Adli Tıp Kurumu'nda değişen bir şey yok

altTTB Merkez Konseyi ve TTB Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu, bugün (02.01.2009) İstanbul"da bir basın toplantısı düzenleyerek, Adli Tıp Kurumu"ndaki bozuk düzeni koruyan Adalet Bakanlığı"nı eleştirdi. Basın toplantısında Adli Tıp Kurumu"nda değişen birşey olmadığı belirtildi.

02.01.2009
BASIN AÇIKLAMASI

ADLİ TIP KURUMU’NDA DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK

Adalet Bakanlığı, Adli Tıp Kurumu Başkanı’nı ve Kurum’daki Bozuk Düzeni Koruyor…

Üzmez vakası olarak hafızalarımıza kazınan, 14 yaşındaki bir kız çocuğuna 76 yaşındaki bir erkeğin cinsel istismarı olgusuna gerekli ve yeterli inceleme yapılmadan rapor düzenlenmesi, o güne kadar kapalı kutu olan Adli Tıp Kurumunu kamuoyunun gündemine taşımış; kurumların, yasaların ve uygulamaların yetersizliği görülmüştür.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi konuyu yakından izlemiş, İlgili uzmanlık dernekleri ile birlikte ayrıntılı bilimsel inceleme raporu düzenlemişti. Adli Tıp Kurumunun “üzmez” raporunu eleştiren bilimsel inceleme raporumuzda; Adli Tıp hizmetlerinde bilimselliğin, bağımsız ve özerk yapılanmanın bilirkişiliğin ayrılmaz parçaları olduğu bildirilmiş, su yüzüne çıkan sorunların, kurumun idari yapısı, işleyişi ve atama mekanizmalarıyla doğrudan ilintili olduğu, AKP döneminde yapılan kadrolaşmanın, atanan kurum başkanı ve kurul üyelerinin bu süreçlerde sorumlu oldukları, ülkemizin Adli Tıp hizmetlerinin yeniden ve kökten yapılandırılması gerektiği görüşü kamuoyu ile paylaşılmıştı.

Adli Tıp Kurumuna “Üzmez” ayarı

Son gelişmeler karşısında, Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin tarafından ATK 6. İhtisas Kurulu Başkanı uzman doktorun başka bir kurula gönderilmesi, çocuk psikiyatrisi atanması Adli Tıptaki sorunlara çözüm olarak yansıtılmıştır. Bakanın  “kamuoyundaki tartışmalar gözetilerek atama yapıldığı, yeni oluşturulan kurulun kamuoyu desteğini alacağı, halkımıza bundan böyle daha iyi adli tıp hizmeti verileceği” söylemi, başka bir açıdan sorunu daha da belirginleştirmiştir. Bağımsız ve etkilenmeden uzak olması gereken bir yere yapılan atamaların yapılış şekli ve buna ilişkin yapılan açıklamalar bilimsellik ve tarafsızlıktan çok uzaktır. Bu tutumun göstermelik olduğu ve adli tıp alanında bugüne kadar sürgit devam eden siyasi erke bağlı bozuk yapının sürdürülmesinden başka bir şey ifade etmeyeceği görülmektedir.

Kamuoyu vicdanı ancak, yasal zorunluluğa rağmen kurula çocuk psikiyatrisi alınması için gerekli işlemleri yapmayan, haklı eleştiri getirenlere sürgünler, idari cezalar ve para cezaları ile yanıt veren ATK Başkanı Dr. Keramettin Kurt ve yardımcısı Dr. Mustafa Okudan’ın görevden alınmasıyla rahatlatılabilir. Ardından köklü bir Adli Tıp reformuyla birlikte bağımsız ve bilimsel bir bilirkişilik kurumu oluşturulması öncelenmelidir.

Raporları düzenleyenlere değil bilimsel eleştiri getirenlere ceza

“Üzmez” olayı olarak kamuoyunun gündemine giren bu tartışmalar sonrasında Adalet Bakanlığı ve Adli Tıp Kurumu ülkemizdeki geleneksel refleksi göstermiş ve bilimsel eleştiri getiren kişi ve kuruluşları hedef almıştır. Adli Tıp Uzmanları adına konuya ilişkin bilimsel açıklamalar yapan Adli Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Doç.Dr. Serhat Gürpınar’a kurumda çalışıyor olduğundan yönetim tarafından kınama cezaları verilmiş, ardından Bakanlık tarafından geçen hafta Başkanı olduğu 1. İhtisas kurulu görevinden alınmış ve uzman statüsünde kurum merkezinden uzaklaştırılarak Gaziosmanpaşa şubesine “sürgün” edilmiştir. Aynı süreçte yine Türk Tabipleri Birliği adına açıklamalara katılan Bir TTB Merkez Konsey üyesi ve delegesi yine Adli Tıp Kurumunda çalışıyor olduklarından kurum başkanlığı tarafından idari cezalara tabi tutulmuştur. Sonuçta “Üzmez” tartışmaları sonrasında soruşturmaya uğrayıp mağdur edilenler yalnızca sorunu açığa çıkaranlar olmuştur. Bu süreçlere ilişkin hukuksal süreçler işletilmekle birlikte, bu anlayışa sahip yöneticilerle ne kadar demokratikleşilebileceği kamuoyunun takdirindedir.

Özellikle son beş yıldır ATK yönetimi ""kendilerinden olanlar ile olmayanları "" tasnif etmiş, onlarca uzman hekimi "" ihtiyaca binaen"" gerekçesi ile sürgüne göndermiştir. İl içi görev yerleri değiştirilmiş, adli tıp uzmanlığı eğitimi yarıda bıraktırılmış, uzmanlık alanını değiştirmek zorunda bıraktırılmış, istifalar yaşatılmıştır. Bu nedenle Adli Tıp ile ilgili skandalların ortaya çıkması kimseyi şaşırtmamaktadır.

köhneleşmiş, hastalıklı “adli tıp” sistemi sürdürülerek, siyasi otoritenin anlayışı ve hesapları doğrultusunda yapılan uygulamaların; soruna köklü bir çözüm getirmesi beklenmemelidir. Evrensel normlara uygun, toplumumuza yakışan “adli tıp bilirkişilik” sistemi yaratılmalıdır.

Sempozyum: Bilirkişilik ve Türkiye’de Adli Tıp Kurumu’nun Durumu

Adli Tıp hizmetlerindeki bu yapısal sorunları tartışmaya açmak üzere, Türk Tabipleri Birliği ve Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu olarak “Bilirkişilik ve Türkiye’de Adli Tıp Kurumu’nun durumu” konulu bir sempozyum düzenleme kararı alınmıştır. Başta Barolar olmak üzere konunun muhatabı kişi ve kurumların katılımıyla 25 Ocak 2009 tarihinde gerçekleştireceğimiz sempozyuma herkesi davet ediyoruz.

Ülkemizde bilimsel, bağımsız ve özerk yapılanmaya sahip bir Adli Tıp Kurumu oluşturuluncaya ya da adli tıp hizmetlerinde evrensel değerlere uygun bir mekanizma kuruluncaya kadar sorunun takipçisi olacağımızı, çözüm konusunda önerilerimizi iletmeye devam edeceğimizi bir kez daha kamuoyu ile paylaşır, saygılarımızı sunarız.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
TTTB-Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu