Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi açıklaması

Sigara tüketimi giderek azalan ülkemizde sigara endüstrisi, benzer kanunların çıktığı her ülkede oynadığı oyunları sergilemeye başlamıştır. Turizm ve ikram endüstrisine kazançlarının düşeceği yanlış bilgilerini ulaştıran, medya temsilcilerine sigara içmeyi bir özgürlük ve hoşgörü kavramı gibi sunan bu çok merkezli ve organize girişimler yirmiyi aşkın yıldır birçok ülkede sigara firmaları tarafından sahnelenmiştir.

Türk Basınının Değerli Üyeleri,

Ülkemizde 4207 sayılı Kanun gereği olarak kapalı alanlar 19 Mayıs 2008 den itibaren sigarasız olmuştur. 19 Temmuz 2009 tarihinden itibaren restoran, kahvehane ve barlar tam sigarasız olacaktır.

Yasanın kabul edildiği şekilde uygulanmasını engellemek üzere sigara endüstrisi destekli olduğu sanılan kanun aleyhine organize bir kampanya yürütüldüğü izlenimi doğmuştur. Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi olarak 4207 sayılı Kanun ve 2004 yılında imzalanan “Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi” gereği oluşan tam sigarasız iç ortamları desteklediğimizi ve yasanın korunması için sonuna kadar mücadele edeceğimizi kamuoyuna duyurmayı görev biliyoruz.

Sigara tüketimi giderek azalan ülkemizde sigara endüstrisi, benzer kanunların çıktığı her ülkede oynadığı oyunları sergilemeye başlamıştır. Turizm ve ikram endüstrisine kazançlarının düşeceği yanlış bilgilerini ulaştıran, medya temsilcilerine sigara içmeyi bir özgürlük ve hoşgörü kavramı gibi sunan bu çok merkezli ve organize girişimler yirmiyi aşkın yıldır birçok ülkede sigara firmaları tarafından sahnelenmiştir.

Türk halkının sağlığını korumak üzere hazırlanmış olan bu yasa ile ilgili sunulmakta olan yanlışların doğrularını aşağıda sunmuş bulunmaktayız.

  • Sigara bağımlılık yapıcı, öldürücü bir maddedir, güvenli dozu yoktur.
  • Sigara dumanı içmeyeni de kanser, kalp ve akciğer hastası yapar.
  • Sigara içilen ve içilmeyen alan beraber olamaz. Teknik ve bilimsel olarak böyle bir havalandırma sistemi yoktur.
  • Sigara içenlerin hakkı ve birbirini hoşgörme kavramı 1980 yılları başında sigara firmaları tarafından geliştirilmiş, çökmüş ve modası geçmiş kavramlardır.
  • Kanunlar sigara içmeği yasak etmez, içmeyenlerin de yaşadığı alanlarda sigara içmeyi engeller. Sigara içenler isterlerse bu alanlar dışında sigara içebilirler.
  • Kapalı alanlarda sigara içme yasağı sigara tüketimini % 30 azaltır ve bunu en çok sigara firmaları istemez.
  • Sigara firmaları, kanunu engellemek için birçok ülkede maşa olarak turizm ve ikram endüstrisini kandırmıştır. Bu konuda yazılmış onlarca bilimsel yazı vardır.
  • Kanun hiç bir ikram endüstrisini zarara uğratmamış aksine kanunun çıktığı ülkelerde bu endüstrinin işleri % 10 artmış ve yeni işletmeler açılmıştır.
  • Kapalı alanlarda sigara içme yasağı sigara içmeyeni korumayı, sigara içenin azaltmasını ve sağlığını korumasını sağlar. Amaç sigara içenin içmesini kolaylaştırıcı ortam yaratmak değildir.
  •  Bazı yasaklar toplumun düzeni ve insan sağlığı için gereklidir. Bütün yasaklar demokrasi karşıtı değildir. Alkollü araba kullanmak, emniyet kemeri bağlamamak yasaktır. 18 yaşından önce evlenme,

oy verme, araba kullanmaya izin verilmez. Fuhuş, silah ve sigara reklamı yapma, insan sağlığını bilerek tehdit altına sokma ve bilerek insan öldürme yasaktır.

  • Kanun 2004 yılında imzalanmış “Uluslararası Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi” 8. maddesi gereği çıkarılmıştır. Uluslararası sözleşmeler ülke yasalarının üzerindedir.
  • Kanun sadece Başbakan ve 35 milletvekilinin eseri değildir. Türk Tabipleri Birliği, Türk Toraks Derneği, Türk Hemşireler Derneği, Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk Eczacılar Birliği gibi sağlık birlikleri ve konu ile ilgili uzmanlık dernekleri yanı sıra, Türk-İş Konfederasyonu ve Tütün Eksperleri Derneği gibi 30’dan fazla sivil toplum örgütünün oluşturduğu Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesinin çalışması ve desteği ile hazırlanmıştır.
  • Kanun, kamuoyunun % 87’si tarafından desteklenmektedir.
  • Kanun çıkan ülkelerde kalp krizlerinin % 60 azaldığı görülmüş, otel, restoran, , bar çalışanlarının daha az hastalandığı saptanmıştır. Kanunun uygulanmasına itiraz hastalığın devamını istemektir.
  • Türkiye’deki 4 milyon astım, 3 milyon kronik obstrüktif hastasının toplu alanlarda temiz hava solumasını ve sosyal yaşantıya katılabilmesini engellemek insan haklarına aykırıdır.

Değerli basın mensuplarımızın ve turizm işletme sahiplerinin ölüm ve hastalık pahasına kazancını arttırmak isteyen bir endüstrinin oyununa gelmemesini Türk halkı adına talep ediyoruz.

Saygılarımızla,
Prof. Dr. Elif DAĞLI
Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi (SSUK)
Dönem Başkanı