nin adli tıp alanındaki en büyük bilirkişilik kurumu olan ATK, bilirkişiliğin en öncelikli koşulu olan güvenilirliğini bütün toplum nezdinde kaybetmiştir. ATK tarafından hazırlanan bilirkişi raporlarına bugün artık hiçbir vatandaşın itimadı kalmamıştır… Bu durum sürdürülebilir değildir ve Türkiye’deki adli tıp organizasyonu hızla gözden geçirilmeli ve bilimsel veriler doğrultusunda yeniden yapılandırılmalıdır.”

Bu tespit doğrultusunda Adli Tıp Kurumu ile ilgili kamuoyunda oluşan yaygın ve son derece olumsuz kanaati ortadan kaldırmak ve adli tıp hizmetlerini hizmetin gerektirdiği saygınlığa ve güvenilirliğe kavuşturmak için acilen alınması gereken tedbirleri de şu şekilde sıralamıştık:

1- Bilimselliğini, tarafsızlığını ve güvenilirliğini tamamen kaybettiği açık olan ATK İhtisas Kurulları’nın faaliyetleri acilen durdurulmalıdır.

2- Yaklaşık altı yılı doldurmakta olan görev süreleri boyunca izledikleri tutumlarla ATK’nın bugünkü güven vermeyen durumundan birincil derecede sorumlu olan; üstelik hiçbir eğitici nitelikleri olmadığı halde Türkiye’deki en büyük adli tıp uzmanlık eğitimi kurumunu yönetmeye devam eden mevcut ATK yöneticileri derhal görevlerinden alınarak yerlerine bilimsellikleri, tarafsızlıkları ve güvenilirlikleri tartışmalara yol açmayacak yeni yöneticiler atanmalıdır.

3- Başta en tartışmalı raporlara imza atan 3. ve 6. İhtisas Kurulları’nın üyeleri olmak üzere bütün İhtisas Kurulu üyeleri görevlerinden alınmalıdır.

4- Görevi gereği bağımsız olması gereken ATK İhtisas Kurullarına üye olarak atanmak için tanımlanmış hiçbir bilimsel ve objektif kriter yoktur. Atamalar tamamen siyasi otoritenin tercihi ile yapılmaktadır ve bu durum atamalarda bilimsel liyakatten çok siyasi otoriteye yakınlığın gözetildiği endişe ve eleştirilerine yol açmaktadır. ATK gibi son derece önemli bir bilirkişilik kurumunun siyasi iktidara bağlı olması ve onun tarafından şekillendirilmesi hiçbir biçimde kabul edilemez. Bu duruma son vermek için ATK İhtisas Kurulları üyeliğine atanma süreci şeffaf hale getirilmeli; atanma için gerekli bilimsel ve objektif koşullarla atama yapılacak kadrolar belirlenerek önceden ilan edilmeli ve atanma işlemleri ÖSYM tarafından yapılacak sınavın sonuçlarına göre gerçekleştirilmelidir.

5- 4810 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu değiştirilerek ATK’nın özerk bir yapıya kavuşması ve Türkiye’deki adli tıp hizmetlerinin yeniden organizasyonu için gerekli çalışmalar ilgili meslek odaları ve uzmanlık dernekleriyle işbirliği yapılarak başlanmalıdır.

6- Bu süreçte adli tıp hizmetlerinin aksamaması için ATK İhtisas Kurulları’nın elinde bulunan dosyalar bilirkişilik görüşü oluşturmaları için tıp fakültelerinin ilgili birimlerine gönderilmelidir.

Başta Türk Tabipleri Birliği olmak üzere, ülkemizin demokratik kurumlarının tepkileri, raporları, önerileri ve medyanın da katkısı ile oluşan kamuoyu baskısı sonucunda nihayet;

ATK Başkanı Keramettin Kurt’un görevden alındığı haberi dün basın organlarında yayınlandı. Öncelikle; gerekçesi ne olursa olsun bu görevden almanın fevkalade isabetli ve doğru bir tutum olduğunu belirtmek istiyoruz.  

Ancak hemen belirtmek isteriz ki; ATK’da yaşanan bütün olumsuzlukları sadece ATK Başkanı’nı değiştirerek çözmek mümkün değildir. ATK ve Türkiye’deki adli tıp örgütlenmesiyle ilgili önerdiğimiz diğer tedbirlerin alınmaması durumunda bu görevden alma sadece bir imaj değişikliği ve samimiyetten uzak bir tutum olacaktır.

Bu nedenle; Adalet Bakanlığı’nı konunun önemine ve kamuoyunun beklentilerine uygun olarak davranmaya davet ediyoruz.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ